Türkiye özelinde konuşursak, iyi-kötü bir protesto kültürünün olmayışından kaynaklanmakta olan durum. insanlar kızgın, öfkeli ve tepkili oldukları ortak konularda bile bir araya gelmekten imtina etmekte, zira en ufak bir ses çıkarma, devlete-ülkeye bir başkaldırı hatta vatan hainliği kavramlarıyla eşdeğer görülmekte. Önceki yıllarda bu kadar kesin ve net bir çizgi var mıydı bu konuda net hatırlamamakla birlikte, özellikle Gezi zamanı ve sonrasında gelişen süreç neticesinde, insanların bu konuda hiçbir özgürlüğü kalmamış durumda. Bir şeylerden memnun olmayan vatandaşlar, öğrenilmiş çaresizlik ve sessizlik sürecine terk edilmiş, onların sesi olması gereken muhalif partiler bile günlük siyasetin esiri olmuş, yapılmış durumda.
Bakın bu sağlıklı bir durum değil, maalesef bunu öngörerek değil, yaşayarak tecrübe edeceğiz. Daha işin ekonomik boyutuna bile değinemeden kısaca aktarmak gerekirse, durum maalesef böyle.
basiretin bağlanması olayıdır. 10-20 yıl sürer. birileri gelir devletin malını mülkünü, varını yoğunu yer. yiyemediğini peşekeş çeker. üstüne bir de hakaret eder, dalga geçer. canı ne istediyse yapar yani. sen de alkışlarsın. desteklersin öyle zır cahil ve bilinçsizce. günlerden bir gün uyanırsın, dersin ki bu böyle olmuyor. değişmesini istersin fakat düne kadar alkışladığın kişi seni ve vatanını savaşın, iç savaşın, ırkçılığın, faşizmin içine itmiş. sırf koltuğunu korumak için.
neyse bir şekilde ondan kurtulup dönüp haline bakarsın ki sırf senin değil doğmamış neslin geleceğini bile yemişler. tamiri 1 asır sürecek. belki de hiç tamir edilemeyecek.
kısacası sen eşek olursan sırtına binen çok olur. herkes hak ettiğini yaşar ama kurunun yanında yaşta yanar.
Ülkelerin demokrasi anlayışı ne ise, kendisini neye layık görüyor ise diretir ve alır. Türkiye'de işler böyle yürümüyor elbette. Adam arapları doldurdu gözünün önünde maaşa bağladı. insanlarda ayrışmaya meyil eden hareketler ve tavırlar gördüler demek ki, ayrıştırdılar o sorunu bu sorunu ede ede, belirli bir kesimi kendisine çekip önce onların iliğini sömürdüler. Kurunun yanında yaş yanarken bu sığır ve büyük kesim yavaş yavaş akıllandı bu oy farkının sebebi de budur..
Hadi geç önüne geçebilirsen..
Acımıyorum.. Ölün acınızdan, çocuklarınızın geleceğini Arap soyuna bağışlarken, Mehmetçik Suriye'de Şehid düşerken, Antalya, Ankara, bursa parklarında nargilesini yakıp, duyarlı bir vatandaşın, bizler Suriye'de ölüyoruz askerimiz Şehid düşerken siz burada ne yapıyorsunuz gitsenize ülkenize dediğinde, pişkince "hayat güzel" diyen Suriyeli piçlere tepki koymayan her kesimden her millet, Türkiye'de yarın daha fazla ayrıştırılmaya mahkumdur.
Hepimiz aynı toplumun içerisinde yaşıyoruz. Değil mi? Evet. Şimdi çıksın biri bana desin ki: bu muhitte bu mahallede yada bu apartmanda şu kadar zamandan beri oturuyorum. Daha bir günden bir güne sen kimsin nesin necisin halin vaktin keyfin durumun vaziyetin nedir? iyi misin hoş musun hasta mısın afiyette misin öldün mü kaldın mı? bi ihtiyacın var mı bi derdin var mı bir sıkıntın var mı? aç mısın açıkta mısın cebinde paran var mı evde yiyecek ekmeğin var mı geçinebiliyor musun borcun var mı ödeyebiliyor musun? Diye sordu desin. Var mı bunu söyleyecek? Ben bunları bana soran (kendim sordum ilgilendim yeri geldi ekmeğimi yeri geldi paramı bölüştüm arkadaşımla, o da aynısını yaptı bana) birini göremedim henüz daha.
