bach gibi dini motiflerin tepelerinde gezen bir üstad-ı azam'ı yorumlayan bir adam olarak dine karşı olmasının tek geçerli sebebi kemalist kişilik bozukluğu olsa gerek. gerçi dine karşı değil adam sadece islam'a karşı. sıkarsa bir yahudi'ye yobaz demeyi denesin de görsün bakalım göreceklerini... sıkar değil mi? sıkaaaar.
Aldığı cezayla ilgili olarak, onunla birlikte bu paylaşımları yapan belki her gün kendi sosyal ortamımızda bile bu dizeleri paylaştıklarına şahit olduğumuz insanlara da aynı cezanın verilmesi gerektiğini düşündüğüm kişi. Adamı takip edip de paylaştıklarından rahatsız olmak nasıl bir çelişki o da ilginçtir.
--spoiler--
bizler müzik dersinde flütü çükümüze sürdükten sonra kızlara çalsın diye vermiş bir nesiliz. kimse bizden fazıl sayı anlamamızı beklemesin.
--spoiler--
avrupa'da bunun gibi, bunu cebinden çıkaracak yüzlerce piyanist var. ülkede tek piyanist olunca adam olmadığı halde böyle değer görebiliyor. utanç duyuyorum.
Ne çok isminden bahsettirdi bu dünya vatandaşı, demekki dünya da kendi ülke vatandaşlarına söven piyanist şantörlere ceza verilmiyormuş, kendi ateyis kafasından aldıgı cezaya yorumu ancak bu kadar, bu zeka seviyesini bu kadar çok tartışmak bana akıllıca gelmedi, tek kelime ile küfürbaz...
piyano tıngırdattığı için hepimizden üstün olan insan.
sanatçıymış ya... he. o zaman hitler de ressamdı ona da laf etmeyelim baksana dediklerin yaptıkların değil yeteneğine göre adammışsın. yersen...
iktidarın hukuka uygun olmayan, günümüz insanlığının ulaştığı değerler yerine 1400 yıl öncesinin kervan hırsızı çöl bedevisinin değerlerine uygun olarak saldırıp ceza verdiği birisini savunmak için eserini dinlemeye gerek yok. kaldı ki fazıl say eleştirisi ya da fazıl say koruması yapmıyoruz, hukuksal dangalaklığın ve arap emperyalizmi kafasının sınırlarını çiziyoruz insasnlık resminden bakarak.
fasıl say; tanınmış ve yetenekli bir müzisyen olduğu ve kabul gördüğü durumda; ateist olduğunu bağıra bağıra söyleyediği için ceza almıştır çünkü diğer her durumda ortada inanılmaz komik hukuki bir durum var.
ömer hayyamın dizelerini yazdığı için oldu demekten vazgeçti hizmetçiler ve şakirtler bir kaç gündür. onlara bile mantıklı gelmedi bu iş. şimdi de :
"bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi allahçı. bu bir paradoks mu?"
yazdığı için ceza aldığını iddia ediyorlar.
bu cümle hakikaten biraz hoyratça bir cümle ama hakaret değil. çünkü şakirt kardeşlerimiz dikkatle okurlarsa anlayabilirler belki; "allahçıların hepsi yavşak" demiyor. "yavşakların hepsi allahçı" diyor ki bu sözlükte milyonlarca dile getirilmiş olan "onlar gerçek müslüman değiller" etiketinin oyratça söylenmiş olanı gibi.
ama burada bir şey daha var aslında. çünkü:
"bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi allahçı. bu bir paradoks mu?"
sözü fazıl sayın sözü değil. bunu da bir başkasından almış retweet etmiş. sözü ilk söyleyen de belli olduğu halde o taraf ile ilgili hiç bir şey yok.
buyrun avukatının açıklaması. ceza alma sebebi olarak gösterilen tweet de kendisinin değil. görüldüğü üzere adam ateist olduğunu söylediği için ceza alıyor.
ayrıca doğru söylüyor, yükselen iktidarın yanında yer almayı tercih eden her zamanki oportunist kitle bu sefer de bu iktidar allahçı deyip hepsi allahçı olmadı mı? oldu. sorun ne ki burada?
