Neyin fakiri olunduğuna göre farklılık gösterebilecek manalara gelen kelimedir. zira akıl fakirliği, aşk fakirliği gibi fakirliklerin yanında vicdan fakirliği gibi fakirlikler de mevcuttur.
bir tanıdığım vardı, orta halli biri. fakir de değildi ancak zar zor geçinirdi. bir şeyler oldu, (artık unuttum neden olduğunu) bangladeş'e taşınmak zorunda kaldı. şimdi orada zenginler mahallesinde yaşıyormuş, bir tane de hizmetçisi varmış. herkes de onlara zengin muamelesi ediyormuş.
bu işler böyle. ülkemizdeki en fakir adam, somali'de açlıktan ölenlere göre zengindir mesela. bana göre fakirdir. sakıp sabancı'ya göre de ben fakirim.
bir pantolon almanın binbir türlü yolu vardır.
modaya uyar yenisini alırsınız.
renk atar yenisini alırsınız.
beliniz genişler dar gelir pantolonunuz gider yenisini alırsınız.
takılır bir yerlere cart diye yırtılır yenisini alırsınız.
kafanıza eser gardrobu değiştireyim dersiniz yine yeni yeniden pantolon alırsınız.
ama fakirseniz eğer. ve pantolonunuz aşına aşına günü gelipte yırtılırsa diyebileceğiniz tek birşey vardır;
tasarrufta en yüksek seviyelerde olduğunuz için zor gelir yenisini almak tabii. ah çekersiniz giden pantolonun arkasından. bugün pantolonum gitti sözlük. hayatımın son altı yılının en iyi şahidi idi. vefakar ve cefakardı. ilk zamanlarında yeni diye özel günlerimde giymişliğim,zamparalık yaparken sürttürmüşlüğüm, * zor zamanlarımda gözyaşlarımı dökmüşlüğüm, yağmurda ıslanmışlığım, sıcak havalarda içinde cayır cayır yanmışlığım, üzerine bira döküp beraber içmişliğim, bokunu çıkarıp bulandığımda üstüne kusmuşluğum vardı. kısacası içselleştirmiştim onu ben. ve bugün daha fazla dayanamayarak cartladı gitti.
fukaralığın gözü kör olsun be sözlük! yenisi 50 kağıt bayram ağzı da şak diye verilmezki...
vallahi fakirlik kötü şey, öyle kötü ki; bir arkadaşım vardı. bilgisayar almış bir tane. çocuk bilgisayarına isim koydu, onunla yatıp onunla kalkıyordu lan. bilgisayara canım benim falan diyordu. allah kimseyi fakir etmesin. hele ki beynen fakir, hiç etmesin.