dünyanın en eski mesleğidir, zor mudur kolay mıdır bilinmez ancak merak konusudur, ne zaman ve neden başlamışlardır , insanın kendini pazarlaması çok enteresandır ,hiç bir çaresi olmaması gerekir ,hiç bir şeyinin ayakkabasından tutun tırnak makasına kadar hiç bir mal varlığı olmaması gerekir sanki, çünkü aşağılanmadır fahişelik, kim ne için dayanır böyle bir şeye. **
azgın kızdır, "para da kazanayım" düşüncesiyle işi profesyonelliğe, mesleğe dökmüştür. zorunluluktan yaptıkları falan yalandır. çocuğuyla karda kışta sokakta yatan anneler varken hangi kız bir saatte bilmemkaç dolar kazanıp da "mecburdum" diyebilir? normal bir bayanın ruhu ne yaşarsa yaşasın fahişeliği kaldıramaz, ne kadar zorda kalırsa kalsın, hayatında hiç görmeyeceği; görse tiksineceği pisliğin biriyle yatmayı yediremez, asla, yapamaz.
tabi bu fahişe dediğimiz öyle bir yaratık ki, uzun gördüğü herşeyi içine alabiliyor. acındırmayın lan, zorunlulukmuş. sktir ordan.
toplumsal sınıflar içinde konumlandırıldığında sınıf altı konumda yer alır. siyaset bilimi hocamız bir keresinde herkes fahise olamaz, o yüce bir iştir demişti.
vücudunu parayla satan kadın değildir. vücudunu parayla satan kadın yoktur. bu, zamanımıza kadar gelmiş saçmasapan bir hatadır. hiçbir fahişenin butunu alıp evinize götüremezsiniz, hiçbir orospu sizinle ömür boyu sevişmez. sevişse de sizin paranız yetmez. "zamanını parayla satan kadınlar" vardır ki, bir orospu için sevişmek yalnızca bir zaman meselesidir zannımca. erkek hep aldığını zanneden zavallıdır. babayı aldığını hiçbir zaman kabul edemeyen ahmak gerizekalının tekidir.
o, çok namuslu ve kültürlüyüm diye ortalarda gezen, aşık edene kadar göt açıp kuyruk sallayan sonra da ''ay şekerim sevgilim var benim. ben seni arkadaş olarak sevdim'' diyen orrrospulardan, ruhu satılıklardan çok daha asil kadınlardır fahişeler.
bir ellerinde rakı bardağı diğer ellerinde sigara, akmış makyaj ve buram buram salgıladıkları kadın kokusu... ve tanrı kadını yarattı...
bu asilzadeler gerçekten sever, gerçekten bağlanırlar asla ''popomu gör kukumu elleme'' demezler, radikal ve ya hep ya hiç felsefeli insanlardır. hayatı bilir bu kadınlar, görmüş geçirmiş ve gururlu insanlardır. evet evet gururlu...
içlerinden birisi mutlaka karım, kadınım ve çocuklarımın anası olacaktır. çünkü yalanlarla kapatılmış bir geçmişleri yoktur, her şey açık ve nettir. ne yaşadığını bilirsin, kafanda soru işareti olmaz.
bir fahişe sabaha karşı
çok seksiymişim, öyle diyor
gülüyoruz yalanına
karşılıklı, anlayışlı
dalgakıranlardaki banklarda
çıkardı ayakkabılarını
bak, dedi, köprü ışıkları
siliyorlar yıldızları
kazıyınca yıldızlarını
altlarındaki demir paslı
ateşe vermeli onları ama
her yerde yangın çıkışları
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu?
dedi, elimdeki sadece oydu
niye sattın vücudunu?
daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhu?
