bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların sallamaktan imtina etmedikleri konulardan biri.
birilerini, bir şeyleri karalayacaklar ya bilginin ne önemi var? cehalet araplardan bize geçmiş ve genlerimize işlemiş bir hastalık maalesef.
arap ulemasının attığı biçimde vur gitsin.
geçmişi osmanlı dönemine kadar uzanır. cumhuriyet döneminde 1933 1950 yılları arasında uygulanmıştır.
ayrıntı için;
türkiye'de yapılmış kanımca saçma bir olaydır. Kur'an-ı Kerim arapça olarak inmiştir ve ezan arapça okunmalıdır. günde 5 vakit dinlediğim şey ama anlamını bilmiyorum diyosan araştır bul. çok zor bir şey değil.
insanı biz niye böyleyiz diye düşündüren bir konu. Neden her şeyi farklı hallere çevirip bozmak zorundayız diye düşündüren bir konu ve Türkçe olsa acaba arkasından daha ne hallere çevrilirdi diye düşündüren ezanda kürt açılımı kürt vatandaşlarımız anlamıyor ezan kürtçe de olsun sonra lazlar onların başı kel mi? böyle uzayıp gidip ve güzel bir şeyi daha mahvettikten sonra ah diyeceğimiz bi konu.
saçma ve gereksiz bir uygulamadır. "türkçe ezan" dediğimizde zaten bir mantık hatası oluşuyor ki o da ezanın, arapça olmasından kaynaklı olsa gerek.
kimilerinin "otu-boku atatürk'e mâletmek" maharetleri ile atatürk'e mâletmeye çalışmasına karşın ismet inönü zamanında uygulanmıştır bu aktivite. biraz tarih bilgisi efendim, azıcık şuur ve azıcık ar-insaf lan...
allah türkçe'yi haram kılmış gibi hala ahiret lafları edenler var bu konuda. ezan insanları namaza çağırmak için ilk kez bilal habeşi tarafından okunan, insanları namaza teşvik için hz. muhammed'in emriyle gerçekleştirilmiş bir çağrıdır sadece. yani kuran'da geçen birşey değildir. keşke bildiğimiz dilde okunsa yine.
ama arapça okunsun di mi belki allah türkçe bilmiyordur!! gerçi namaz emri verilen bizlerdik ama...
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
(bkz: Ziya Gökalp)
bazı şeyleri olduğu gibi bırakmak, kurcalamamak lazım. kuran'ın türkçeleştirme mevzusunu anlayabiliyorum bir mantğı var, tartışmaya açık. ama ezan'ı neden türkçeleştirmeye çaşışırız bunu pek anlamam, ucu çok sağlam mantığa dayanmıyor yani. kuran anlaşılması şart yüzlerce sayfalık bir kitap ama ezan hergün okunan 3-5 cümlelik bir şey.
çağdaşlık gibi gösterilmeye çalışılan fakat ezanın tınısına, ritmine uymayacak eylemdir. siz şimdi bir harvester of sorrow'u türkçe söyleyin de yapı bozuluyor mu bozulmuyor mu görün. orjinal dil değiştirilmez.
benim dikkatimi çeken mevzu da şudur ki hepsi türkçeleştirilen sözlerden sadece 'felah' kelimesi arapça kalıyor. manası malumunuz kurtuluş demek. bu kelimenin değiştirilmemesi mevzusunda da bir kitapta ''kurtuluş semt adı oldugu için o devirde insanlar yanlış anlar bik bik bik '' diye bir saçma açıklama okumuştum. çocuk mu kandırıyorunuz la? ezandan ve dinden korkan ve nefret eden insanların bir zamanlar yapmayı planladıkları durumdur. olmamıştır. olmaz da.
allah bir daha bu millete türkçe ezan dinletmesin. *
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırıyor ve caiz olduğu belirleniyor. atatürk'ün isteği üzerine türkçeleştirilen ezan 1932 yılında resmen kabul edildi ve o tarihten sonra türkçe okunmaya başlandı. 1950 yılında adnan menderes'in iktidara gelmesiyle tekrar Arapça okunmaya başlandı. Şu an türkçe okunması yasak olmamasına rağmen tüm camiilerde arapça okunur.
madem caiz, madem yasak değil, neden günde 5 kere duyduğumuz ezanın bize ne dediğini anlamayalım?
dükkan, iş yeri tabelalarının türkçe olması gerektiği gibi veya dil içerisindeki yabancı kökenli kelimelerin silinip atılması gibi bir gereklilik. her ne kadar ne denildiği az çok aşikar da olsa yozlaşmanın en aza indirgenmesi açısından türkçe okunması gerekliliğine inanmaktayım.