büyük bir projenin mimarı.yaşayan en değerli mütefekkir,bu ülkenin pınarlarından beslenen bir çağlayandır.fikirleri ile anadoluyu değil tüm dünyayı aydınlatan bir münevverdir.
kuran ve risale i nurdan tereşşuh eden envara yol açan bir mütefelsif bir abddir.
iman ve aksiyon heyecanı ile titreyen bir gönül insanı bir vatanseverdir.evet güzel bakan güzel görür güzel gören hayatından lezzet alır düsturu ile hareket eden eşhasa hitap eden bir kanaat önderidir.
vuslatın hüznü ile sızlayan yüreklere kilometrelerce uzaktan seslenen bir envardır.
evet iman hem nur hem kuvvettir,hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okur.
ulan hergün gündemde bu adam. çok kıskanıyorum yeminle. tanımam etmem kendisini. ama hocaefendi ve patatesli yumurtayla bir bağlantısı olduguna inanmaktayım nedense.
şimdi bu adamın hocasının meşhuur kitabında şöyle bir kesit var; **
"bir insanın alim olması için, okumuş olmasına, eğitim almış olmasına gerek yoktur. iman ı tam olan bir insan alimdir."
şimdi imana sözüm yok orası beni ilgilendirmez, kişiseldir iman, bana söz söylemek düşmez onu baştan söyleyeyim...
fakat alim dediğin kişi, kitlelere yol gösteren kişidir... cehaletle yönetilmiş halkların ne gibi sorunlarla uğraştığını bilmemiz için sosyoloji okumamız gerekmez...
yine kendi inancımı hesaba katmayarak islam dininin kutsal kitabı olan kuran ı kerim den bir ayet yazacağım;
"hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"
şimdi bu konu hakkında daha fazla kendi yorumumu katmayacağım, sizi kendi düşüncelerinizle bırakıyorum...
doğruya doğru, bir çok genci büyütüp okuttu; ilkokulundan üniversitesine kadar...
fakat fetullah gülen in parasıyla okuyan gençlere farklı bir "tarih" anlatıldı, farklı bir edebiyat, farklı bir "biyoloji", farklı bir psikoloji, eğitim baabında ne varsa "tek" * bir insanın dünya görüşü bu gençlere resmen şırınga ile aşılandı...
fatih altaylı nın programındaki genç kızın röportajını hepimiz biliyoruz... ablamızın tarih bilgisinin aslı astarı yok...
neden?
çünkü ona bu şekilde anlatıldı ve belki de üniversite öğrencisi olan bu kızımız bir kez olsun "acaba?" deyip gerçek tarihi açıp, okuyup araştırmadı...
çünkü "sorgusuz kabullenmek" onun eğitiminin bir parçası...
tabi ki bu adama "peygamber" demek, mubalağadır bu yakıştırma; ama bakın adamın takındığı tavır aynen böyle...
türkiye'ye dönmesi halinde etek paça öpenlerinin kapısında 2 km kuyruk oluşturacak olan adam. fem dershaneleri vasıtasıyla güneydoğudaki yoksul ama zeki öğrencileri ücretsiz burs ayağına istanbullara getirip nurculuğu, cemaatçiliği aşılayan müritlere sahip ve hakkında şeriat devleti kurmak ve yasadışı örgüt kurmak suçundan dava açılmış ama rte hükümeti vasıtasıyla sütten çıkmış ak kaşık olmayı başarabilmiş zat.
türkiye'ye geri döneceğini tvde bir röportajla duyurmuş. "ben memleket aşığıyım" gibi söylemlerde bulunmuş bunları söylerken dolan gözleriyle duygu sömürüsü yapmış. son gelişmeler hakkında da "okul açmak suç değilmiş. bu karara varıldı. demek ki hala yargı organı haklı kararlar verebiliyor. e sonuçta açtığımız okullar türk okulları. bu memlekette yetişen insanların eğitim verdiği okullar." gibi ifadelerle masum imajı çizmeye çalışmış kişi.
sayısı yüzbinlerce mi milyonlarca mı bilinmez ama müridlerinin, şakirtlerinin; hocaefendilerinin yazdığını iddia ettiği kitap hakkında başka bir kitaptan isim belirtmeden alıntı yapıp kendi yazmış gibi altına adını yazdığı iddialarına olumlu veya olumsuz cevab veremedikleri yazar ve şair:
türkiye ye geri döneceğiyle ilgili bir röportajda bulunmamış kişi*. verdiği röportaj da herhangi bir tv kanalına değil, http://www.herkul.org internet sitesine verdiği roportajdır.
