19 mayıs'ta maltepe sahilde verdiği konseri sahnenin hemen arkasından seyretme imkanım olmuştu. kendisi konser esnasında viski içmektedir. o yüzden kafası hafif iyi çıkabilir. hayır ben gelemiyorum gidecek olanlar şaşırmasın bu niye böyle diye.
yıllar önce iptal edilen bir konser dolayısıyla tanışıp konuştuğum mütevazi bir insan.az ve öz konuşan güzel insandır.kızı tuya naz harika tatlı.eski şarkıları iyidir ama sonrası biraz dağınıktır.
bu entry'yi buraya kendisiyle akraba olmak için yazıyorum. çok baba adamsın dün gece yine hayatlarımıza dokundun böyle üzerinden düzgünlük akıyor fotoğraf işinden sıkılmana rağmen objektifime poz verdin büyük ihtimalle beni hatırlamayacaksın ama ben ve arkadaşlarıma çok güzel anlar yaşattın. sana çok teşekkür ederim.
lavinya dan bu yana takip edip tüm parçalarını büyük bir keyifle defalarca dinlediğim adam. "akraba oluyoruz" sözleriyle sıçmış, devamında "çünkü kötü yazılanlara küfrediyoruz" demesiyle sıvamıştır. zirve onunla daha bir güzel oldu, böyle bir yorum yok, çok iyi. "cumartesi" parçası isteklerimize kulak verip parçayı seslendirdiği için teşekkürler. akraba olmayı diliyorum.
uludağ sözlük beş yaşında zirvesinde yazarlara memleket meselelerine daha çok kafa yormaları gerektiğini öğütlemiş, hemen ardında da ''hakkımızda kötü yazdığınızda size küfrediyoruz'' deyip şaşırtmıştır.
zirve gecesi son parçasını tamamlamadan ve vedalaşmadan gitmiştir. birşeylere bozuldu ama çözemedim. "eğlenmek için neden beni seçtiniz anlamış olmasam da" dedi, aslında kutlamalar her zaman laylaylom vur patlasın çal oynasın olmak zorunda mıdır? devamında "çok içmişsiniz" dedi. "memleket meseleleriyle ilgilenin" dedi. bazen ilgilenmek yetmiyor hepimiz farkındayız. son anlarda "iki şarkılık ömrüm kaldı" dediği anda "nadas" a çekildik hepimiz. iyi ki varsın f.d.
"ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını, geveze susuşlarını bile özledim..."
diyerek gecenin en dipsiz kuyularına sürüklemiştir. konserinde ki hali, tavrı, duruşu gerçekten mükemmeldir. adam gibi adamdır.müziğini kaliteli yapmaktan başka bir şey düşünmez. öylede yapar. bir dinleyen dinler mutlaka bir daha. beşiktaş fanatiği olup bir galatasaraylıyı kendine hayran bırakacak kadar sempatiktir. en hüzünlü şarkısında bile hafifçe gülümser. bizi en derindeki, gün yüzüne çıkarmaya artık cesaretimizin olmadığı yaraların içine hapseder. hapseder de çıkarmaz bir daha.
yaklaşık üç sene önce, gece 01:00 suları arkadaşlarla taksimde mask adındaki bir karaoke barına gitmiştik. Bizim grubumuz kadar, barın içindeki herkes de alkolün miktarı ile doğru orantıda neşeyle eğleniyordu. Bir an içeride kısık gözleriyle, hülyalı, hüzünlü bir şekilde uzaklara bakan birisi gözüme takıldı, tabiki Kendisi feridun düzağaçtı.