Yaptığı iş, yaşadığı ülkede hiçbir zaman popüler olmadı. Adamı bu sebeple aşağılamaya çalışmak, epey aciz bir seviyeye tekabül ediyor.
Öbür yandan, bir Bedri Baykam da değil Fazıl Say; sahnede geğirip "eser icra ettim" demiyor, boş nota kağıtlarını "beste yaptım" diye yutturmaya çalışmıyor. Aksine, eşine az rastlanır bir yeteneğe ilaveten, havsala zorlayan cinsten bir birikim söz konusu Fazıl Say denildiğinde. Tam 40 yıldır bu işi yapıyor bu adam.
Önümüzdeki 40 gün içerisinde 11 tane konseri var Fazıl Say'ın, ki bunların 3 tanesi Türkiye'de, kalan 8 tanesi ise Avrupa'da. Geçtiğimiz 40 gün içerisinde de 18 tane konseri vardı; ki bunların da 7 tanesi Türkiye'de, kalan 11 tanesi ise Avrupa'daydı.
Dünya çapında rağbet gören bir işi, dünya çapında nitelikli addedilen bir biçimde yaptığı halde, 40 yıldır, ibrahim Tatlıses'in uçkuru, Hülya Avşar'ın baseni, Sibel Can'ın fazla kiloları, Hakan Şükür'ün saçma sapan esprileri, Tuğçe Kazaz'ın dinleri kadar değer atfedilmedi bu adama. Üstelik mevcut iktidar dönemi boyunca, hemen her türlü sanatın mahiyeti, Fazıl Say'ın bildiği, sevdiği, icra ettiği çeşidin iyice 180 derece tersine doğru kaydı. Ahir ömründe, bugün istediği şeyi, yani kendi ülkesinde de azıcık olsun popülariteyi, bir daha görebileceği de iyice şüpheli.
Evet, bence de böyle bir şeye ihtiyacı olması saçma ama yine de onu anlamamıza engel değil/olmamalı.
bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi allahçı. bu bir paradoks mu?
cümlesinin kendisine ait olmadığı, twitter'da tartışan iki kişinin konuşmalarını retweet ettiği, mahkemede avukatı tarafından belgelenmiş, bırakın dikkate alınmayı avukatın itiraz ederken sarf ettiği sözlerin dahi dava tutanaklarına geçmesi hakimce engellenmiştir.
hakkında gülay öztürk isimli yazar şöyle bir yazı yazmıştır.
"Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Kürt. Bu bir paradoks mu?"
Bir an için Fazıl Say 'ın malum cümlesini bu şekilde söylediğini varsayın.
Ya da şöyle:
Fazıl Say'ın sözlerini eleştiren Göktürk, Say'ın sözlerini 'ifade özgürlüğü' şeklinde değerlendirenlere de manadar bir soru soruyor: Ya aynısını sizin için söyleseydi?
"Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Ermeni. Bu bir paradoks mu?"
Ya da söyle:
"Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi eşcinsel. Bu bir paradoks mu?"
Ya da şöyle:
"Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi kadın. Bu bir paradoks mu?"
Ya da şöyle:
"Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Yahudi. Bu bir paradoks mu?"
Merak ediyorum. Say'ın cümlesinin yukarıdaki versiyonlarından herhangi birini okuyan Fazıl Say dostlarının tepkisi ne olurdu?
Nefret suçu bu değilse ne ola ki?
Aslında merak etmiyorum, çünkü biliyorum. Bu aleni nefret suçu karşısında yeri göğü birbirine katarlardı. Aynı anda yüzlerce suç duyurusu yapılırdı savcılıklara... Bireysel hakaret davaları açılırdı. Dava açılıncaya kadar da peşini bırakmazlardı konunun.
Şu anda "Ne var bunda canım, alt tarafı bir kanaat belirtilmiş" diyen bütün o takım bütün duruşmalarda hazır bulunur; bu davayı nefret suçu yasasının çıkarılması mücadelesinin sembolü haline getirir; mahkûmiyet kararı çıkana kadar da ruhları huzur bulmazdı.
