sürekli fakir olduğumu söylerler ya da ''artık sende bir iphone alsan artık'' gibi tabirlerde bulunurlar ya da sende lofttan, polodan giyin diyen arkadaşlarım var. böyle zamanlarda fakirmişim gibime geliyor. ama olayın iç tarafı öyle değil. değer verdiğimiz şeyler farklı. üst düzey iki bilgisayarım var ve bu zipzengin arkadaşlarımın bilgisayar işlerini ben hallederim. yine sadece gitar çalıp şarkı söyleyen benim. bisikletiyle dolaşan yine sadece benim. bunlardan birisi hiçbirinde yoktu. fakirlik ya da zenginlik. tamamen toplumun neyi zengin neyi fakir bulduğu ile ilgili. bu yüzden fakir olduğunuzu anladığınız an aslında zenginliğinizdir.
Bir gün avmde hiç bir şey almadan dolaşın sonra otobüs durağına gidin otobüs bekleyin -tabi bu Sırada yağmur yağsın ıslanın- siz bir türlü gelmek bilmeyen Otobüsü beklerken Karşıdan bmwleriyle audilrle rangelerle ıslanmadan seyahat eden insanları görün. Yaşanmıştır ve o an fakir olduğu kanısına varılmıştır.
bir gün arkadaşlar Playstation salonuna gidiyorlardı. babam işten yeni gelmişti ona doğru koşup sarılmıştım. babam o çocuklara baktığımı gördü. bana "sen neden oynamıyorsun" dedi ben de "param yok" dedim.
Bana 2 tl verdi mutluluktan havaya uçmuştum.
tam Playstation salonuna giricem arkama baktığımda babamın aldığı iki ekmeği geri bıraktığını gördüm...
babamin kredi borcunu odemek icin ilk universitemi birakip 3 yil calismak zorunda kaldim. borc bitti simdi bilgisayar muhendisligi okuyorum ve babam okumamdan rahatsiz.