herkes, dedi, merak içinde
ölümden sonra hayat var mı diye
boşuna düşünürler
sanki hayat varmış gibi ölümden önce
sevdim seni bir şekilde
hüzün var diye belki gözlerinde
eğer sever gibi sarılırsan da
bu vücut bedava sana
aslında derdim; çok gençsin daha
20'yim, dedi, ama ruhum tam 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı
yine de bir şeyler hissetmek güzel hala
bu dalgakıranda
tek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya
aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe
korkum; çığlık atan adam gibi
tablodaki, şakağımda ellerim
hep kaçarken, tek kişilik bir dünyayı
ben artık nasıl severim?
anladım, dedim, senin kalbin birinde
geceyle gündüz, o hep senle
sarıldı, ağladı saatlerce
o yine işe gitmeden önce
aslında derdim; çok gençsin daha
20'yim, dedi, ama ruhum tam 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı
yine de bir şeyler hissetmek güzel hala
bu dalgakıranda
tek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya
aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe
Teomanın 2009 albüm parçalarından birisidir.
Şarkıcı Teoman, tanıştığı fahişelerden etkilenerek onları anlatan bir şarkı yazdı. işte Teoman'ın fahişeler için yazdığı o ilginç şarkının sözleri ve öyküsü...
Televizyongazetesi'nin haberine göre; özel bir programa konuk olan şarkıcı Teoman, tanıştığı fahişelerden etkilenerek onlar için yazdığı şarkıyı anlattı. Teoman, bu şarkıyı yazarken bir kişinin dalgakırandaki bankta bir fahişe ile dünya hali üzerine konuşmasını hayal ettiğini belirtti.
Teoman, "Tanıştığım zaman, konuştuğum zaman onların kendi içlerinde hem dünyayı takmaz, çok light gözüküp de böyle hissetmedikleri anları da görüp, ben öyle hissettiğim için öyle bir şarkı yazdım. Bir fahişe ile konuşma bu" diyerek şarkının nereden çıktığına açıklama getirdi.
bir fahişe sabaha karşı
çok seksiymişim, öyle diyor
gülüyoruz yalanına
karşılıklı, anlayışlı
dalgakıranlardaki banklarda
çıkardı ayakkabılarını
bak, dedi, köprü ışıkları
siliyorlar yıldızları
kazıyınca yıldızlarını
altlarındaki demir paslı
ateşe vermeli onları ama
her yerde yangın çıkışları
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu?
dedi, elimdeki sadece oydu
niye sattın vücudunu?
daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhu?
herkes, dedi, merak içinde
ölümden sonra hayat var mı diye
boşuna düşünürler
sanki hayat varmış gibi ölümden önce
sevdim seni bir şekilde
hüzün var diye belki gözlerinde
eğer sever gibi sarılırsan da
bu vücut bedava sana
aslında derdim; çok gençsin daha
20'yim, dedi, ama ruhum tam 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı
yine de bir şeyler hissetmek güzel hala
bu dalgakıranda
tek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya
aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe
korkum; çığlık atan adam gibi
tablodaki, şakağımda ellerim
hep kaçarken, tek kişilik bir dünyayı
ben artık nasıl severim?
anladım, dedim, senin kalbin birinde
geceyle gündüz, o hep senle
sarıldı, ağladı saatlerce
o yine işe gitmeden önce
aslında derdim; çok gençsin daha
20'yim, dedi, ama ruhum tam 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı
yine de bir şeyler hissetmek güzel hala
bu dalgakıranda
tek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya
aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe
çok güzel hisler
çok özel yerlerde
çok özel kişiye hibe edilecek yerde
karın tokluğuna
lanet, salyalı, aşağalık birine
satılmasaydı keşke
ve keşke bu müthiş kayganlık hissi
yaşlı bir kütüğü kesen kör testere sesine dönmeseydi.
teomanın insanlık halleri adlı albümündeki en leziz parçalardan biridir. "herkes, dedi, merak içinde ölümden sonra hayat var mı diye.. boşuna düşünürler sanki hayat varmış gibi ölümden önce.." kısmıyla güzel bir hayat sorgulaması da içermekte. ayrıca; parçanın müziği de oldukça sürükleyici, tebrik edilesi, dinlenesi.