en bir gözü açılmamış sığırcık yavrusu misali dünyadan bihaber, cahil zavallıların bile başını döndüren, kendine çeken, sakat ve kokuşmuş fikirler topluluğu. fikirler ve soysuzlar topluluğu işte, faşist denen maymunlar.
faşistleri bilirsiniz herhalde..
bu zavallı güruh faşizm denen boku benimseyip adice bir, sadece "kendinden" olanı beğenmişlikleriyle, sahip oldukları halt her neyse (ırk, din, ten rengi, konuştuğu dil, cinsiyet, en basit ve sanalından bir garip sözlük sitesinde bulunduğu nesil dahi) onun en üstün olduğuna filan inanmaya başlıyorlar da. kaptırıyorlar kendilerini iyice. ve nasıl bir kin&nefret potansiyelleri varsa, şeytanı hayran bırakacak yılansı dilleriyle, üstelik cahilliklerine aldırmadan saydırmaya başlıyorlar etraflarına..
yazık!
baskıcı bir yönetim anlayışına sahip olan bu ideolojide kişi hakları yok denecek kadar azdır ve kısıtlıdır. halkın varlık nedenini devleti yüceltmek olarak görür. ırkçılık seviyesine varan milliyetçilik anlayışının çarpıtılıması sonucu doğar. demokrasiyi, ülke bütünlüğünü tehdit eden bir tehlike olarak görür. lider adtea, doğa üstü güçleri olan mistik ve kitleleri kendine bağlayan biri olarak lanse edilir. tüm sendika ve işçi kurumları devlet denetimindedir. almanya'da hitler, ispanya'da franko, portekiz'de salazar, şili'de pinochet bu düşünceyi hayata geçirmiştir.
butun totaliter rejimler gibi piramit seklide orgutlenir, mevcut hukuk sistemi bireyi yok sayar ve bu piramiti ayakta tutmakla gorevlidir.
piramidin tepesinde fetislestirecegi bir lidere ihtiyac duyar. temel dayanagı biz ve onlar duygusunu yaratmaktır. karsıtından beslenir yani. onun icin ilk hedefi bir karsıt-oteki yaratmaktır. bu karsıtı kendi ulke sınırları icinde yaratamazsa dısarıya yonelir. bu nazi almanyasında oldugu gibi yahudi dusmanlıgı veya komunist dusmanlıgı olabilir. sovyet rusya da oldugu gibi kapitalizm ve sozde emperyalizm dusmanlıgı olabilir. oncelikle onemli olan bir oteki yaratıp onu dusman ilan etmek, varlıgını ona borclu cunku. ya onun tarafındasındır ya da oteki tarafta. nazi almanyasında oldugu gibi onun tarafında isen hiyerarsik yapı icinde yerini alırsın ve vazgecme sansın yoktur. vazgecersen olursun onun icin taraf bile olsa herkese supheyle bakılır. eger karsı taraftaysan senden fayda saglayabildigi olcude kendi baskısı altında varolmana izin verebilir, tabi ki bu varolma agır bir fiziksel ve psikolojik baskı icerir. seni yoketmeden once alabilecegi maksimum faydayı saglama pesindedir. nazi almanyasında bunu acık olarak gorebiliriz.
Devlet, tum haklarin temeli ve onu olusturan bireylerin sahip oldugu tum degerlerin kaynagidir. Bu sebeble devlet bir sonuc degil, bir ilkedir ve bireyden once gelmelidir. Devlet bireyin ozgurlugunu kisitlayacak ve ona gercek ozgurluk olan dogdugu topraga ask ile baglanma ve bu topragin ekmegini yiyerek refah ve saadete ulastiracak, boylece varligi surdurme ozgurlugunu en genis anlamda bireye taniyacaktir. Uzerinde yasanacak bir ulke olmadiktan sonra ozgurluk neye yarar ? devlet ozgurlukleri teminat altina almak gibi siradan islerle ugrasmak yerine devletin en onemli amaci olan vatan askini bireylere asilamalidir. Bu sebeble hersey devlet icin olmalidir.
Ulu basbug Ataturk bir vacizesinde
" bireysel ozgurlugu sinirlamak devletin de temel gorevidir. Cunku devlet, bireysel ozgurlugu saglayan orgut olmakla birlikte ayni zamanda butun ozel calismalari genel ve ulusal amaclar icin birlestirmekle yukumludur"
demistir.