Ama söz konusu "Allahçılar" olunca nefret etmek de, bu nefreti en pespaye, en tahrik edici biçimde ortaya koymak da ifade özgürlüğü alanına giriverdi işte.
Siyasi doğruculuğun On Emir'i Müslümanlar'ı kapsamaz
Bu işler böyledir Türkiye'de, aslında sadece Türkiye'de değil, bütün "Özgürlükçü Batı"da da...
Eşcinsellere gözünün üstünde kaşın var diyemezsiniz. Kürtler'e diyemezsiniz; zencilere diyemezsiniz; Ermeniler'e ya da diğer dini ve etnik azınlıklara diyemezsiniz; kadınlara diyemezsiniz; çevrecilere ve bilumum New Age tarikat mensubuna diyemezsiniz.
Ama "Allahçılara" her türlü hakareti yapabilirsiniz. Çünkü Müslümanlar, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleme tekelini kapmış olan siyasi doğrucuların "koruma alanı"na dahil edilmemiştir. PC'liğin (Political Correctness-Siyasi Doğruculuk) On Emir'i Müslümanlar'a hakareti kapsamaz. O yüzden de onlara yönelik her türlü hakaret ifade özgürlüğüne girer.
Müslümanlar'a karşı genlere işleyen bu nefret ve küçümseme "ilerici" ruhları öylesine ele geçirmiştir ki, çoğu zaman içine düştükleri korkunç çifte standardın farkına bile varamazlar. Noel'de St. Antuan'a gitmeyi hoş bir kültürel aktivite sayarlar da cumaları cami önünden geçerken tüyleri diken diken olur.
Çifte standardın, paradoksun daniskasını yaşayıp bir de utanmazca sorarlar: "Bu bir paradoks mu?"
eyy fazııl efendi, fazıl efendii. bana bak bakeem..
seni o tipinle el üstünde tutan o yüce türk halkına teşekkürünü böyle mi yapacaktın.. biz duyduğumuza inanan tipleriz. fazlasını bekleme.. dediler fazıl say iyi bir piyanist inandık. sorgulamadık da lakin bunu. seni sevdik, saygı gösterdik. hiç tarzımız olmamasına rağmen dinledik seni. hareketlerine baktık. güldük kimi zaman. fakat içimizde böbürlenerek helal olsun lan şu adama dedik..
sen ne yaptın?
babadan kalma arabeskimize dil uzattın.
evet fazıl sen bizden üstünsün. schubert dinlersin, bizse en fazla ilhan irem'i..
eskrim seyredersin belki, bizse taş çatlasa yarı çıplak hatunların oynadığı veleybolu. ve evet voleybol olarak yazılır..
biz türk marşını sadece tezahürat olarak kullanırız.. aptalız, akp'ye oy veririz. ebemizi sikerler, sikene de oy veririz.
şimdi tüm bu yaptıklarımızı özgürlük çerçevesinde değerlendir bakalım. adımlarımızı sayalım, kim daha geride kaldı..
ve evet müthiş ilerici aydın sanatçımız..
o kadar aydınsın ki her aydının yemini yerine geçebilecek o müthiş kaideyi gerçekleştirdin. din mi? salla gitsin. koyun sürüsüyüz nihayetinde.
sen haklısın fazıl efendi. sen dışarıda ol yeter.. saçtığın binlerce öfke dolu hakaretlerinden nasiplenelim.. ve o kadar hakarete doymayan tipleriz ki bunların karşılığında senin savunmak için götümüzü verelim.. hadi fazıl biraz daha hakaret..
ben bu ülkede, aynı gün aynı gazetede, karısının dişlerini kerpetenle söken adamın ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığını ve Fazıl Say'ın saçma salak sebeplerden dolayı 10 ay hapis cezası aldığını okuyan milyonlarca insandan biriyim.
ya her şey göründüğü gibi ve biz enayi yerine koyuluyoruz, ya da hiç bir şey göründüğü gibi değil ve biz yine enayi yerine koyuluyoruz.