üniversite noktasına gelince,üniversite 3 gömlek daha iyidir,öyle ki insanlar 3-5 bir şey öğrenip hayat vizesini üniversitede alırlar,ama yine sonuç koca bir hiçtir.
sonuç itibariyle son yıllarda eğitim sistemi anadolu liseleri efsanesinin de tamamen bitmesiyle tam bir fiyasko halini almıştır.
üniversiteler özel üniversiteler ile beraber çok şey kaybetmiştir.
üniversitelerin hemen hepsi pratik iş hayatına adam yetiştirmekten uzaktır bir kaç tanesi dışında.
sorun nerde bilinemiyor,o ayrı,kim bunun suçlusu,suç ortağı..
doğru önermedir. sermaye ile yönetilen okullar herzaman daha kaliteli hizmet vermiştir. fakat gel gelelim türkiye genelinde böyle bir oluşumun teşekkül etmesi halinde eğitim misyonunun ulviyetini sermayenin önünde tutacağından ne kadar emin olabiliriz oda tartışmaya açık bir konudur.
peki kime bırakılması gerekir bu işin, cemaatlere mi? türkiye de birçok kişinin aklından geçipte söyleyemediği şey budur. belki de ülkemizde devlet tarafından verilen eğitim kalitesinin her geçen gün aşağılara çekilmesinin temel nedeni de budur. bu kanıya nerden mi varabiliriz. birazcık gözümüzü açtığımız zaman rahatlıkla görebiliriz bunu. akp döneminde sınav sistemi yapboz tahtasına dönmüştür ve hemen hemen iki yıla bir yeni sınav sistemi gelmektedir. orta okullarda yapılacak sınavlar üçe çıkartılarak dershaneye -cemaatlerin elinde olan- gitme oranı daha da arttırılmıştır. mühradat değiştirilerek iyice ilimden fenden uzaklaşılmıştır. peki bunun yok mu kurtuluşu tabiki var. öncelikle tüm dershaneler kapatılmalıdır çünkü her ne kadar herkes öğrenilen şeylerin dershanelerden öğrenildiğini sansalarda dershaneler sadece sınav sistemine yönelik aptal saptal yöntemler söylemektedir.(hasan iki salak osman misali) daha sonra bir kurul toplayarak ki bu kurul profesörlerden oluşmalıdır, yeni bir müfradat hazırlanmalı ve öğretmenlere de öncesinde kurs verilmelidir. liselerden itibaren meslek grupları ayrılmalı ve sınava yönelik değil üniversite ders müfredatına yönelik ders işlenmelidir. derslere de zaman zaman üniversitelerden hocalar gelmelidir. tabi bu çözümler daha etraflıca konuşarak köklü bir sistem bulunmalıdır. şu an ki haliyle eğitim sistemi tam bir felakettir.
eğitim sisteminin devlet pratiğinde sorunlu işliyor olmasından yola çıktığı tahmin edilen aforizma.
aforizma ama, neresinden tutsak elimizde kalıyor tabi. şöyle bir bakalım;
evet efendim, eğitim ciddi bir iştir. o kadar ki, bir toplumun boş gözlerle bakan bir sürüden ayrılması için temel şarttır eğitim. bu sebepledir ki, toplumun her bireyinin eğitim hakkı vardır ve devlet bunu sağlamakla yükümlüdür. kendisine sosyal devlet payesi biçen tüm devletlerin en birincil ödevlerindendir bu. bu sebepledir ki dünyanın hangi sosyal devletine giderseniz gidin, eğitim hakkı kişisel hak ve hürriyetlerin en önemlileri arasında yer alır. dünya üzerinde hiçbir sosyal devlet yoktur ki devlet eğitim sektöründe aktif olarak rol almasın.
öte yandan, güzel ülkemde -maalesef ki- devletin sınıfta kaldığı alanların en başında eğitim mekanizmasının işletilmesi gelmektedir. anayasal zeminde kendisine sosyal devlet payesi biçen yalnız ve güzel ülkemde, temel eğitimden yüksek eğitime kadar her noktada devlet pratiğinde eğitim tamamen ezberci, irrasyonel ve tekdüze bir öğrenci profili yaratmak üzerine inşa edilmiştir. sistem doğru da olsa işletilmesi kesinlikle yanlıştır, sakattır.
gelelim, aforizmanın en can alıcı noktasına; devlete bırakılmayacak kadar ciddi konusuna. o zaman soru şudur, devlete bırakmıyorsak kime bırakıyoruz ? cevabı da sanırım özel sektöre olsa gerektir. peki öyleyse, çok basit bir soru düşüveriyor hemen aklımıza ; eğitim masrafını karşılayamayacak insanları nasıl okutacağız ? o insanların eğitim hakkı hangi mekanizma tarafından karşılanacak ? aforizmanın, başlı başına çıkmaza girdiği nokta bu. bu sorunun cevabı verilebiliniyorsa eğer, hiçbir sorun yok. o zaman bu önermeyi doğru olarak kabul etmek boynumuzun borcu.
velhasıl, bu bakış açısına göre cebinde parası olmayanın eğitime de ihtiyacı yoktur. çünkü, köhne düzenin öte demokrat, kolpa özgürlükçü hürriyet savunucularının işine gelmez herkesin eğitim alması. çünkü onların düzeni, parasını bastırıp istediği eğitimi alabilenlerin düzenidir. onların öykündüğü, kimilerinin eğitim hakkının temel eğitimle sınırlı kaldığı, yolun devamına ise sadece parası olanların devam edebildiği bir eğitim düzenidir.
eğitim, devlet tarafından sağlanmak zorunda olan temel bir haktır. bir sistemin yanlış işliyor olması o sistemin yanlış olduğunu göstermez. pratiğin yanlış olması teorinin gerçekliğini değiştirmez. 2+2=4, bu kadar basit.
not: "öğretemiyen" gibi kelimelerle cümle kurmaya çalışan, kurduğu cümleleri de baştan aşağı devrik ve kuralsız olan biçare yazarları gördükçe insan, sadece devlet okullarının değil dershanelerin de bir halta yaramadığına inanıyor iyice. dershanelerde 12 yıllık eğitimi 1-2 sende almak güzel tabi de sadece cehaleti alıyor nihayetinde. kalanlar baki.