Amerika'da bin türlü insan yaşıyor. Asıl sorun Amerika'da yaşayan bir insanın (kim olduğu önemli değil) evinin önüne bayrak asması değildir. Asıl sorun benim ülkemde benim bayrağımdan hiç kimsenin rahatsız olmadan yaşadığını görebilme arzumdur.
acaba fethullah gülen'in evinin önünde türk bayrağı olmasını bekleyen var mıydı ki. Ya da onun türk bayrağı asmasını bekleyen ve amerikan bayrağını açtığında hayal kırıklığına uğrayan. yoktu. çünkü o kendi çapında eğlenen bir arkadaş.
DÜNYA VATANDAŞIDIR.
DÜNYA DEVLETiNiN BAYRAĞINA SARILMIŞTIR.
VATANINDA BAŞINI SOKACAK DÖRT DUVARI OLMAYAN SABi SÜBYAN TiTRERKEN
SARAYINA ABD BAYRAĞI ASIP, TÜM DÜNYAYA MUTLULUK VE HUZUR GETiRECEĞiNi iDDAA EDEN BiR CEMAATiN
ARTIK KENDi BAŞINA NEFES DAHi ALAMAYAN SEMBOL iSMi.
bildiğim kadarıyla amerikan yasalarına göre zorunlu olan durumdur. Ama insanı asıl şaşırtan durum ise bu haber ile milliyetçilik yapan güzide gazetemizin geçen yıl türkiye haritasını bölünmüş olarak göstermesidir.
gülen tarikatını kendime yakın bulmam, aleviyim çünkü. üniversite de alevi olduğumu öğrenince benimle çok ilğilenmemişlerdi. mezhep ayrılığından dolayı yandaş olma olasılığım zordu. bunu onlarda biliyordu, bende. fakat alevi olduğum için bana selam vermemezlikte yapmadılar. kısacası her ne kadar beni toplantılarına davet etmeseler de saygıda kusur etmediler. saygı cercevesinde çatışmadan, tartışmadan, hem lisede hem dershane de, hem de üniversitede tıkır tıkır geçindik onlarla. fakat arkadaşımda olmadılar.
türkiye'de gülen tarikatı, tarikat demekte yanlış olur aslında, tam anlamıyla tarikatta değiller, bu oluşum büyük bir nüfusa sahip. okulları, büyük şirketleri, siyasetceileri, medyası ve dahasıyla gerçekten büyükler. sayıca artıyorlarda. çünkü yandaşlarına rahatlığı sunuyorlar, sermayeleri var ve kanımca bunu yadırğamak yanlış olur. kimseden çalmadılar, çırpmadılar, haklarıyla bu kuruluşları oluşturdular.
fakat mevzu ekonomi olunca işler değişiyor. tüm savaşlar marx'ın söylediği gibi ekonomi üzerine kuruludur. fetullah gülen tarikatıda din üzerine kurulu ekonomik bir oluşumdur. dünyanın en büyük ekonomiside amerikadır ve onun bayrağı altında olmalarını kınamak kuru milliyetçilik olur. ayrıca fetullah gülen amerikada yaşamaktadır. amerikadaki evinin önünde -ki bildiğim kadarıyla dünyanın bir çok yerinden ziyaretciler gelmektedir- amerikan bayrağı asması beni çok kırmadı. fakat kendi topraklarımda amerikan üslerinde ki amerikan bayraklarını görmek çok daha canımı sıkan bir durum. fetullah gülen'in tercihi amerikan bayrağıdır, kimse buna karışamaz fakat koca memleketimin amerikan uşağı olmasına kimsenin ses çıkrmaması, çok daha onur kırıcıdır.
tekrarlıyorum ne siyasetlerini, ne de yaşam tarzlarını, ne de islam anlayışlarını kendime yakın görürüm ama saman alevini orman yanğını diye abartmanın anlamı yok.