Ben şimdi kalkıp niye isyan edeyim? Kime isyan edeyim? Kimin için isyan edeyim? ULen dümbelek sen bugüne kadar benim halimi ahvalimi derdimi dinledin mi ki ben senin için isyan edeyim kendimi ateşe atayım? Geri zekalı mıyım ben? Keriz mi yazıyor alnımda? Enayi mi yazıyor? Sen durumunu düzelttin paçayı kurtardın döndün götünü baktın keyfine. Ondan sonra Nerde gördüm ben seni. Bir kardeşin olduğu hiç aklına geldi mi ki benden isyan etmemi bekliyorsun? Ben seni tanımıyorum bile. Kimsin sen? Nesin? Necisin? Benim dostum musun arkadaşım mısın kardeşim misin? Niye sana bu fedakarlığı..! Yapayım ki? Ne verdin ki bugüne kadar bana ne istiyorsun? Tek başına varoldum ben bu hayatta. Kimse yoktu yanımda.
Ha senin arkanda varsa birileri Çık isyan et o zaman..
Türkiyede hiçbir fakir kendini fakir hissetmez cunku. Karnı doyan cok sukur zenginiz der bu boyle gelmiş böyle gider. Sefaleti seven insanlarız vesselam.
Fakirin nefes almaya gücü yokken üstünüze kudurmuş bir halkı salması daha kötü olur. Örneğin adamlar geçen ki cumhurbaşkanlıgı seçiminde pompalı silahlarla, kurusıkılarla ortalığı aleve verdiler. o gün sokağa çıkılsaydı eğer çok büyük sorunlar olurdu. Ne yapacağız bilmiyorum bende.
kuşkusuz dini inançtır.
çünkü din fakirler zenginleri öldürmesin diye ortaya çıkarılan bir şeydir.
bu durum, asgari ücretle geçinen birine program başına 600 bin tl alan kişinin şükretmeyi öğretmesi ile açıklanabilir.
din, adalet, hukuk, huzurlu yaşam, refah gibi masallarla uyutulması. bu tür olgular nedense hep zenginlere çalışır. ama hepsinden öte bir gün zengin olabilecekleri düşündüklerinden sabahın köründe uslu uslu patronlarına para kazandırırlar. bir koyun gibi şişman ve kızgın adamın onu aç bırakacağından korkarlar.
en yetkiliği ağızdan önemli bir itiraftır bu. devlet dediğimiz şeyin senin benim değil en tepedekilerin devleti olduğunu, onların varlığı için devlet denen mekanizmanın var olduğunu hatırlatan.
Aza şükür etmeyi erdem sanmak, bunu yaparken dininin emrettiği zalimlere boyun eğmeyin emrini görmezden geldiğinin farkında olmamak, sorgulamamak, hayatı boyunca bir kitap dahi okumuş olmamak. Uzarda uzar sözlük
Haksıza ve zalime kodumu oturtturan bir dinin emeviler ce uysal koyun haline çevrilmesinden kaynaklanır.
yüz yıllardır tarikatları ve cemaatları kimler kalkındırıyor?
" zenginler".
içinizde muhakkak tarikata bağlı olan yazarlar vardır.
o yazarlar şeyhlerinin müritlerine " ticaretini, kârını, kazancını, işe alımını" islam a göre sorduğuna şahit oldunuz mu?
o şeyhlerden kur an ı yüzüne okumak, Arapça, namaz, oruç ve tarikat derslerini yapmaktan başka bir öneri asla göremez siniz.
ee, Allah ın adalet ve hukuk dini, şeyhleri ve hocaları besleyen ağaların hatrına ortadan kaldırıldığına göre ortaya çıkacak sorunların çözümü için yeni bir din uydurmak gerek.
Oda fakiri ve yoksulu bir omur avutmalı...
" Allah seni sevdiği için yoksullukla ve zalim bir patronla deniyor. Bu acı günlerin acısını cennette çıkaracaksın kardeşim! O patrona da günahlarını yükleyecek sin " mantığında bir dinle karşı karşıyayız.
peygamberin yolundan gittiklerini söyleyenler karınlarına taş basmıyor, aksine o yolda abad oluyorlar.
Zenginler ve çocukları savaşa, iç güvenlik harekatlarına katılmıyorlar , maddi destekte sunmuyorlar.
iş böyleyken faizi, rüşveti, torpili, tekelleşmeyi, haksız kazancı gizleyen; bunlara dokunmayan bir din uydurmak gerekiyordu onu da " ehli sünnet alimlerince uydurdular" var olsunlar!
peygamber in gelişiyle birlikte tüm yoksulları ve köleleri kendi etrafında toplayan bir dindi islam. Oysa şimdiler de azıcık okuyan komünizme, sosyalizme yöneliyor. Neden? Çünkü islam ın adalet ve hukuk mekanizmaları törpülenmiş, eğilip bükülerek zenginin lehine çevrilmiş. Doğan boşluğa da çözüm olarak afyon verilmiş.
sorunlarını şu şu duayı, şu şu sureyi , şu saatte, şu kadar oku ve bekle , eğer iyi biriysen sorunun çözülecek diye...
ümmeti bu hale getiren hocaların buzzuğunu bieygir siyke beygir. Ölü diri fark etmez.
