abartmayalım, rahat olalım dedirten durumdur. medresey-i yusufu sindirememiş gitmiş, kendisine daha büyük azap etmiş bir kişinin nesinden niye korkulur. kendisine üstad edindiği şahıs mapus damlarında ömrünü vefa eyledi, kendisi bundan çekinerek hüzünlü gurbet ellerinde oyalandı. zamanın stratejisi belki de bunu gerektirdi.
velhasıl çekinilecek birşey yoktur, hastalığı had safhada olan bir adamın vasiyeti olabilir ancak geri dönmek bu vakitten sonra. hoş gelir sefa getirir. korkuyu amel edinmeyiniz.
şu anki durumdan daha beter bir durumu ortaya çıkarmayacak dönüştür. zaten adam türkiye'de yaşasa da ülke yönetiminde ancak bu kadar söz sahibi olabilirdi. ha ne olur? en fazla gerçekten * başbakan ya da cumhurbaşkanı seçilirdi. bu da oldukça lüzumsuzdur ve bir taktik hatasıdır. perdenin arkasında olmak her zaman daha iyidir. böylece bir ülkenin yok oluşundan direkt sorumlu tutulmaz ve insanlara umut olma misyonunu sürdürmeye devam edersiniz. kaldı ki adamda vatan sevgisi , hasreti falan olmadığından dönmeyi istediğini de hiç sanmıyorum. siz bakmayın gözyaşlarına ileri derecede konjuktivit geçiriyor kendisi, hem de kronik.
ülkeden çıktıktan sonra yurda dönmesine engel sadece çıkarılan bir tutuklama emri vardı. onu da ankara dgm almış, 3 gün sonra istanbul dgm bozmuştu. yani dışarıda yaşadığı 9 seneden beri sadece 3 gün türkiyeye dönmeyebilirdi.
ayrıca yargıtayın beraat kararını onamasına zaten gerek yoktu . karar beraat şeklinde sonuçlanmasa da zaman aşımından düşecekti.
neyse efendim; stv'nin canlı yayınla akratacağı durumdur. o sırada muhabirinden kameramanına, müridinden, bülent arınç'ına kadar göz yaşları dökülecektir.
cehennemin dibine kadar yolu olduğunu düşündüğüm bir şahısla aynı havayı solumaktan dolayı onun dönmesine izin verenlere binbir kere lanet etmeme sebep olacak olay .
yargitay in fethullah gulen in beraatini onamasi sonucunda yakin zamanlarda gerceklesecek bir olaydir, tabii humeyni'nin donusu gibi bir donus bekleyenler hayal kirikligina ugrayacaklardir, akp'nin kapanma davasinin sonucu belli olmaya basladiktan sonra sessiz sedasiz gelecektir veya orada kalacaktir, isin ucunda sobelenmekte var sonucta .
fethullah gülen ve hareketi artık türkiye sınırlarını aşmıştır. hatta bundan yıllar öncesinde aşmıştır. her ne kadar sevgili yurttaşlarımız fethullah gülen'in ülke çapında faliyet gösterdiğini zannetse de türkiye bu hareketin sadece anavatanı olup, bu hareket artık dünyaya mal olmuş bir harekettir. şayet türkiye gibi bir ideali olan bir hareket olsa milyarlarca dolar yatırımı yurtdışında heba etmez türkiyeye yatırır saltanat kurardı. aklıma bir zamanların "jet fadıl"ına sorulan soru geliyor.
gazeteci: siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
fadıl: siyasete girmeme gerek mi var, 220 tane milletvekili satın alırım meclisin en büyük partisi ben olurum.(o zamanlar en büyük partinin 220 milletvekili yoktu)
fethullah gülen'in de türkiye'ye dönmesi de bu kadar basit şekilde analiz edilebilir.
ya Allah aşkına bir düşünün. Hakkında o kadar suçlama oldu ama tüm davalar düştü. Adam temiz ama gelmiyor. Neden geemiyor bir düşünün. Adam taa amerikalardayken bile onun üzerinden bir sürü oyunlar oynanıyor, kendisi burada değilken bile tüm haber kanallar günde bir kere onunla ilgili haber yapıyor. Bide şimdi adam burada olsa hocaefendiye düşman olanlar ona karşı harekete geçer, ee cemaat dediğimizde güçlü bir kuruluş hepten ülke yönetimi karşır ülke kaosa gider. Zamanı geldiğinde gelecektir diye düşünüyorum.
eskinin açık şimdinin gizli fetocularının ellerine ayaklarına sarılarak öpme yarışına girmesi ile de sonuçlanabilir. birileri için "eski dosttan düşman olmayabilir" belli olmaz. zamanında biz bu iblise küfür ediyoruz diye bizi mahkemeye falan veriyorlardı şimdi kendileri anasına avradına küfür edip bizi ( muhalifleri ) fetocu olmakla suçluyorlar..