bi kaç entry si bile fenerlileri ağlatmaya yeten başlıktır. fener ile galatasaray arasındaki farkları ifşa eder. biz galatasaraylıları çok ta sevindirmez ama birilerini çok üzer. biz önümüze bakıyoruz onlarda bizim "önümüze". *
ikisi de spor klübüdür ama sadece futbol dalında sidik yarıştırırlar.
başarıdan kasıt sadece futbolsa müze olarak galatasaray daha başarılıdır.
başarıdan kasıt klüp olarak algılanırsa fenerbahçe daha başarılıdır.
başarıdan kasıt taraftar sayısı ise galatasaray daha başarılıdır.
başarıdan kasıt ekonomi ise fenerbahçe daha başarılıdır.
ama demeden edemeyeceğim;
birisi fransızlar gibi dünyanın en antipatik toplumlarından birini diğeri ise türkler gibi dünyanın en antipatik toplumlarından birini temsil eder. ama ben türk olduğuma göre...
biri kendini şöyle tanımlar " fenerbahçe nin büyüklüğü öyle bir büyüklüktür ki kupa ile şampiyonlukla ölçülemez"
diğeri ise şampiyonluklar, kupalar kazanır hatta hedefinde yalnızca türkiye de ki kupalar değil uluslararası başarılar ve kupalar vardır.
şimdi aradaki farka geldi sıra; fb yukarda ki sözde de görüldüğü gibi kendini kandırmaktadır, niye mi, yahu bu nasıl bir büyüklüktür de tanımlanamaz * ne yani şimdi bu e ozaman çekilin liglerden, avrupa da maç yapmayın, nasılsa kocaman(!)sınız tarif edilemez büyüklüğünüz var ya. ha unutmadan bu büyüklüğü de dünyada bilen yalnızca bu ülkedekiler, dünyanın haberi yok bu büyüklükten.
peki galatasaray; anlatmaya gerek yok sanırım, zira türkiye de ki uluslararası kupaların çok büyük bir çoğunluğunu galatasaray kazandırmıştır bu ülkeye*.
işte aradaki farklar bunlardır; biri hayal ürünü bir sözü kendine düstur edinir diğeri* gerçekçiliğin peşinden ilerler ve şampiyonluklar kupalar kazanıp dünya da tanınır.
edit: eksilerinize razıyım fener li dostlar ama isterim ki bu dediklerimi bir düşünün, aziz yıldırım gibi vizyonu sadece türkiye ligini kazanmak ve galatasaray yenmek sığlığında kalmış bu başkandan kurtulmaya ve dünyaya adınız duyurmayı hayal edin, edin ki başarmaya adım atın.
niye mi bunu istiyorum; galatasaray-fenerbahçe derbisi 3 kıtada canlı yayınlansın, ve bu derbiyi bu rekabeti dünya izlesin, türk futbolunun neler yapabileceğini görsün.
komik bi tartışma konusudur. milyonlarca sayfa yazsakta boştur. çünkü fenerli arkadaşlar kendileride inanmazlar yazdıklarına ve sadece kendilerini kandırmaya çalışırlar. zira bu konu öznel değil nesneldir. belgelere dayanarak konuşuyoruz internete gs ve fb yazdığımızda aradaki fark çok belirgindir ve objektifdir. bi tarafın başarıları kupaları bir hayli kabarıkken diğer taraf birazcık sönük kalır malesef. dediğim gibi bunu gsliler demiyor ortada belgelere dayanan objektif inkar edilemez gerçekler var ve fenerli arkadaşlarada tavsiyem google a gs ve fb yazmaları yeterlidir. böylece aradaki farkı değil uçurumu kendileride rahatlıkla göreceklerdir...
fenerbahçe lig usulü organizasyonlarda, galatasaray eleme usulü organizasyonlarda daha başarılıdır.
şampiyonlar liginde gruplarda en çok puan alan türk takımı: fenerbahçe
uefa avrupa ligi gruplarda en çok puan alan türk takımı: fenerbahçe
türkiye kupası gruplarında en çok puan toplayan takım: fenerbahçe
ligde en çok şampiyon olan takım (averaj ve karşılıklı maç üstünlüğü ile): fenerbahçe
eleminasyon usulü turnuvalarda ise cim bom daha başarılıdır. sevinin hadi.
Tarihi bir gerçek: Galatasaray'ın ezeli rakibi Fenerbahçe'yi, Kadıköylü Galatasaraylılar kurdu.