Devlet kendi kendine yeten bir ulke saglamalidir. bu yoldaki her eylem yonetim felsefesinin amacina uygun sayilmalidir. devletin saf insansi yonu, yuce ulusun surekli ve sonsuz gelisimi icin de bir aractir. Devlet bunu basaramadigi yerde ulusun en aktif ve saf unsurlari devlete hukmetmelidir.
bazı kişilerin ötekileştirmeye indirdiği durum. faşizmde ötekileştirme eylemi olduğu halde bu görünürde vardır. fişleme yalnızca egemen sınıfların kendini koruma refleksidir. fakat faşizm bundan ötedir, yalnızca diktatörlük ya da totaliter rejim de değildir. faşizm devleti, üretim araçlarını, insanlığı yönlendirecek her şeyi elinde bulunduranların geniş kitlelere uyguladığı açık baskı, terör ve sömürü eylemlerinin tümüdür. bu halkın desteği ile olabileceği gibi gizlidende yapılabilir. faşizm gericiliktir ve insanlığın en büyük düşmanlarından biridir. fakat yalnızca şovenizmle beslenmez. her türlü gericiliği içinde bulundurur ve ona göre hareket eder.
ötekileştirmeden ve buna mukabil ırkçılıktan ayrılmalıdır. çünkü tam olarak mantıken örtüşmez. ötekileştirme ırkçılığa yakınken, faşizm'de, en azından mussolini usulü saf faşizmde, ötekiler içerde sindirilmeye çalışılır. buna karşılık, gayet tabii ırkçılığı kullanabilir, ve belki de en etkili faşizm yöntemi ırkçı faşizmdir. ama ırkçı olacak diye bir kaide yoktur. ayrıca, her ne kadar küfür olarak kullansak da, küfür değil, bir konsepttir.
faşizm bir insanın kafasına silah dayayarak yaptırabileceğiniz iğrençliklerin
toplamıdır.faşist bir toplumda faşist değilsen-onlardan biri değilsen
sürekli kafana silah dayanmış gibi bir psikoloji içinde yaşamaya mahkumsundur.
darwin in dogal seçilim saptamasının faşizmle bir ilgisi yoktur.
evet,ırklar arasında farklılıklar vardır ama bu bir diğerini aşağı görmeyi
gerektirmez.bütün insanlar hukuken kişilik hakları temelinde eşittir.
aşırı milliyetçi, antidemokratik ve antikomünist bir ideolojiye ve otoriter siyasi bir yapıya sahip bütün politik hareketler ve egemenlik sistemleri. diktatörlük.
hakkında bilen bilmeyen herkesin konuştuğu siyasi düşünce. artık önüne geler herkes biribirini faşistlikle suçlarken alanen faşistlik yapmaktadır. ne yazık ki türkiyede bu gibi kavram kargaşaları ne ilktir ne de son olacaktır.
kendisini düşmanı üzerinden var eden hareket.faşizmin düşmanı olmazsa, kendisi de yaşayamaz.sadece bu yönüyle bile ne kadar irrasyonel olduğu açıkça bellidir.
insan hayatini sekilde degil, ruhta, karakterde ve imanda yogurma gayesinde olan yuce ideoloji. fasizm yanliz kanun yapici ve muessese kurucu bir devlet nizami degildir. ayni zamanda bunlarin terbiyecisi ve uygulayicidir. sinif mucadelesini sertlestiren, fakat siniflari bir iktisadi ve milli gayede toplama istidadindan yoksun bulunan komunizme dusmandir.
Fasizm... iste bu kelimeye herzamankinden cok ihtiyacimiz var. Zira ancak fasizm sokaktaki adama soylu bir harekete katildigini hissettirebilir ve ondan yurekli bir asker yaratabilir.
faşizm her şeyden önce nedir ve nereden girmiştir siyasi terminolojiye ona bakmak gerekir:
"faşizm kelimesinin kökünü oluşturan fasces kelimesi, roma imparatorluğu'nda güç ve düzenin sembolüydü. fasces, birbirine bağlı çubuklara denirdi ve romalı politikacıların muhafızları ve hizmetkarları tarafından taşınırdı. bir tek çubuğun zayıf olduğu, birbirine sıkıca bağlı çubukların ise kırılmaz bir bütün oluşturduğu anlamında algılanıyordu."
