tarzlarına pop demenin pop piyasasını düşününce kendilerine ayıp olacağını düşündüğüm özgün tarzıyla bir çok müzisiyeni ve grubu etkilemiş büyük grup. yeni türkü yle beraber özgün nitelikli müziğin ülkemizdeki mühim temsilcileri. şu etkileme işine örnek olarak verebileceğim yakın zaman da çıkmış ilk ve en başarılı olan pinhani albümünde etkileri fazlaca hissediliyor, yapmacıklığa kaçmadan.
velhasıl doğal ve başarılı yapıtların grubudur ezginin günlüğü. türkiye'de kulağı iyi birçok dinleyenin yolu bir dönem ezginin günlüğünden geçmiştir ve bazı eserler anılarla beraber akıldan çıkmamaktadır.
şu sıralar tekrardan fena halde sardığım grup. özgün müzikle folk arası; özgün müziğe daha yakın bir tarzları var. özellikle azerbaycan türkülerini nefis yorumladıklari gibi kendi ürettikleri parçaları da harika.
geçen gün arkadaşımla ders çalışırken kafede ezginin günlüğü'nün yorumladığı naz eyleme çaldı. tamamen dersi bırakıp türküyü söylemeye başladım. arkadaşımın o anki yüz ifadesi şaşkınlıklarla doluysa da ben türküyü söylerken gerçekten büyük haz alıyordum. o derece manyağı olmuşum.
Gör beni gör beni gör gel gözüm ol gör beni
Sar beni sar beni sar gökyüzüm ol
Uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni
Geç beni geç beni geç kanadım ol..... sözleriyle bi sevindirik olmamı sağlayan,
eksik bir şey mi var hayatımda
gözlerim neden sık sık dalıyor
eksik bir şey mi var hayatımda
gökyüzü bazen (burada bir derin nefes çeker ki ne nefestir o nefes...) ciğerime doluyor..... sözleriyle içimdeki sıkıntıyı körükleyen,
Ben kimim söyle kayboldum
Dönmedim kaldım anılarda
Her sabah bir çöl masalında uyanırdım
Belki de yanlış bir Leyla...... sözleriyle zaman zaman yanlış bir Leyla olabileceğimi/olabileceğimizi bana/bize anlatan nadide, biricik, en bi güzel müzik grubu.
gözlerini dikersin ta uzaklara ve aklın bilmem kime takılmıştır, bir sonraki parça çalar ve sen yine birilerini, bir yerleri düşünürsün. ve başka bir parça daha, bir daha derken farkedersin ki bir albüm bitmiş ve sen hayatının en güzel, en mutlu, en acı, en yorucu günlerini tekrar tekrar yaşamışsın. işte çok az şey insana böyle hissettirir. bunlardan birisi de ezginin günlüğüdür.şarkıları hem eskidir hem de yenidir sanki; insanların duyguları gibi...
dinlemiyeceğim diye söz vermiştim kendime, o şarkıları bir daha dinlemiycektim.
vazgeçmiştim bir şeylerden, en sevdiğim şeyleri bile bir kenara bırakmıştım.
sonra bir şarkı çalındı kulaklarıma,
"bak, bu senin ışığın
dallarına ay doğmuş, delice, delice zeytin
bu bahar yine gelin olacak
omuzunda yeşil bir duvak, delice, delice zeytin"
dinlemeliyim dedim içimden. anıların üstüne gitmeliyim, ışığımı hiç söndürmemeliyim. kurtulmanın ilacı buydu benim için. ve yine ezginin günlüğünün şarkılarında aşık olmalıydım, sevmeliydim delicesine...
başımıza gelen bütün bu şeyler
dünyada olmamaktan daha iyi
hem bizim için hasret falan neymiş ki
sen orda yıldızlara bakar dalarsın
ben burda cigaramı yakar dalarım
işte olur biter..
eski arkadaş adında ki yeni albümleri yoldaymış, çok yakında geliyormuş..
özlemiştik vallahi, kimbilir ne kadar güzeldir bu albümleride tıpkı diğerleri gibi. dört gözle beklemekteyiz efenim. *
genellikle şarkıları başka dillerde söylendiğinde kıymet biliyor gibi görünse de bilen bilebiliyor bu nadide grubun kıymetini.hakikatli bir grup.allah zeval vermesin.amin.
bu müzik insanları hakkında ne yazsam az geliyor sanki.
yaşamımın vazgeçilmezleri arasındalar, her sıkıntılı olduğum anda hüsnü arkan'ın o huzur verici sesini duymak beni mutlu kılan şeylerden biri. daha 10 yaşımdaydım onları keşfettiğimde, iyi hatırlıyorum flash tv de bir klip programında düşler sokağının klibini görmüştüm. şarkı çocuk kalbime aniden dokunuverdi.
"bir kuş konsa badi parmağıma
ağlardım bir başıma
sevdadandır dedi annem aldırma, aldırma gel yanıma"
o zamandan beri dinliyorum. aşık oldum, sevdim, sevildim, bırakıp gidenler oldu, benim bırakıp gittiklerim, mutsuz oldum çoğu zaman ama gülüşlerimi de saklamadım en yakınlarımdan...her ne olursa olsun ben ezginin günlüğü şarkılarında buldum kendimi. ilaç gibi geldi, hani bir dosta anlatırsınız ya sıkıntılarınızı işte tam öyle benim için onları dinlemek. onlar söyledi ben dinledim, dinledikçe büyüdüm, "ben" oldum...