hiç unutmuyorum, üniversiteye başladığım yıldı, ekim ya da kasım ayı olması lazım her neyse, kyk yurdunda kalıyordum ve henüz burs/kredi alamamıştım, o parayı yeni yıldan itibaren almaya başlayacaktım çünkü. bilenler bilir, aylık yurt ücretinin o ayın sonuna kadar yatmış olması gerek aksi takdirde yurttan çıkarırlar seni. her neyse, elimdeki harçlıkla ayın sonunu getirmeye çalışırken güya babam da yurt ücretimi ödeyecekti. 20 gün kadar geçti, ödenmedi o para. son 10 günlük döneme girince nerdeyse her gün babamı arayıp yurt parasını yatırıp yatırmadığını sormaya başladım, daha çok yeniydim ve inanılmaz bir stres kaplamıştı her yanımı. her telefonda babam "birkaç güne kadar yatıracağım" deyip durdu ve son 2 gün kaldığında halen yatırmamıştı. bu on günlük süre içinde parayı annemden de istemiştim, babamdan emin değilim, sen öder misin demiştim ve işleri bozuk olduğu için topu babama atmıştı. (anne ile baba ayrı, baba başkasıyla evli) o kadar çok korkmuştum ki, en son telefon ettiğimde babamla tartışmıştım. "madem ödeyemeyeceksin neden baştan söylemedin, bende de para yok, ne yapacağım şimdi ben, beni yurttan atacaklar"falan demiştim, o da bana "kızım evin kirasını verdim, x ablan (eşi) işten çıktı, hepsi benim omzumda. elektriğin günü geçmiş bik bik bik" bana kendi sorunlarını anlatmaya başlamıştı ve suratına kapatmıştım telefonu. ya beni boşvermişti ya da yetişememişti, bilmiyorum. neyse sonra beni annem aradı, yurt paranı yatırdım dedi. meğer babam aramış ve parayı onun yatırmasını istemiş. neredeyse ortada kalıyordum, bu olay bana maddi anlamda çok zorda olduğumu ve bana yardım edecek hiç kimsenin olmadığını kanıtlamıştı. o günden beri babamdan hiçbir şey istemem, başımın çaresine bakmayı öğrendim.
insanın elini, ayağını bağladığı, olmadık işlere sürükleyen mangırsal(parasal) olarak tükenmişlik.
bu ara sıkça karşılaştığım durum. hayatımda "keşke" kelimesini ender kullandığım anlar. hele insanların o yüzleri.. belki kaç roman yazılır, kaç film çekilir bunun üstüne. ve (bkz: memleket isterim) şiirini daha bir anlamamı sağladı nedense. halk ile birlikte olmak, gerçekten onları anlamak bir insan için çok büyük bir nimet. insan olduğunu anlamak biraz da.
kemal tahir'in bir romanında geÇerdi; kahramanımız murat sürekli aynı kazağı giyerdi fakirlikten. sonra sonra hep aynı kazağı giymekten kazağın kazaklık görevini yapamadığını farkederdi murat. kazağı giydiği halde üşürdü yani. fakirlik sadece gururu değil, reel dünyayı da Çarpıtan, ona karşı sağlıklı hisleri paralize eden bir eksiklik halidir.
eğer öğrenciyseniz ve gerçekten fakirseniz o televizyonlarda orda burda gösterilen reklamı yapılan üniversite hayatı sizin için sadece en erken nasıl bitiririm sorusunun cevabını aramakla geçecektir.
8 yıl önce çıkmış bir konsolu anca alabilmektir. tarih boyunca hep aynısı oldu lan. ps 2 çıkınca ps 1'im olmuştu, ps3 çıkınca ps2 sahibi oldum. ps4 çıktı şimdi 3 alacağım. artık 2023'te alırım ps4'ü.
Şu kışlık montun cebinden para çıkması geyiğiyle umutlanan fakir genç, eline cebine sokar, karıştırır, eline kağıt gibi bir şey değer, hevesle onu çıkarır. Para değildir tabiki, sümüklü mendildir çıkan. Genç olduğu yere yıkılır. Fakirim lan been diye bağırır ve perde kapanır.
Ulan amk bakıyorum. Millet istediğini alıyor. Ana babasından su gibi para alıyor. Ama ben alamıyorum. Neden mi? Maddi durumumuz kötü değil ama isteyemiyorum. Kendi uğraşlarımla ihtiyaçlarımı gideriyorum. Ama isteklerime yetmiyor.
isyan etmeme sebep olur, anarşist ruhumu kabartır fakirin sırtından sopasını eksik etmeyen zengine gereksiz nefretle saygı duymama sebep olur bu duygu, hak ediyor fakir. Hele bir de zengin kişi Ömrünün çoğunu fakirlikle geçirmişse
Siteye girip hiçbişey hissetmediğim başlık. Biz zenginiz de ne oluyor? Benim derdim bana yeter. Ayrıca şu suriyeli piçe de sinir oldum. Gebersin bütün suriyeliler. Vacır vucur konuşuyorlar bir de. Türkçe konuşun da anlayalım küfür mü ediyosunuz bize ne diyosunuz. Allah bilir burda da vardır suriyeli yazar bozuntuları.
Evler, hava delikleri bulunan kutu gibi. Hani köpeğinize kulübe alacak paranız olmaz da karton kutuya koyarsınız, Ölmesin diye delik açarsınız ya...
Prusya biz yere sağlam basarız deyip az katlı gepgeniş evler yapmıştır. Amarika biz en tepedeyiz en büyüğüz diyerek dev göğdelenler inşa etmiştir. Kürkiye ise bu insanlar nereye sıçacak aman sığacak deyip her bulduğu toprak parçasına beton kutucuk dikmiştir.
Başkanlık sarayı bile 'zengin görünsün' diye dışı kaplanmış çürük binadır. Yani altın kaplamalı karton.
Kürk kaplı odasındaki kürklerin altı da kaba sıvadır.
yolları binlerce yamanın birleşmesinden oluşan mozağiktir.
Mozağik sanatıyla ünlü olmasına rağmen btp taşlarıyla çakma mozağikler yapılır binaların dışına. Onlar da hava aldırmayıp içten içe çürütür.
bu sanal alemde oluşturulmuş sözlük ortamında, teknolojiyi kullanarak hakkında bir şey yazmanıza mani olan şeydir.
bacanağıma hitaben not: fakirsen bunu buraya yazamazsın. fakirsen 'ben bu yazıyı sana yazdım' ama boşu boşuna yazdım demektir. anladın mı şimdi bacanak?
götüme don alacak param yok ama en son çıkan ayfonu alırım. açlıktan ağzım kokar ama internet paketsiz asla olamam. değilse fakirlik anlayışınız.