faşizm köken olarak antik roma kaynaklı olup mussolini tarafından devşirilmiş bir tür siyasi örgütlenmedir. ha bu arada mussolini'nin gençliğin de anraşist ve komünistler ile aynı sokak cephelerinde italya'daki mevcut hükümete karşı savaştığını da unutmayalım.
esasında burada faşizmi iredeleyecek değilim. kendini türkçü, türk milliyetçisi olarak tanıtan bazı zatlara kökenini bilmedikleri bir ideolojinin savunculuğunu yapmalarının ne kadar aptalca ve salakça olduğunu akıllarına getirmek isterim o kadar.
edit: "türkçülük-milliyetçilik" maskesi altında faşizm propagandası yapan italyan sevdalası gerizekalı ahmak, herkesi kandıramazsın bunu bil! sen ne türkçüsün ne de milliyetçi! sen ancak ve ancak o yılışık mussolini'nin ultra moron düşüncelerini savunan bir serserisin o kadar!
biraz bilgi arttırıcı bir şekilde yazacam, o nedenle anlaşılır kelimeler kullanma gayreti içinde olmayacağımı belirterek bir giriş yapmak istiyorum. faşizmi iktisadi görüşünden ayırarak ona metafiziksel bir anlam yüklemek ya faşist bir demagogun işidir, böylece kitleleri kendisine kazandıracağı günü hesap ediyor veya kendini kandırıyor, ya da liberal bir ajitatörün işidir. faşizm üretim ilişkilerinden ayrılamaz bir yapıdır. kültürün üretrim sürecine etkisini ya da üretim sürecinin kültüre etkisini tartışmak yersizdir.
faşizmin dayandığı büyük sermaye sahipleri, bu ideoloji kapitalist devletin açık yönetimsel krizi anında devreye girdiği görüyoruz tarihi örneklerinden. büyük sınıfların ekonomik çıkarlarına işleyen bu sistem, orta sınıfın korkularından( burada örnek vermek gerekirse orta sınıfın proleterleşme korkusu en büyük örnektir) yararlanıp emekçilerin ulus çıkarları uğruna yozlaştırdıklarını görebiliyoruz. faşizm kimi zaman açık terör yöntemiyle, kimi zaman uzlaşma yöntemiyle ama en önemlisi korkunun beslendiği bir toplumda işlerlik kazanır.
her ideoloji işçi kitlelerini, orta sınıfları yanına çekmezse ya da onları sindirmezse iktidara gelemez. bugün bu toplumsal yarılma karakterini reddemeyiz. faşizm daha önce belirttiğim gibi toplumun sınıfsal farklılıklarını korku temelinde egemen sınıfların lehine çözer. onları bir potada eritir. kimi zaman kullandığı şovenizm işe yaramazsa dini bir karaktere sahip olur. yani gericiliği ve milli duyguları kullanır faşizm.
toplumun katmanlardan oluştuğunu kabul etmemek açık bir cahilliktir ya da hayatı okuyamamaktır. bu katmanların birbirleriyle çelişkilere sahip olması milli çıkarların egemen sistemin bir yalanı olarak okumak gerekir. hal böyle olunca şoven politikalar,faşist demagogların kullandığı bir silahtan ötürü bir şey değildir.
faşizmin iktidar anlayışındaki yayılımcılık(emperyal duygular), tüm çalışanların haklarının minumum düzeye indirgenmesi, açık sömürü koşulları faşizmin kapitalizm ile olan bağlarını göstermek için bize fırsatlar sunuyor. ayrıca, devletin bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıf üstündeki örgütleniş biçimi olarak görürsek, faşizmde bu tanımın, kapitalist anlamdaki en sert biçimine sahip olduğunu görebiliriz.
almanya'da nasyonal sosyalizmin kullandığı sosyalist sloganlar basit bir propagandadan başka bir şey değildir. o dönem işçiler arasında büyük saygınlığa sahip olan sosyalizm düşüncesinin büyük burjuvazi tarafından kullanılmasından başka bir şey değildir. faşizm egemenlerin en sert iktidarı olduğundan tüm büyük sermayedarlar faşist almanya'da ve italya'Da en ayrıcalıklı yapıya kavuşmuş ve bir kaç sene içersinde hızlı bir kalkınmaya sahip olmuşlardır.
