bugün

anne karnında başlayıp, mezar taşında biten bir serüvendir eğitim ve insan kendini eğitebildiği kadar insandır vede eğitimi istikametinde yol aldığı sürece..
bireyin tün yaşamı boyunca belirli bir programa uygun veya yaşantı yoluyla olumlu yöndeki davranış değişikliğidir.
Okullarda verilen eğitimin amacı, vatandaşı kapitalist
devletin istediği şekliyle sorgulamayan, korkan, sadece kendi
çıkarını düşünen , günü kurtarmaya çalışan aşırı faydacı birey
haline getirmektir. Böyle bireylerden oluşan toplum kolayca
yönetilebilir. Korku sayesinde kitlesel gücü kullanması engellenir.
Bu birey borçlandırılarak hiç istemediği işlerde çalışarak patronlarını
ve patronlarının seçtiklerini tatmin ederler. Bu tatmin orgazm noktasına varır.
Onları patronları seçmiştir farkında değildirler. Kapitalist eğitim, insanları
bir ev bir araba almaları ve ev kurmaları için bir ömür geçirmeye ve bu süreçte
etliye sütlüye karışmamaya hazırlar.
Okul politik ,toplumsal ve ekonomik güce sahip olanları(kodamanları) korumaktadır. Diğer insanları ise uzman, uzman değil, uyumlu ,uyumsuz şeklinde sınıflandırmakta ve topluma tanıtmaktadır. Uzmanların görüşünün herşeyin üstünde
olduğunu empoze eder. Tanıdığımız ilk uzman öğretmendir. Mutlak bilgiye sahiptir. Eleştirilemez!Hatası yüzüne vurulamaz. Bu formasyondan çıkan
birey kendisine söylenene değil söyleyenin titrine bakmaya koşullandırılmıştır.
Yoksunların (Eğitimden yeteri kadar nasiplenememişlerin), okulda daha fazla okul eğitimi görmüş olanlara, bunların oluşturduğu tuzu kuru tabakanın önderliğine boyun eğmeleri gerektiğini öğrenirler.
Kuşkusuz mevcut eğitim sisteminin amaçlarından biri, inançların içselleşştirilmesi ve var olan toplumsal yapıyı sorgusuzca destekleyecek bir vicdanın geliştirilmesidir. içselleştirme bu anlamıyla pozitif bir kavram değildir. içselleştirmeinsanın sorgulamadığı inanç sistemlerinin sanki kendi duygu ve düşünceleriymiş gibi kabul etmesidir.

Günümüzde bilgi, insanlar tarafından kullanılmaktan çok insanları kullanan bir şeye dönüşmüştür.
Devam edecek....
Eğitim, bilgi ve becerilerin kuşaktan kuşağa aktarılması ve bireyde istendik davranışların yaratılmasıdır. Bir tür sosyalleşme sürecidir. Aynı zamanda toplusal tabakalaşmayı etkileyen bir araçtır; toplumda eşitsizlikleri artırabildiği gibi azaltabilir de. Modern ve endüstriyel toplumların gelişimine paralel olarak eğitim, en temel kurumlardan birisi hâline gelmiştir. Eğitim sosyolojisi, eğitim ve toplum arasındaki ilişkileri konu alır. Sosyologlar, eğitim ile aile, sınıf ve ekonomi gibi kurumlar arasındaki ilişkileri sorgularlar

kaynak: prof. dr. veysel bozkurt
- Özgür düşünceye ket vurulmasıdır
- insanları kalıplara sokmaktır
- Devlet ve vatandaşlık görevlerinden en önemlisidir
- ilim cehaleti alır, eşeklik bakidir. Eğitimsizlik, ahlaksızlığın ve tüm kötülüklerin anasıdır
- Birbirinden farklı şekilde yetişen, farklı kökenden ağaçları (keresteleri) aynı ebatlarda tahtalara dönüştürme sanatıdır
- Beyin yıkamakta kullanılan bir yöntemdir
- Biri sizi kızdırdığında, karşınızdakine yumruk atmanızı engelleyen güçtür...
Mirkan Baran
şart olmayandır.
Walther Borgius 1930’da şöyle yazıyor: “ Okul rafine bir iktidar aracıdır. Çocuktan başlayarak bütün devlet uyruklarını itaate alıştırmak, devletin ne kadar gerekli olduğunu etinde ve kemiğinde hissettirmek, her özgürlük fikrini daha filizlenmeden bastırmak, düşünceleri çitlerle çevrili güzergahlara yönlendirmek ve onları rahatça yönetilebilir, minnettar tebaa olarak terbiye etmek üzere kurulmuştur..” G. Kern’in eğitim hakkındaki görüşleri: “Eğitim, insanlık tarihinde, giderek büyüyen insan topluluklarını efendilere tabi kılmak için kullanılan sosyal-teknolojik bir araçtır. Eğitim başlangıçtaki küçük insan topluluklarında yoktu ve gerekli de değildi.”

Peki, eğitim nasıl olmalı, ya da olmalı mı? Bu konuda anarşistler görüş birliğine varamıyor. Bir kısım anti pedagojiyi savunurken, diğerleri liberter teoriyi pedagojinin içinde yaşatmayı amaçlıyor.

Burada çelişki gibi görünen nokta anarşizmin ihtiyaç duyduğu aydınlanmanın eğitim olmadan nasıl gelebileceği? R. Cantzen bu çelişkiyi şu fikire aşmayı deniyor: “ Çocukların eğitsel yönlendirme olmadan da kendiliğinden ve özerk olarak, özgürlüğe ve kendi hayatını belirlemeye önem veren yetişkinler haline gelebileceğine inanmak.”

