eğitim fakültesi okuyan idealist gençlerin yüzüne tokat gibi çarpan gerçektir.
lise ile fakülte arasında sıkışıp kalmıştır bu öğretmen tarlaları. ne kadar yobaz varsa eğitim fakültelerine doluşmuştur. çünkü koyun olmaya alışmıştır bu kesim. eğitim fakülteleri ise öğrencilerin seslerinin en cılıuz çıktığı fakültelerdir. buradaki öğretim görevlileri öğrencilerine tıpkı orta okul öğrencisi gibi davranır. hatta öğrencilerini döven öğretim görevlileri bile vardır.
işte bu yüzden fakültelerde olması gereken demokrasi, öğrenci hakları, kişisel gelişim olanakları ve soyal olanaklar yoksunluğu sebebiyle bu kurumlar tıpkı birer yüksek lise statüsündedir. hatta eğitim fakültelerinin büyük çoğunluğunu ne yönden olursa olsun bir fen lisesiyle kıyaslarsanız eğitim fakültelerinin aleyhine sonuçlar ortaya çıkar.
bu kurumlar hayatları boyunca klasik memur olmaları konusunda güdülnmiş öğrencilerle dolu birer lisedir. yüksek sıfatını alması kazık kadar adamların gitmesiyle alakalıdır. yoksa eğitim anlamında yüksek falan değil.
edit: fen-edebiyat mezunu değilim.
edit2: fen-edebiyat öğrencileri koyun değildir demedim. sesleri yüksek oktav çıkar hiç demedim. aksini de demedim.
mezun olduktan sonra bi baltaya sap olamayan fen-edebiyat fakültesi öğrencilerinin, en az bir sene ekstradan pedagojik formasyon alıp, kpss sıralarinda zaman öldürdüğünü görünce bu önermeye götüyle güler insan. e onlar yobaz değildi, sesleri yüksek oktavdan çıkardi hani? memur zihniyeti yoktu??? e dünya hali işte.
