"Ne olacak böyle" diye soruyorum. Ne olacağını bilmesem de, ihtimalleri sıralayabiliyorum ;
- Hem Şampiyon oluruz, hem de kupayı alırız
- Şampiyon olur, Kupadan eleniriz
- Ligde 2. olur, kupayı alırız
- Hiçbir şey alamayız
Ama bir ihtimal daha var... O da ölmek mi dersin demeyin...
Ölemeyiz, çünkü geçen sene 14 Mayıs'ta öldük zaten
Postacı kapıyı belki iki kere çalar ama insanlar iki kere ölmez.
Şu anda kabir azabındayız
Sonumuz Cennet mi, Cehennem mi?
Yakında anlayacağız
edit: Yahu Postacı bile kapıyı iki kere çalıyor, peki bu hakemler neden 40 haftadır Fenerbahçe'ye bir kere bile penaltı çalmıyor.
tuttukları takımın 100 yıllık tarihi boyunca kazandıkları türkiye kupası'nı stadta izleselerde, hiç bir şekilde futbolcularının kupa sevincini arkadaşlarına mms olarak gönderemeyen taraftar grubu.
ayrıca kendileri herhangi bir forumda kupa sevincini doyasıya yazarak yaşayamamışlardır..
Diğer kulüplerin taraftarları işler kötü gidince yönetimi istifaya davet eder, çok kızarsa sahaya girer, kulup tesisleri önünde futbolcular aleyhine tezahurat eder. Fenerbahçe taraftarı ise stadının otoparkında yenildiği takımın futbolcusunu ya da tesis önünde direkt olarak kendi takım kaptanını döver. Aradaki en önemli farklardan biri budur...
her sene başında fenerbahce yönetimi tarafından
1, avrupada kupa
2, Türkiye şampıyonluğu
3, Turkıye kupası
vaadiyle kandırılan, Başarısızlık oldugu zaman suçu kendı takımlarında değilde hakemlerde arıyan, 25 yıldır türkiye kupası görmemiş, Aldıgı şampıyonluklara şike gölgesi düşmüş,Avrupada üst üste 2 tur bile geçememiş takımın taraftarıdır,
para var huzur var taraftarıdır. para olmayınca takımı bırakmayacaklarının garantisi yoktur. baskansevergillerdir. Baskanları kulübün adını, rengini değiştirse ses çıkarmayacaklarmış izlenimi verirler. yılın bu zamanı avlanma dönemleridir. Dişlerine göre kulüp, futbolcu, hakem seçip saldırırlar. ayrıca tesadüflere inanan nadir canlı topluluğudur.
daha bir hafta öncesine kadar başta aziz yıldıvım olmak üzere zico'sundan kezman'ına, ümit özat'ından deniz barış'ına kadar tüm yöneticilere, futbolculara gerek sanalda gerekse de gerçekte ana avrat küfür ederlerken(birçoğuna şahidim) tek bir galibiyetle 180 derece dönme kabiliyetlerinin ne kadar yüksek seviyede olduğunu iğrenerek gördüğümüz kişilerdir. sevmiyorum lan bu adamları.
başka tarafarları kendilerince buldukları yumuşak karından -küfürden- suçlamaya çalışan ancak kendileri bin beterini yapan taraftardır... küfürü beşiktaş taraftarı tekelinde zannetmektedirler, aslında zannetmemektedirler de, öyle göstermek için çaba sarf etmektedirler...
--spoiler--
Denizlispor maçı henüz bitmişti. Fenerbahçeli taraftarlar çok üzgündü, kızgındı ve hatta kırgındı. Hakem kötü değildi ve "Ulusoy istifa!" tezahüratı boşta kalıyordu. Kime yöneltileceğinden emin olunamayan bir kızgınlıktı bu.
O esnada saha kenarında top toplayan çocuklardan biri Denizli kaptanı Yusuf'a yanaştı ve formasını istedi. Yusuf tereddüt etmeden formasını çıkardı ve çocuğa verdi.
Bu küçük ayrıntı o esnada stadı terk etmekte olan pek çok taraftarın ve işleriyle uğraşan gazetecilerin gözünden kaçtı. Hemen önümüzdeki 5-10 Fenerbahçeli hariç...
O küçük grup içlerinde biriken öfkeyi, şiddeti kusabilecek bir hedef bulmuştu kendisine. Yusuf'un formasını isteyen küçük hain...