faşizm, iktidarın örgütleniş biçimi ve işçilerin, halkların en büyük katilidir. 8 mayıs'ta yenilen faşistler, tekrar ve tekrardan yenilgiye mahkumlardır. bunca dönem yaşamasının tek sebebi gene kapitalizmin kendisidir.
faşizmi ekonomik temellerinden ayıran her çözümleme yanlışa düşmeye mahkumdur çünkü maddi temellere dayanmayan bu iddialar, bilimsel olmaktan uzaktır. faşizmin tekrar ve tekrar suretle yenilgisi için maddi temellere dayanan eleştirisi yapılması gerekir. faşizmi öven temel iddialar ise gene bilimsel olmaktan çok uzaktır ve insan ilişkilerini kavrayamaz. insanları ajitasyonla etkilemekten başka bir işe yaramaz ve yaramayacaktır. gene bu nedenle yenilgiye bir mahkumdur, faşizm.
Italya'da ve yahut baska bir ulkede ortaya cikmis olmasi hicbir seyi degistirmez. Ona bakilirsa cumhuriyet frenk , demokrasi ve parlamenterizm zirvalari anglo-sakson hatta daha da eskiye gidersek vakia grek icatlaridir. ama ulu ataturk demokrasi ve cumhuriyet mefhumlarini ulkeye getirmeyi uygun gormustur. hal boyle iken ataturk'e kalkip da frenk ve yahut anglo-sakson hayranidir diyebilir miyiz ? o o gunun sartlari dahilinde bunlarin turk irki'nin tabiatina uygun fikirler oldugunu dusunerek getirmistir.
oysa ki artik sartlar degisti.Bugun demokrasi illeti turk irki'nin bekaasina kast etmektedir. halk denilen nesnenin nizama girmedigi surece koyun surunden farksiz olmadigini gormek icin kor olmak ya da ahmak olmak gerekir. bu suru kendi kendini idare edemez. oyle olacagini dusunuyorsaniz son genel secim sonuclarina nelerin etki ettigine bir bakin bakalim. birkac kilo bozuk makarnaya, birkac torba komure reylerini satan ahmaklarin oy varakalariyle bir irkin kaderi cizilemez.
faşizmin dayandığı büyük sermaye sahipleri, bu ideoloji kapitalist devletin açık yönetimsel krizi anında devreye girdiği görüyoruz tarihi örneklerinden. büyük sınıfların ekonomik çıkarlarına işleyen bu sistem, orta sınıfın korkularından( burada örnek vermek gerekirse orta sınıfın proleterleşme korkusu en büyük örnektir) yararlanıp emekçilerin ulus çıkarları uğruna yozlaştırdıklarını görebiliyoruz. faşizm kimi zaman açık terör yöntemiyle, kimi zaman uzlaşma yöntemiyle ama en önemlisi korkunun beslendiği bir toplumda işlerlik kazanır.
buradan yola çıkarak halkı bir sürü olarak gören orta sınıf faşistleri, halkı bu şekilde değerlendirdikçe gene ve gene yenilmeye mahkumlar. sömürü düzenin devamını savunanlar, halkı değerlendirmekten o kadar uzak ki. son seçimleri dahi yalnızca kömür dağıtımının etkilemesi herhalde büyük bir uzaklıktır halka.
fasist ideoloji butun sapkınlıgıyla beraber gelismis bir toplum yapısı ister.
fasizm ancak yuksek organizasyon gucune sahip, sınai dinamikleri guclu
toplumların bunyesinde etkili olabilir.tabi burada dısa donuk saldırgan
bir fasizmden bahsediyoruz.ikinci dunya savasındaki alman ya da japon fasizmi gibi.
o yuzden bizim kurtcular hic kusura bakmasınlar onlardan bir bok olmaz.
koylunun fasistinden ne olacak?en fazla cete kurup saga sola saldırırlar.
solcu gecinenler de ayrı bir dangalak ama bunlar bambaska.
teknoloji ve uzay cagında hala osmanlının "neslin deden ceddin baban"
edebiyatıyla bir yere varılamaz.fasizm bile asgari bir akıl ister,zeka ister.
ha sen dersen ki "ben atasporumuz yaglı gures aracılıyla dunyayı fethetmek
istiyorum",ben de sana "yolun acık olsun" derim.