olmayan şeydir. mevlana için de dönemin halkı eleştiri yapmış olabilir, asla aynı şey değil bu. mevlana ya bu gün bile eleştiri yapılıyor; eşcinsel olduğunu bile duydum ben. mevlana gibi hümansitliğin sınırlarını zorlayan birisi ile fethullah gülen i aynı cümlede kullanmak bile saçmadır.
fethullah gülen, türk eğitim sistemini ufaktan ele geçirse, her evde bir zirve dergisi bir güvender soru bankası bulunsa da, dindar insanların inançlarını sömürmekten başka birşey yapmaz. başörtülü bir lise öğrencisi, diğer dersanelerde rahat edemeyeceği için bu yobaz yuvalarına gitmek zorunda kalır. alternatifi yoktur çünkü başka bir yerde onunla dalga geçerler, kalbi kırılır, inançlarına saygı duyulmaz. bunun suçlusu da fethullah gülen değil tabi... başörtülülerle arkadaşlık bile yapmayan, kendini solcu, komünist bilmem ne ilan eden, tüm savaşlar din yüzünden çıkar diye kendini parçalayan ama aslında hiçbir şey bilmeyen artı ne solcu, ne de söyledikleri konusunda bir fikri olan kişiler yüzündendir bu. aynı kişiler hıristiyanların inançlarına saygılıdır, onlar pazar günü kiliseye giderken ağızları sulanır ama başörtülü kızlara, bunu isteyip istemediğiklerini bile bilmeden önyargılı davranırlar.
mevlana'nin meshur sozu "ya oldugun gibi gorun ya da gorundugun gibi ol"u "oldugundan farkli gorun, sinsice ilerle" olarak degistiren, yuzbinlerce muslumani olduren bir ulkede yasayan, milyarlarca dolar servetin ustunde oturan, 10 yildir saglik nedenleriyle abd'deyim diyerek gercegi soylemeyen birisini mevlana ile karsilastirmak mevlana'ya hakaretten baska birsey degildir. ee ne demisler "seyh ucmaz, muritleri ucurur".
bir siyasetçinin politikalarına alet ettiği dinin en değerli düşünürüne acınacak bir şekilde benzetilmeye çalışılmasıdır. kel alakadır hatta haddini aşmaktır ve hatta sözlük yazarlarını terbiye sınırlarını aşmaya zorlamaktır.
saçma sapan bir benzetmedir. mevlana nın tırnağı bile olamayacak bir din sömürücüsüdür fethullah gülen. ona ve müritlerine bunu söylerseniz hemen başlarlar nerelerde okulları olduğundan, sonra et gönderdiklerinden bahsederler, sonra da sizi zorla dergilerine abone yapmak isterler. bu gençlere mahsus tabi. iş adamlarını ilgilendiren kısımlarından bahsetmiyorum bile. bunca dolandırıcılığın döndüğü, dava yolunda yalan bile mübahtır diyen okuyan cahillerin saçmasıdır. başka da bir şey olamaz.. fethullah gülen 12 eylül de amerika nın da desteğiyle türkiye de light islamcığılın öncüsü oldu. şimdi de dostlarıyla yaşıyor.
insanların sahte peygamberlere inanması tuhaf geliyor değil mi? işte bunca insan * fethullah gülen in seçilmiş olduğunu ve hatta peygamberimizle iletişimi olduğuna inanıyor. emin olun saf çok fazla var milletimizde. şimdi merak ediyorum, fethullah gülen hangi hapı seçmiş? maviyi mi kırmızıyı mı?...
fethullah gülen yandaşlarının saçmalamakta ne kadar ileri gittiklerini gösteren tesbittir. bi insanın bu benzetmeyi yapabilmesi için akli melekelerinin bi kısmını yitirmesi lazımdır.
- abi kıyaslama yapılmış sözlükte; mevlana vs fettullah gülen şeklinde. ne diyorsun?
+ benziyorlar aslında.
- ne yönden abi?
+ mevlana'nın müridleri de dönerdi, fettullahınkiler de.
- katılıyorsun yani benzetmeye?
+ ameller niyetlere göredir.
- sır gibisin abi vallaha.
