Evin tapusunu üstüne yap göbek atar aklı gider. Şaşırırsın. Olmadı araba al oda olur. Tabi bunlar maddi, manevi yönden verilecekler yazılmış zaten fazlasıyla. xdxd
sana sana yanarım , yanında oynarım , tatlı tatlı konuşur ne istersen yaparım, her gün evde kalırım, sarma sarma sararım, ellerin ayaklarına ımm masaj yaparım, derdine derman olurum, sana kurban olurum, sağa sola yanar durur kulun kölen olurum. ııııımm okşarım ımmmmm koynunda yatarım... www. bombabomba.com *
Edit: başlık sabah kahvaltı'larından, tektaş'lardan geçilmiyor. Biri de çıkıp beraber menemen yeriz, ardından çay yaparım ona, akşama maç izleriz, neşet ertaş eşliğinde 2 duble rakı içeriz dememiş, yazmamış arkadaş... yok yok. Evlenilmez bu erkeklerle.
Evliliğinin Bittiğini Düşünenlere, Yeni Evlilere ve Bekârlara (Muhteşemm) bir hikaye.
Kocam bir mühendisti.
Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim.
Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi
nasıl da ısıtırdı…
Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra
bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı.
Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık
beni huzursuz ediyordu.
iş ilişkiye gelince oldukça içli hattâ aşırı hassas
bir kadınım.
Romantik anlara küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü
gibi can atıyorum.
Oysa kocamın sakinliği başka bir deyişle vurdum
duymazlığı evliliğimize romantizm katmaması beni
aşktan almış uzaklaştırmıştı.
Sonunda kararımı ona da açıkladım:
Boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak
‘niye?’ diye sordu.
‘Gerçekten belli bir sebebi yok’ dedim ’sadece yoruldum.’
Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu.
Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan
başka bir işe yaramıyordu: işte sıkıntısını dışarı
vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim.
Ondan ne bekleyebilirdim ki!
Sonunda sordu:
‘Seni caydırmak için ne yapabilirim?‘
Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı
asla değiştirilemiyordu.
Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
‘işte mesele tam da bu’ dedim.
‘Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen
kararımdan vazgeçebilirim.
’ ‘Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir
çiçek var.
O çiçeği benim için koparmak düşüp vücudunun bütün
kemiklerinin kırılmasına hattâ ölümüne mâl’olacak.
Bunu benim için yapar mısın?’
Yüzümü dikkatle inceledi ve
‘Sana bunun cevabını yarın vereceğim’ dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu.
Boş bir süt şişesini mutfak masasının altında içinde bir mektup;
‘Sevgilim’ diye başlıyordu
‘O çiçeği senin için koparmazdım’ Kalbim yine kırılmıştı.
Okumaya devam ettim.
‘Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını
üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde
ağladığında onu tekrar düzeltebilmem için ellerime
ihtiyacım var.’
‘Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden
senden önce eve varabilmem üzere koşmam
gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.
‘Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep
yolu kaybettiğinden yolu gösterebilmem için
gözlerime ihtiyacım var.
’‘Sâdık arkadaşının her ayki ziyaretinde sebep
olduğu karnındaki krampları rahatlatabilmem
için avuçlarıma ihtiyacım var.’
‘Evde oturmayı sevdiğinden içe kapanıklığını dağıtmak
can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar
yapabilmem
hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.’
‘Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan
gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan
yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem
saçlarında -görülmesini istemediğin-
beyaz telleri ayıklayabilmem
merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem
çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi
gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.
’‘Ama seni benden daha fazla seven biri varsa
evet o uçuruma gidip o çiçeği senin için koparırım
bir tanem.’
Baktım mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
‘Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften
kapıyı aç canım.
Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.’ Koşarak kapıyı açtım.
Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı
ekmek ve sütle kapının önündeydi.
Artık çok iyi biliyordum:
beni ondan daha çok kimse sevemezdi.
O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim..
ev işlerine yardımcı olsun çocuk doğursun diye kuma alırım cariyede olur. vücudu bozulmasın, nazik elleri sıcak, soğuktan etkilenmesin, bedeni yorulmasın. altına araba üstüne vilya yaparım birde kredi kartı veririm eline uvv o avm benim bu avm senin çanta, parfüm, kürk ne isterse ayaklarının altına sererim. her haftasonu tatile bir yere sabahları serpme kahvaltıcıda öğlen avm yemek katı akşamlarıda park cad. çukurambar, çankaya da lüks mekanda geceleri kokoreç midye yaçamağı biraz demlendikten sonra çorbacıya, sinema, konser nere isterse canı. babam sağolsun değirmenin suyunu kesmediği sürece herşey tıkırında olur.