Yargıtay kararı ile beraatından sonra eş zamanlı olarak amerika'daki yeşil pasaport başvurusunun reddiyle ülkeye geri dönmesi beklenen yerli humeyni. Emperyalizme ve kapitalizme kuyrukçuluk yapan islamcı oligarşi akp'nin kapatılma davası sürecinde bir can simidi olarak yeni kurulacak partinin sadık hizmetkarı , ab ve abd'li emperyalistlerin türkiye'deki ve ortadoğu'daki çıkarları için ılımlı islamın emniyet sübabı olan şahıs. Kimin stepne olacağını yakında göreceğiz.*
(bkz: http://haber.sol.org.tr/mansetler/611.html)
son röportajında gelmesi konusunda, "bence dengeli hareket etmeniz, vaktini, gidiş keyfiyetini ve konjonktürü sizin belirlemeniz lazım... veya işte o genel konjonktüre göre nasıl hareket edecekseniz onu sizin belirlemeniz lazım" cümlesini kurmuş kişi.
tabi bu cümlelerden önce türkiye'deki kendi yolundan giden insanları zor duruma düşürmek istemediğinden falan bahsetmiştir. humeyni benzetmelerine de "bir gün dönersem, kendim gibi dönerim" demiştir, buradan ne anlıyoruz fethullah efendi'nin dönüş konusunda pek bir niyeti yok. şöyle bir cümle kursa "bir gün elbette döneceğim ve bu dönüşüm kendim gibi olacak" ama vatan hasretinden yanıp tutuşan(!) fethullah efendim "dönersem" diyor.
neyse, daha önce bir 4 yıl daha dönmez dedim ama dünkü mahkemede cia ajanlarının bile "hamili yakinimdir" demelerine rağmen yeşil kart mevzusu olumsuz sonuçlanmış ve maksimum 6 ay içinde sınırdışı edilmesi mevzusu gündeme gelmiştir. sanıyoruz abd'nin kendisi ile işi bitti.
bir de son röportajını izledim baştan sona -harbi zaman ayırdım lan- ağlama konusunda müthiş geliştirmiş kendisini görmeyeli. ağlamayı resmen bir nokta, virgül, fon müziği gibi kullanıyor. örneğin bir cümleye giriyor hıçkırık seslerini dahi duyabiliyorsunuz cümle toplamda 14 kelime -hatta cümleyi de vereyim; "ülkemin elli yüz yerinden gelmiş toprak parçaları var odamda, ben onları koklayıp teselli buluyorum."- vallahi kronometre tuttum 10.2 saniye sürüyor. bir anda hıçkırıklara boğulup 10.2 saniye cümle boyunca ağlayıp, sonrasında röportajdaki ciddi ses tonuna geri dönebiliyor, yine bir cümlesinde resmen ağlama ses tonuna giriş yaptı, bir an sessizleşti "ağla mode on" oldu, özel olarak hazırlandı ve 5,5 saniye tutan "karakterim kusura bakma, biraz sana muhalefet ettim burada." cümlesi boyunca ağlamaklı olup, noktadan sonra bir anda, hani ses tellerinizde bir problem olur "öhöhöhöm" dersiniz de sesinizi düzene sokarsınız ya, aynen öyle. cümle bitiyor 1 saniye önceki ağlama tonundan en ufak eser yok. vallahi hayret ettim. lan ben bir ağlamaya kalksam en az 3-5 dakika durmam. hele ki, hıçkırıyorsam. artık şan dersi falan mı alıyor anlamadım bu durumu.
ayrıca, dünyanın en entellektüel kişisi seçildiği için birçok müridi şükür namazı kılmışlar. namaz kılmak kötü bir şey değildir elbette kılınsın ama ulan öylesine bir web sitenin yapmış olduğu anket için de ilginç buldum sadece. haşa huzurdan peygamberimizden öte tutuyorlar ve eminim ki birçok müridi günde kişinin kendisine ettiğinden, çok daha fazla bu hocaefendi için dua ediyorlardır.
son röportajında kendisinde bir takım yeteneklerindeki gelişmeler dışında bir şey görmedim. gelme muhabbetinde yine net bir şey yok hatta gelmeyeceği daha bir belli. bakalım yeşil kart davası kendisi açısından olumsuz sonuçlandığı için yeni bir gelişme olmazsa 6 ay içinde abd'den ayrılmazsa sınırdışı edilecek. nuray canan bezirgan gibi 2 saatte kanada'ya iltica eder belki bilinmez.