+ sensin o.
sadet; her dönen allah'a ulaşamaz. lunaparktaki dönme dolaplar dönüyor diye mübarek olmazlar.
george w bush ne kadar günümüzün robin hood'uysa (bkz: zenginden alıp fakire vermek) fethullah gülen de o kadar mevlana'dır. herkes görünen yüzüyle değil, "öğretisi"ni aldığı yerle değerlendirilir. öğretisini amerika'dan alanlar için iyi bir hedef, iyi bir benzetme doğrusu.
ben sana mevlana'ya şems ol dedim, sen gittin kimlere şemsiye oldun.
tespit yaptım mutlu oldum önermesi. insanı kendine getirecek şeyler sadece bir klavye arkasında tespit kasmak olmamalı,mesela git buzdolabının kapağını aç, kafanı içeride beklet az serinle kendine gel, veya yayla havası her derde deva. hani sanal ortam manal ortam lakin, şu önermenin aynısını galata mevlevihanesi' nde veya konya' da yapılmasını tercih ederim, hatta yapanın daşaklarını avuçlayıp 'maşallah beş okkaymış' demeyide çok isterim.
birinin felsefesi 'ne olursan ol yine gel', birinin felsefesi 'paran varsa yine gel', biri ülkesinin topraklarında ilim saçmış, biri amerika' dan doğru ilim sıçma derdinde. gerçi olay sadece amerika' lardan ilim irfan yayma olayı değil. anlaşılan rektum kaslarından tezlerde üretilir olmuş.
biri afganistanda doğmuştur diğeri ise afganistan da dahil birçok ortadoğu ülkesini işgal etmiş, masum insanların kanına girmiş, hoşgörüsüzlük ve açgözlülük abidesi amerika himayesinde yaşamaktadır.
biri "Asil o Allah mülk ve saltanat sahibidir, ben ne mal isterim, ne mülk,Senin taht dedigin sey, tahtadan yapilma tuzaktir, igreti padisahligi Allah'a ver de Allah sana herkesin kabul edecegi hakiki bir padisahlik versin, yok olmadikça hiç kimseye yüce huzura varmaya yol yoktur, yokluk küheylani, ne de güzel bir buraktir. yok olduysan seni varlik makamina götürür." sözleri ile felsefesini anlatan bir garip alim diğeri kaynağı belirsiz milyarlarca dolara hükmedip villalarda yaşayan Amerikano bir mehdidir.
Mustafa kemal, Konya milletvekili Naim Onat'ın mevlana'yı yermek istemesi üzerine "Eğer Mevlanayı sizler gibi kavramak gerekirse, o büyük insanın ruhu dertlenir, biz de belki bir saygısızlık göstermek zorunda kalırdık. Mevlanayı ululuğuyla kavrayabilmek için medresenin dar kapısından geçmemiş olmak gerek." demiş ve başka bir zaman da şu sözler ile mevlanaya bakışını açıklamıştır:
Mevlana, Müslümanlığı Türk ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatör... müslümanlık aslında geniş manasıyla hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre anlamış ve tatbik etmişlerdir. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren kullanan, genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Badiye Arapları için günde beş vakit abdest ve namaz, çok ileri seviyede bir yaşama hareketidir. Hz.Muhammed insanları uyuşukluktan harekete sevk etmiştir. Sarp dağlar, yüksek yaylalarda at koşturan, erimiş kar suları ile yıkanan Türkler için abdest ve namaz çok tabii olmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamen dönerek ayakta ve hareket ederek Allaha yaklaşma fikri, Türk dehasının en tabii ifadesidir.
Peki ya saidi nursi ve nurculuk atatürk'e nasıl bakıyor?
Fethiye Müftüsü Mehmet Dirlik, 14 Nisan 1966'da Kaymakamlığa bir yazı gönderdi. Yazıda Fethiye'de Nurcuların Atatürk'ü teccal olarak gördüğü, şapka takan herkese teccalin mikrobudediğini belirtiliyor ve ekliyor: Müftülük görevini üzerime aldığım tarihten bu yana aşağı yukarı kazaya bağlı bütün köyleri dolaştım. Vatandaşlarla ve köylerdeki din adamları arkadaşlarımızla tanıştık. Hasbıhaller ettik bu günki feza devrinde aya ulaşılmaya çalışıldığı bir devirde iptidai ve geri düşüncelerle memleketimizin kalkınıp ileri milletler seviyesine ulaşamayacağını ancak geri değil ileri düşüncelerle bir memleketin kalkınabileceğini ve ilerlemeye dinin engel olmadığını daha yardımcı olduğunu Hazreti Peygamber'in, "okumakla ilimle çalışanların ibadet etmiş insanlar kadar muteber olurlar" sözünü hatırlatarak telkinlerde bulundum.