Delirmişcesine bağırmaya, "küfretmeye" başladılar. "Stada bir sessizlik çöktüğü için seslerini saha içerisindeki miniğe duyurabiliyorlardı. Formayı bırakmasını istiyor, kendilerine korku dolu gözlerle bakmasına rağmen formadan ayrılmamakta direnen küçüğe tehditkâr sözlerle parmak sallıyorlardı." Çocuk, etrafına toplanan diğer top toplayıcıların da göz hapsine girmişti. Formayı kimselere belli etmeden üzerindeki pembe önlüğün altına tıkarak gizlemeye çalışıyordu. Koşarak kaçsa kendisini açığa çıkaracağını düşünüyor olsa gerek, yavaş yavaş, yan yan uzaklaşmaya çalışıyordu.
Ve gözden kayboldu. "Küfürlerin, hakaretlerin" altında yürüyüp gitti... Başarmıştı, formasını vermek zorunda kalmamıştı. Şimdi eve gidip formasını çekmecesine koyabilir, arkadaşlarına hava atabilir, hatta bir gün o formayı mahalle maçında giyebilirdi.
--spoiler--
02/05/2007 radikal eray özer...
bazı cümle ve kelimeler şahsım tarafından, -daha iyi görülsün diye- tırnak içine alınmıştır...
başkalarını suçlamak, "bizim stadımızda küfür yok" demek bu kadar basit değil mi?
diyebilirsiniz ki; 5-10 kişilermiş... bu kadar basit değil...
yenme ümidiyle sahaya emzik(ler) asan ve akabinde kural hatası var diye zırlayan, her hafta ezeli rakibinin malum * yöneticisinin maç sonunda puan farkı x-3/+3 gibi kerameti kendinden menkul aritmetik beyanatlar veren ezeli rakiplere sahip olan takımın ve hala utanma ve sıkılma belirtisi göstermeyen bazı rakip takım taraftarlarının beni gülme krizlerine sokan b.k atmalarına maruz kalan, ama an itibariyle de şampiyonluk kutlamaları sebebiyle biraz yorgun olan taraftar topluluğu.
edit:ısrarla söylüyorum, bazı yazar arkadaşlar
büdüt. redwinemania,melankolik,abberline ve adını sayamadığım ama entrylerinden herkesin bildiği ebedi dostlar yukarıdaki tanımlamanın kapsama alanına asla dahil değildir.kendilerini elbette ki tenzih ederim
içlerinde gerçekten çok saygın arkadaşlarımızın bulunduğu taraftarlardır. ama diğer taraftarlar gözüyle hepsini üst üste koyup toplayınca sonuç olarak bir tane futbol teröristi mal çıkıyor. yani en kötü örnek sanki bunların ortalamasıymış gibi gözükmekte. ve sadece (sözlükte) bu mal yüzünden, dışarıdada bunun gibi olan mallar yüzünden insanların nefretlerini üzerine çekmektedirler.
dünyanın en sabırlı taraftar kitlesidir. 25 senedir türkiye kupası göremeyen, senelerdir avrupada başarılı olmak için büyük bir sabırla bekleyen, avrupada kalitesi tartışılan türkiye süper ligi'nde elde ettiği şampiyonluklarla övünen, kendi stadlarında oynadıkları derbi maçlarında her türlü çirkefliği, pisliği yapıp, sahadaki futbolcuların kafasını gözünü patlatan, aynı şey kendi takımının başına geldiği zaman fair play den bahseden ağlayan zırlayan, asla ve asla objektif olarak futbol tartışamayacağınız kitle.
en asil duygunun insanı taraftardır, dün gece sami yende yapılan onca çirkefliğe rağmen hala dostluktan, kardeşlikten bahsetmeleri bunun en büyük göstergesidir, statta olmadıklarından ve kafalarına iadeli taahhütlü taşlar yağdırılmadığından, böyle konuşuyor olabilirler ama yine de gurur duyuyorum, hala sükunetlerini korudukları için...
Fenerbahçe taraftarı değil fenerbahçe taraftarları vardır. Birlik ve beraberlik içerisindedir, ayrıca 19 mayis 2007 galatasaray fenerbahce maci'nda galatasaray'ın attığı gole sevinemeyen binlerce gs'li adına GOoooll diye bağırabilecek kadar centilmendirler.. *
100. yılını büyük bir çoşkuyla kutlayan taraftarlar zinciridir.
takımına her daim destek olan,ne geçmişte ne de gelecekte onu yanlız bırakmayacak olan topluluktur. taraftar gibi taraftardır.
kiskanc, felaket tellali, haksizliga sadece kendileri ugradiginda tepki veren, icindeki kiskancliktan olsa gerek galatasaray hakkinda iki güzel cümle kuramayan, futbol fukarasi, hem üzüm yeyip hem bagci döven, galatasarayin söke söke aldigi uefa kupasina tesadüf diyebilen, papuc dilli profesyonel galatasaray elestirmenleri. o tesadüf basaridandirki galatasaray süper kupayi aldiktan sonra dünyanin en iyi takimlari siralamasinda ilk sirada yer almistir.