Müslüm Gündüz'e* yapılan bir şaşırtma taktiğine başlangıç kararı gibi bir beraat kararıyla karşı karşıya kalmış insan, ülkeye dönmesi ihtimalinde* hemen yeni bir kararla önceki sonucu düşürüp yargılama süreci yeniden başlayabilir çünkü öncesinden bu tarz bir kararın emsali var.
green card sahibi olmak için pennsylvania doğu bölgesi mahkemesi'ne açtığı dava reddedilen ve reddedilme gerekçeleri ilginç özellikler taşıyan kişi.
mahkemede davanın reddedilmesini savunan savcı, kendisi hakkında ciddi ithamlarda bulunmakla kalmayıp bunları ciddi kanıtlarla öne sürmüştür.
fethullah gülen açtığı davada kendisinin dünyanın sayılı eğitimcilerinden biri olduğu tezini savunmuş buna karşılık, savcı "kendisi olağan üstü yetenekli bir eğitimci olmayı bırakın, eğitimci bile değildir" demiş ve kanıtlarıyla ortaya koyarak kendisinin dini ve "siyasi" bir hareketin lideri olduğunu vurgulamıştır. ayrıca, mahkemeye sunulan onlarca destek mektubu içinde -bir nevi "hamili yakinimdir" mektubu- bir tane bile herhangi bir eğitimciden mektup bulunmaması da dikkatlere sunulmuştur.
kendisi hakkında yapılan konferansları da yine kendisinin finanse ettiğini kanıtlarıyla ortaya koymuş ve "davacı, kendisinin din adamı olduğunu ve eğitim alanında çalışmalar yaptığını belirtiyor. oysa, eğitimci olduğunu gösteren hiçbir belge sunmadığı gibi kendisini akademisyenlerle çevreleyip para karşılığı kendi görüşlerinin tartışıldığı konferanslarda konuşturuyor ya da görüşlerini yazdırıyor" ifadelerini kullanmıştır. ayrıca gülen'în eğitimci olduğuna dair 1 tane bile belge sunulamaması savcılığın savunmasının kabul edilmesinde etken olmuştur.
savcılığın savunmasında da şu ifadeler gerçekten dikkat çekicidir; "gülen hareketinin, yürüttüğü projelerin finansmanında kullanılan paraların büyüklüğü nedeniyle suudi arabistan, iran ve türk hükümetleriyle gizli anlaşma içinde olduğu iddiaları dile getirilmektedir. cia'in de bu projelere finansal ortaklık ettiği şüpheleri bulunmaktadır."
şöyle bir baktığımızda; bop, ılımlı islam, akp hükümeti, gülen hareketi, cia, abd. bu kelimeleri yan yana getirip üstteki savcılık savunmasındaki "iddialar" eklendiğinde fethullah gülen'in ne amaçla bir şeyler yaptığı aşikardır. fethullah gülen'in "cia'nın kucağında oturması" iddiası yalnız ülkem insanları tarafından değil, bizzat abd makamları tarafından da iddia edilmektedir artık.
fethullah gülen'in papa ii. jean paul ile unesco'dan ödül aldığında görüştüğü şeklinde bir ifade kullanarak mahkemeye sunması konusunda savcılık tabir-i caizse çok sağlam şekilde ayar vermiştir. zira savcılık, ödül tarihinden 6 ay önce papa'nın öldüğünü belirterek bu iddianın yalandan ibaret olduğunu belgelerle ortaya koymuştur. -fethullah hoca da maşallah, kendisini kurtarmak için desteksiz sallamış bayağı bir-
kendisinin kitaplarının hep aynı yayın evinden çıktığı savunmada belirtilmiş, kitapların da asla eğitim amaçlı değil, dini özelliği bulunan kitaplar olduğu belirtilmiştir. yine savunmada, kendisi hakkında finansman sağlayarak yazılar yazdırması, konferanslar düzenletmesi eğitim alanında olağanüstü bir faaliyet sayılamayacağı da belirtilmiştir.