Öte yandan elimizde liberter pedagoji örnekleri var ki, uygulandığı dönem içerisinde başarısız saymak kasıtsız olsun. Bunlardan biri ispanya’da 1971’de denenen okul kooperatifi “Escuela Viva”. Okulun amacı öğrencilere, velilere ve tüm kasaba halkına birlikte yaşama ve çalışmayı göstermek olarak belirlenmiş. Projenin başarısı pedagojiyle sınırlı kalmamış ve kooperatif Orellana’daki sosyal reformların itici gücü haline gelmiş. Bu noktada projenin, liberter teoriyi pratiğe dökülmede zorlanacağını düşünen anarşistlere umut kaynağı olduğunu söylemek de mümkün. Okulun tüzüğüyse özyönetim, kolektif özgürleşme gibi konularda örnek olacak nitelikte:

Madde 1. Birlikte çalışmak ve karşılıklı yardım için kendimizi eğitmek
Madde 6. Ortaya koyduğumuz örnekle bütün köyün birleşmesini ve sonunda kendi ekmeğini çıkarmasını sağlamak
Madde 10. Yapacaklarımız konusunda kararları kendimizin vermesini sağlamak
Madde 11. Demokrasiye değer vermek ve onu gerçekleştirmeyi öğrenmek

isviçre’de karşımıza çıkan örnek Anna Göldin Lisesi(1989). Okulun pedagojik yönetmeliğinde önemli hususlar okul demokrasisi, özyönetim, proje dersi ve notsuz öğretim. Okulun iki öğretmeni Jürg Nager ve Martin Lehner’in okul hakkındaki değerlendirmeleri özyönetimin alışkanlık haline getirilmesinin önemini görüyoruz: “Projemizin temeli okulda, derslerin birlikte organize edilmesine dayanmaktadır. Öğrenciler ve öğretmenler hedefi birlikte belirlerler ve ona ulaşmaya çalışırlar. Böylece yaratılan bir serbest alanda canlı bir ilgi ve katılımla çalışmak ve davranmak mümkün olmaktadır.. Özyönetim, gençlerin dünyaya müdahale etmek ve önemli olmak yolundaki arzularına cevap vermektedir. “
*
--spoiler--
insanların yüzde doksan dokuzuna bakkal hesabından fazla matematiğin lüzumu yoktur. Fakat ne çare! Tahsil denilen şey, hayatımızda on beş seneden fazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilacı yoktur.
--spoiler--
*
türkiyede her yıl daha da dibe batan şey.
hakkında gerçek ya da değil fark etmez şöyle bir yazı vardr.

"Bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderirmiş:

Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.
Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
iyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.

Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.

Sizlerden isteğim şudur:

Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır..."
Bedensel, zihinsel, duygusal ve entelektüel yönden gelişmiş,

Kişilik sahibi, hoşgörülü, toplumuyla ve toplumsal değerleriyle barışık,

Ülkesini seven, yerel değerlere bağlı, evrensel değerlere açık,

Ailesine, ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluklarının bilincinde,

Cumhuriyetimizin temel değerlerine ve kazanımlarına sahip çıkan,

Sözlü ve yazılı anlatım yeteneği açısından gelişmiş, iyilikteki tekâmülün en az akademik tekâmül kadar önemli olduğuna inanan,

Hayata farklı açılardan bakabilen ve daima kendinden bir şeyler katabilen,

Birey olarak “Bir ağaç gibi tek ve hür”, Toplum olarak “Bir orman gibi kardeşçe” olmayı başarabilen, Fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller yetiştirilmesini sağlayan bir sisremdir.
Davranış değisikliği.
bir çin atasözü der ki;
siz kimseye, o istemedikçe yüzmeyi öğretemezsiniz.
şarttır.
ve bazen yaşanan hayatları bitirmek için kullanılan bir silahtır.
buyurunuz ;
http://www.youtube.com/watch?v=LUrUaHMVBcg
Eğitimsizlik için ise;
(bkz: türkiye ve ispanya nın ebola sınavı)
sanatı kapsayan dallarda, sadece yetenek ile birleşirse harikalar yaratır.
okullarda verildiği iddia edileni insanları köleleştirmekten öteye gitmeyen olgu. özgürlüğü kısıtlı ortamlarda kişiyi robota çevirir ve faydasızdır. böyle durumlarda eğitmek ile dayatmak arasında gidilip gelinir.
ancak sürekli kişisel çabalarla bireye ve hayatına artı katabilir.
Eğitimin Pahalı Olduğunu Düşünüyorsanız, cehaletin Bedelini Hesaplayın.
Adamlar farelerini eğitiyorlar biz kendi insanımızı eğitemedik gitti.

https://www.facebook.com/...o.php?v=10152180926406006
eğitim kişinin kendini bilinmezlikten kurtarıp bilmenin ne olduğunu öğrenmesidir.
Hayattan herkesin edinmesi gereken bilgi ve birikim.
eğitimde hep "pedagoglar ne diyor?" araştırması yapıyoruz. "peygamberimiz ne diyor?" sorusuyla hareket etmedikçe, eğitim hep topal olacaktır.
şart olandır.
En kalitelisinin Türkiye'de bulunduğu olgu.

(bkz: boğaziçi üniversitesi)
(bkz: Ortadoğu teknik Üniversitesi)