fikirlerine saygı beklerken fikirlere ve inançlara saygısızlık etmenin de cezasının ülkemizde az olduğunun örneği. bir kişi değil iki kişi değil, bir ülkenin değerlerine saygısızlık etmenin cezası on aydan fazla olmalı. cezayı fazla ya da gereksiz görenler, açsınlar adam'ın sözlerini bir bulup okusunlar. kimse ateist diye yargılanmıyor, zaten insan haklarına aykırı olurdu bu.
fazıl say köyden büyük şehire okumaya giden, oradan avrupalarda yükseğini okuyan, oralarda yaşayan uzun saçlı,küpeli, farklı giyinen, farklı konuşan, farklı müzikler dinleyen, yılda bir memleketine ailesini görmeye gelen kahvedeki abilerin deyimiyle "bi tuhaf, değişik" oğlandır.
hiç bir şartta fazıl say'ın köydeki kahvede çay içen o dayıların gözüne girme ihtimali yoktur,olamaz. ağzıyla kuş tutsa "lan bi saçını sakalını kes" tepkisi alır, yaptığı hiç bir iş onaylanmaz,kabul görmez,takdir edilmez; çünkü öğretilen,çocuklarının onun gibi olması istenen bir tip değildir bu arkadaşlar için fazıl say.
ellerinden gelse köye de sokmazlar; ki yakın gibi de görünüyor.
kendi düşüncelerini belirli bir kesimin inanışına hakaret edercesine ifade etmiş birinin kaleminden aktarmasıyla ahlaksızlık örneği göstermiştir. ancak düşünce özgürlüğünün bulunduğu bir ülkede böyle bir eylemin hapis cezasına çarptırılması da buna eşdeğer bir çirkinlik ve çaresizlik göstergesidir. böyle bir sözü yazdığı için hukuki anlamda cezalandırılması yerine cezanın toplum bireyleri tarafından kendisinin çeşitli yöntemlerle protesto edilmesi şeklinde olması gerekli olandı.
bugün gerçekleşen ve zihnimde müthiş bir ironi meydana getiren olaydır. düşünün ki bilmem kaç yıl önce okuduğu bir şiir yüzünden cezaevinde yatan bir başbakanın döneminde, bir başka insan - her ne kadar yazdığı benim de hoşuma gitmese de - 10 ay hapis cezasını çarptırılıyor. zaman farklı kafa aynı.
Zerre kadar iyi niyeti olan kimse bu tür bir şiiri insanlığı ve insana saygı gereği ağzına almaz.bu tür bir hayvanı bir cezayla gündeme taşımaksa abesle iştigaldir vesselam.
güzel ülkemin güzel hukukunun örneğidir. kararı haklı bulanın ya da sessiz kalanın aynı durum başına gelir umarım herhangi bir düşüncesi yüzünden. ben sessiz kalmamayı tercih ediyorum.
"Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cennet-i ala meyhane midir ? Her mümine 2 huri vereceğim diyorsun cennet-i ala kerhane midir ?" dizelerinin sosyal medyada paylaşılması dahi hapis cezasını gerektirir oldu. Bir hukukçu olarak utanç duyuyorum.
türk halkının en büyük değerine 10 ay hapis cezası vererek, halkın değerlerine en büyük zararı hukuk vermektedir. bunun hesabını 10 ayla bile veremezler, böyle biline.
Bir sürü davayı kamuoyu oluşmasın diye sündürerek, içeride yatanları süründüren bir sistemin icraatlarından biridir. Ve bu sündürmeleri yapan yargıyı haklı görüp bu cezayı destekleyenler de var.
Dünyaca tanınmış bir piyanist, adı Fazıl Say. Araştırın bizden başka herkes tanıyor. Böyle bir kişiliği bir ülke olarak "değerlerime küfretti" deyip hapse mahkum ediyorsun. Bu haberin dünyadaki yansımasını bir düşünün: "Türkiye Dünyaca ünlü piyanistini fikirlerinden dolayı hapse mahkum etti." Böyle bir sloganın ülkemize vereceği zarar ne kadar büyük.
Ülkemizin değerlerine küfretmek. Kulağa ne kadar kışkırtıcı geliyor. Oysa bu ülkenin değerlerine küfretti denilenler bu ülkeyi dışarıda temsil ediyor. Bu Ülkenin asıl değerleri nelerdir ve ne şekilde, hangi gizli oyunlarla yok ediliyor? Onun peşine düşmeli.
ne sandiniz amina koyim ? ooh isine gelince dine sov, isine gelince insanlarin fikirlerine sov, isine gelince muziklerine sov, hor gor assagila. yok ya ? burasi anayasal sosyal bir hukuk devleti. (bkz: sikerler)