felsefe platon'a göre "doğruyu bulma yolunda düşünsel bir çalışma"dır. felsefenin temelinde soru sorma ve merak etme yatsa da bunlar yeterli değildir. sorulan sorulara anlamlı cevaplar da verilebilmelidir. bugünkü anlamıyla felsefenin yaratıcısı eski yunanlılardır. bilgi felsefesi, siyaset felsefesi, etik, estetik ve metafizik gibi pek çok dala ayrılır.
varolmak bakımından varlığın araştırılmasıdır. kavram üretmektir.
ama kendisine hep bir önyargıyla bakıldığı için lisedeki felsefe hocasını sevenin sevdiği, hocasına kıl olanın da karalamaktan atıp tutmaktan başka birşey yapmadığıdır.
öz itibariyle ufku genişletmesi yetmiyormuş gibi yarım bilen adamlıktan çıkarken, tam bilen adamlığıyla övünmeyi hak eder.
olayları yorumlarken neden sorusunu yönelterek yorumlamak işin felsefesine inmektir. felsefe insanın bakış açısını şekillendirir, düşünme yeteneğini arttırır, zihnin bulanıklaşmasını önler.
Lisede çoğu öğrencinin önemsemediği, diğer derslerde olduğu gibi dersi ders olarak gördükleri için çalışmadıkları, fakat felsefeyi ders olarak görmeyip bir bilim olarak görüp öğrenilmesi gereken bilimdir. insanların düşünme yapısını, nasıl düşündüğünü, bilginin türlerini bilmek insanın hoşuna gidiyor. bu ancak liseden mezun olduktan sonra, eski kitaplarını kurcalayıp biraz okuduktan sonra aklına geliyor. Bu düşünceleri zamanında düşünseydik karneyede zayıf getirmezdik diyebiliyoruz ancak.
felsefe dediğimde ilk aklıma gelen şey sorgulamak. çok derin düşünmek, düşünebileceğimizin en uç noktasına kadar ve buna göre sebepleriyle-sonuçları bağdaştırabilmek. çıkan sonuçlardan başka sebepler aramak ve çözmeye çalışmak... ve yine mantığın, düşünebilmenin en iyi arkadaşı...
Terimsel bilgilerin bu dalla içli dışlı olunması sonucu bize getirdiği kalıcı izli değişiklikler, terimsellikten yaşama doğru geçişte mantıksal, sezgisel, vb derin düşüncelerin doğal ortama aktarılması.
felsefenin özünü kavradığımızda, sonrasında kendi felsefemizi yaratabilmemiz ve mantığın, düşüncelerin sürekli sorgulama hali, halihazırda pratik-aktif bir beyin..
"işleyen demir pas tutmaz" atasözünü felsefeye yakıştırırım hep. Hep bu anlattıklarım yüzünden : )
'ne onla, ne de onsuz' denilecek hede, höde,şey... her ne zıkkımsa işte.
hayatın adanabileceği ama verilemeyeceği şeydir aynı zamanda. insan onu sevmeli, bilmeli, anlamalı, yaşamalı ama yaşamı o olarak da görmemeli. yani bütünün vazgeçilmez yarısı ama yarısından da zerrece değildir fazlası. *
Olay şöyle gelişir..Boş derste 180 derece geriye dönülür ve ortaya bir soru atılır (yha millet biz bilgisayar oyunlarında 2 boyutluları yönetiyoruz ya; biz 3 boyutluları da yöneten 4 boyutlular da varsa naapcaz yha). Akabinde bu soru enine boyuna konuşulur, ortam kızışır . Hep beraber felsefe hocasına gidilir.. Sonuca ulaşılamaz ve sıradaki ders başlar..
Kendimizi ve doğayı tanımak için
Geçmişi tanıyıp bugünü bilerek yaşayarak geleceği bilinçli kurmak için
Duyguları, düşünceyi ve eylemi uzlaştırmak için.
Kendi başına düşünmek ve özgürce karar verebilmek için.
Bireysel ve toplumsal yaşamı uyumlaştırmak için.
Çevremizdeki dünyaya ve topluma yardım edebilmek için.
Bütünsel bir anlayış etrafında hoşgörü, sevgi, anlayış, saygı gibi değerleri anlamak ve yaşamak için.
Bir araştırmacı, yaşamın bilinçli bir kaşifi olabilmek için.
Irkçılık, fanatizm gibi tüm aşırılıkların cehaletten geldiğini bilip, cehaleti yenmek için.
insanları bir şeyleri düşünüp öğretmeye sevk eden,okullarda gösterilen ders.dersler pek zevkli geçmez aslında.ama kendin açıp okuyunca bir şeyler bazen zevk alırsın.
felsefe, insanın içinde yaşadığı evreni anlama uğraşıdır.
felsefenin özü, bir bilgi edinmekten çok, onu arayıp araştırmaktır.
felsefe, kavramlar oluşturmak, keşfetmek, üretmek sanatıdır.
felsefe, hem sağlam bilgi üretme hem de ahlaklı ve mutlu yaşama çabasıdır.
anlaşılmatadır ki felsefe gerçeği ve doğruluğu aramaktadır. bunları ararken de ben neyim? evren nedir? ben ve evrenden başka bişey var mıdır? gibi sorular sormaktadır. yani, felsefe belli bir yolda olma demektir. fesefenin soruları yanıtlarından daha özlüdür ve her yanıt yeni bi soruya dönüşür.