Birkaç örnek
vereceğim. MiT’in 17 Aralık 1997 tarihli Susurluk raporundaki Fethullah Gülen
ile ilgili bölümü şöyle; “…Fethullah Hocacıların, CIA’in (Amerikan Merkezi
Haberalma Teşkilatı) bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu
iddiaları…
Kırgızistan'da devlet korumasında olan FETÖ, birçok siyasetçiyle yakın ilişkide. Burada çok sayıda okul, işyeri hatta bir de AVM sahibi.
Bölgedeki gelişmeler FETÖ'nün Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde Amerikan çıkarlarına hizmet eden CIA güdümündeki faaliyetlerinin ileriki günlerde daha çok tartışılacağını gösteriyor.
Konuya FETÖ'nün CIA ile Orta Asya'daki ilişkilerini anlatarak başlamak lazım. 2017 yılında Amerika'da Global Research'te stratejik risk danışmanı ve politika uzmanı ABD'li William Engdahl imzasıyla yayımlanan makalede, FETÖ elebaşı Gülen'in kurduğu örgütün CIA ile ilişkisinin 1982'de başladığı yazıldı.
Yıllar sonra 2006'da yazdığı referans mektubuyla FETÖ elebaşını Amerika'dan sınır dışı edilmekten kurtaran CIA'den Graham Fuller, 1982 yılında CIA'in Yakın Doğu ve Güney Asya'dan sorumlu milli haberalma görevlisi olarak atandı. Fuller'in FETÖ lideri Gülen ile teması ve onu kullanması da o yıllarda başladı.
DIŞ KAYNAKLI PROJE
Erzurum'da kaldığı 1962-1963 yıllarında, Fethullah Gülen'in Erzurum Komünizmle Mücadele Derneğinin kurucuları arasında yer aldığı anımsatılan raporda söz konusu dernek "dış kaynaklı proje" olarak anlatıldı. Raporda Gülen’in yurt dışı bağlantılarla ilk temasının bu dernek vasıtasıyla gerçekleştiği belirtilirken şu değerlendirme yapıldı.
"Örgütün temellerinin bu süreçte atıldığı kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca bu derneğin yurtdışı kaynaklı “proje” bir dernek olduğu yönünde çok kuvvetli şüphe ve emareler bulunmaktadır.
1971 yılında Vehbi Koç’un evinde bir toplantı düzenlendiği ve bu toplantıya Fetullah Gülen, Vehbi Koç, dönemin MiT Müsteşarı Fuat Doğu, ilahiyatçı (Diyanet işleri Başkan Yardımcısı) Yaşar Tunagür ve aralarında TSK mensubu olan önemli isimlerin katıldığı iddia edilmiştir. Yaşar Tunagür’ün Fetullah Gülen’den önce izmir Kestanepazarı Kur’an Kursu’nda yönetici olduğu, Edirne Üç Şerefeli Cami’deki vaizliği sırasında Gülen’le tanışıp derin bir dostluk kurduğu ve kendisinden sonra Kestanepazarı Kur’an Kursu’ndaki göreve Gülen’i bizzat getirttiği bilgileri ile birlikte, Yaşar Tunagür hakkında MiT ile ilişkisi olduğu yönündeki iddialar da dikkate alındığında, bu toplantıda kritik bir görüşme yapıldığı anlaşılmaktadır.
1970’li yıllarda Fetullah Gülen’in Komünizmle Mücadele Derneği üzerinden ABD istihbaratı ile birlikte hareket eden MiT’e angaje edildiği ve Gülen örgütlenmesinin ABD-MiT işbirliği ile kurdurulduğu iddia edilmekte ve söz konusu toplantı bu iddianın en kuvvetli delillerinden biri olarak değerlendirilmektedir."
Kendisi zaten amerikan köpeği olduğu için pek de şaşırtmamıştır. Dinciler, amerika'ya secde ederler, Amerika için dua ederler. Amerika onların anavatanlarıdır. ABD, bunları iyi semirtir çünkü.