şampiyonluğa oynarken stadının 5 bin kişiyle dolması değil, seyircisiz maçta bile dışarıda 10 bin kişiyle ölümüne takımını desteklemektir. şampiyon olduğu sene 10 bin kombine değil de, acı bir şekilde şampiyonluğu rakibine kaptırsa da 42 bin kombine satmaktır. durup dururken rakibini karalayan değil, kulübüne odaklanan ve onu sabahtan akşama fb tv'den takip etmektir. en büyük rakibine 4-6 tane atsa da onu aşağılamamak, saygı duymaktır, onların kulüp sevgisine karışmamaktır. bazen de bu aşka gönül vermeyenlerin saygısız yorumlarına sadece gülüp geçmektir. fenerbahçe aşkı böyle birşeydir...
Fenerbahçeli olmayanların anlayamacağı anlamaya çalışsalarda başaramayacakları belkide kapasiteleri yetmeyecek olan aşk.Evet aşk insanın gözünü kör eder.Öyle bir aşk ki bu her zaferlerinde her yenilgilerinde dahada artan bir aşk.DAha da gözümüzü körelten bir aşk ... Fenerbahçeli olmak öyle Lafla olacak kadar basit birşey değildir.içten gelmesi gerekir.yenilse de yense de destek olacağız başkaları gibi küfür yağmuruna tutmayacağız takımımızı.Dünyayı tozpembe görmüyoruz mesela.SArı lacivertten başka renk yok bizim için. 100 yıldır süren bu aşk diğer aşklar bitsede sürecek..Ve biz sevinçten yine kör kütük aşık olucaz fenerbahçemize.
cebinizde paranız yoksa, sevgiliden-dosttan yamuk yemişseniz, ailenizle papaz olmuşsanız, okuldan posta yemişseniz, işten atılmışsanız, herşeyinizi kaybetmişseniz dahi başınızı dik tutan kuvvetli bir neden vardır, bu hiç bitmeyecek Fenerbahçeaşkı'dır.
uğruna kırk tane galatasaraylıdan sopada yesen yine de her zaman her yerde en büyük fener diye bağırabilmeni sağlayan ve fenerli doğup da sonradan dönenlerin anlayamayacağı kutsal bir duygudur.