Fenerbahçe galatasaraya rakip olsun diye galatasaraylı kurucuların arkadaşları tarafından galatasaraylı kuruculardan izin alınarak kurulmuştur. Galatasaray'ın kurucuları Ali Sami Bey, Asım Tevfik Sonumut, Refik Cevdet Kalpakçıoğlu, Kadıköy'ün çocuklarıdır. Fenerbahçe'nin kurucuları arasında bulunan Galip Kulaksızoğlu ise Galatasaray Lisesi'nde eğitim görmüştür. Yani aynı mahallenin çocukları aynı okula gitmiş ve iki ayrı takım kurmuşlardır. Ve 100 yıllık bir rekabeti yaratmışlardır.
karakterler fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, eski galatasaray özhan canaydın, berber, galatasaray'li futbolcular.
aziz yıldırım traş olmak maksadıyla bir berbere gider. traşını olur elini cebine attığı anda berber yapmayın efendim koskoca aziz yıldırım'dan para mı alacağız? aziz yıldırım teşekkür eder ve çıkar.
ertesi gün aziz yıldırım imzalı bir zarf içinde 10000 tl
bir zaman sonra aynı berbere özhan canaydın gelir. traşını olur elini cebine atar. berber aman efendim koskoca galatasaray başkanından paramı alacağız? özhan canaydın allah senden razı olsun der ve çıkar.
ertesi gün berberin kapısı açılır tüm galatasaray'li futbolcular içeri girer
sadece sözlük genelindeki manzaraya bakarak, her ikisinin de aynı olduğunu söylemek mümkün, birkaç aklıselim hariç, taraftar olduğunu iddia eden, 0-6 yaş ortalaması bir güruh tarafından, sikindirik atışmalara alet edilen iki takım.
-olim biz sizi 6-0 yenmedik mi?
-biz de uefa gupasını aldık oliim
-madrid sizi bi siksin de görün amıniim
-asıl siz liverpool götünüze koysun da görün lan
bu işte, bütün olay bu...
yıllaaaar geçti bir gıdım ilerleme yok, birbirlerine -sırf farklı renkleri sevdikleri için- hakaretin ve küfrün fersah fersah ötesinde, tarifsiz ithamlarda bulunan ve akıllara durgunluk verecek ölçüde, biteviye anlamsız bir sidik yarışı içinde olan taraftarlara sahip iki büyük kulüp.
bunun dışında futbolu değerlendirecek olursak, dünya geneline bakıldığında, daha birkaç yüz bin fırın ekmek yemeleri gerekir bu kulüplerimizin.
barcelona'nın oynadığı futbolsa, bizimkilerinki ne? yok bizimkiler futbol oynuyorsa, onların yaptığı nedir?
bu iki büyük takım arasında bir tek maç hatırlamıyorum ki, şöyle oturup keyifle bir futbol izlemiş olayım, hep kavga, hep karşılıklı çirkeflikler, hep cahil taraftarı gaza getirmeye yönelik provokasyonlar.
sporu futboldan ibaret hale gelmiş ülkemizde, bu işten rantın allahını kazanan birkaç kişi sayesinde, daha 70 li, 80 li yıllara kadar aynı tribünleri paylaşmış insanlar, şimdilerde birbirlerinin üzerlerine tuvalet kapılarını falan söküp atıyorlar, döner bıçaklarıyla birbirlerini kesiyorlar vs vs...
daha sayflarca yazılacak şey olmasına rağmen, burda bitirmek gerek diye düşünüyorum, zira bu düzeni artık kimseler değiştiremez.
yani demek istediğim, fark mark yok bu ikisi arasında, galatasarayı seven ne kadar seviyorsa, feneri seven de o kadar seviyor, ancak mesele şu ki; iki takım arasında sevgiye, centilmenliğe, hoşgörüye dair en ufak bir iz kalmamış durumda.
birinin eski başkanı (bkz: dr nazım) istiklal mahkemesi tarafından vatan hainliği suçundan (atatürk'e suikast) idam edilmiştir. diğeri uefa ve süper kupalarını alarak türkün göğsünü germiştir. biri(fb) ürür, diğeri(gs) yürür.
- birinin tarih sayfalarında kalan son avuntusu avrupada alınan kupalardır. diğerinin tarih sayfalarında kalan son avuntusu ise bu avrupa kupalarını alan takımı mağlup etmesidir.
- birinin elde ettiği başarı tüm yurtta yankı bulmuş, bu başarının sonucunda taraflı tarafsız milyonlarca kişi bu başarıyı kutlamış, devlet üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiş, diğerinin elde ettiği başarıysa sadece kendi taraftarları arasında kutlanmıştır.
- birinin engelliler basketbol takımıyla kıtalararası şampiyon olmuş, avrupa'da bu iki takım arasında bir kere daha bir dalda avrupa kupası kazandırmıştır. diğer takım taraftarları ise bu başarıyı kazanan takımla "özürlüler takımı" diyerek dalga geçmiştir.
- birinin stadında oynanan maçta "asla küfür olmaz! asla olay çıkmaz!" denir, ama bu iki takım arasındaki her derbi maçta mutlaka olay çıkar, hakemin kafası yarılır, rakip takımın teknik direktörünün kafası yarılır, ses bombası atılıp rakip takımın kalecisi geçici sağır yapılır, diğer takım bu kışkırtmalara cevap verince kötü olur. sahası 5 maç kapatılır.
- ancak değişmeyen tek gerçek vardır ki, bu iki takımdan birisinin stadı dünyaca "cehennem" olarak tanınır, diğer takımın stadının avrupada esamesi bile okunmaması ve herhangi bir korkutucu lakabı olmamakla beraber kendi takım taraftarları bu stada "cennet" ismini koymuştur.
son şıkka edit: dünyaca diyorum fenevim! dün-ya-ca! dikkat ettiysen iki takım arasındaki maçları ayrı bir şık olarak koydum. o yüzden o fenevli beynini bana cevap vermek için yorma emi!