ayrıca, fethullah gülen'in gazete, televizyonlar, okullar vasıtası ile 25 milyar dolarlık bir meblağı kontrol ettiği iddia edilmiştir. kendisinin, kendi felsefesi ışığında dini eğitim -okulları ile- yoluyla yayan bir din adamı olduğu ancak eğitimci olmadığı da belirtilmiştir.
savunmanın "deliller de göstermektedir ki, davacı kendi hareketinin organize ettiği ve masraflarını karşıladığı toplantılarda bulduğu desteği kendisini "âlim" olarak göstermekte kullanmaktadır." bölümü de dikkate değerdir.
savcının çok sağlam iddialarla savunma yaptığı görüldüğü üzere aşikardır. savcının bu iddiaları -ki hemen hemen tamamı "deliller de göstermektedir ki," diye başlıyor, yani işkembeden atmıyor adam- karşısında fethullah gülen adına savunma yapan avukatlar ilginçtir iddiaları çürütecek deliller sunmak yerine ara karar çıkartarak sadece dava sürecini uzatma girişimleri, savcının atakları karşısında komik olmanın ötesine geçmemiştir.
fethullah gülen'e olan muhalifliği din düşmanlığı olarak gören dimağlara selam eder, fethullah gülen'in cia ile ilişkisini bir kez daha gözler önüne seren, kendi reklamı için başkalarına paralar verip "bakın tüm dünya beni çok seviyor, ben ulvi alim bir kişiyim" edasında dolanan, dahası bunu müridlerine müthiş şekilde yutturan -zira müridleri her daim fethullah gülen için yapılan konferansların gönül işi olduğundan bahsederler- fakat bunları yutmayıp belgeleri ile gözler önüne sunan pennsylvania doğu bölgesi mahkemesi'nin bu çalışmalarını takdirle izlediğimi belirtirim.
mahkeme belki de yargı darbesi yapmıştır fethullah hoca'ya, oysa ki, gitse mahkemede kendisini savunsa, iki göz yaşı dökse mahkeme başkanı, "ulan savcı efendi, bu adam samimi, baksana ne biçim ağlıyor?" dese ne güzel olurdu?
bu karardan sonra fethullah gülen'e küçük emrah'tan "acıların çocuğu" isimli uşşak makamındaki türk sanat musikisini gönderiyorum.
bir gun olecek ve kendisini elestiren bizlere degil, allah'a hesap verecek olan kisidir. belki biz once olecegiz, daha once hesap verecegiz bilemeyiz ama bu her canlinin birgun olecegini dusunup, buna gore hareket etmesi gercegini degistirmez. ve tanri yapay peygamberlere karsi bizim elestirilerimiz kadar hosgorulu olmayabilir. bu gercegi de hesaba katmalidir bu zat, zira o an ne muritleri ne de savunanlari onun yardimina kosabilir.
green card için yaptığı başvurunun referanslarından bir kısmı şöyle (mektup yazdırmış bu insanlara):
"* CIA'nin eski Analiz ve Prodüksiyon Direktörü George Fidas (yunan asıllı dostu),
* eski CIA ajanı Graham Fuller (şimdi rand'da çalışıyor),
* New York'taki Yunan-Ortodoks Başpiskoposluğu'nda rahip Alexander Karloutsos (çok iyi anlaşırlar),
* ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz (kankadırlar),
* Roman Katolik Kilisesi isa Peygamber Dinlerarası Diyalog Sekreterliği Papazı Thomas Michel,
* Catholic Theological Union Başkanı (Vatikan'ın atadığı papaz) Donald Senior'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda akademisyen ve din adamı bulunuyor."
benim diyen insan yapamaz. hele bir müslüman, hiç yapamaz! kolay mı cia'cılarla, ajanlarla, din bozucularla ortak olmak? onları referans etmek?
sağolsun amerika'daki yerel mahkemelerin toprak sevdasına, ülke sevgisine. kendi bokyedibaşlarının oyununa bile karşı çıkmışlar.
çevresi baya geniş bi hocaefendidir. mesela zamanında mason üstadı olan yahudi asıllı merhum üzeyir garih de yakın dostuydu. üzeyir garih vefat edince şöyle bir taziye yayınlamıştı.
