gelisiyle herseyi guzellestiren ay. Havayi suyu psikolojiyi hayatin akisini vs... Herseyi.
Sene baslangici kesinlikle eylul olmaliymis. Ocak gibi soguk renksiz anlamsiz olacağina eylul gibi karakterli, ılık, naif ve anlamli olmaliymis. Belki hersey daha guzel olurmuş o zaman.
Eylül bir şiir gibidir. işte böyle güzel bir şiir...
Ben Hep Sana Çiçek Açarım
Belki üşürüm,
Bir acı daha yakarım yüreğimde.
Biter Eylül,
Zamanım varsa görebilirim.
Kim bilir belki gelirsin.
Ve seversin.
Belki sarılırsın.
Tutuşur içimde kalan yalnızlıklar.
Konuşamam,
Düğüm düğüm olursun boğazımda.
Susarım!
Sana susarım.
Kurur dilim damağım.
Okyanus dolusu sen içsem,
Belki yine de geçmez sana susamışlığım.
Belki Eylülü bahane edersin, gelirsin.
Kurumuş sevgilerini dökersin yüreğime.
Umut işte,
Belki gitmek istemezsin,
Ve gerek kalmaz bir daha baharın gelmesine.
Sen hep Eylül olsan da şehrime,
Ben hep sana çiçek açarım.
Ekim 2012 iskele Yayınları basımı alınmaması gereken kitap. Böyle kapağı falan çekici ancak düzenleme çok kötü. Yazım hataları gırla, efendime söyleyeyim "şey"i bitişik yazmalar, "hiçbir"i ayrı yazmalar, satır sonunda kelimeyi bölerek alt satıra atlamada saçma sapan yerlerden bölmeler, kelimenin son harfinden önce boşluk koyarak sonrakiyle birleştirmeler... Eğer ki bu tür hatalardan rahatsız oluyorsanız, cidden almayın. Okurken baş ağrısı çekiyorsunuz.
aşkın sınanma aralığına eylül denir. bir yüzü kışa bir yüzü bahara çalar. sarı tutkudur ayaz gecelerinde kendine terkedildiğin. gece serinliği yokluktur gündüz sıcağı sevinç.
eylül aşktır aşk, tüm sınamaları geçmiş.
Geldi ve geçiyor olan. Evet, geldi ve geçiyor bile; Bir hayat gibi. Eylül, baştan başa... Biz onu beklerken o gidiyor. Güzel bir kadını tanıdım bu ay; doğum günü benden 2 gün önce. Nedense bu derece güzel kadınları hep bu ayda tanırım. Sıcak olmasını istemezdim bu denli. Yağmurlara bulamalıydı şehri! Artık güzel insanların birer parçası olduğu iğrenç insan topluluklarını görmeye tahammül edemiyorum muhtelif yerlerde. Eylül, kasvetini göstererek çekilmeli ve 11 ay sonra bir sel olup yutmalı beni! Boğazına kadar varlığa batmış olan sesleri susturmalı, renkleri yutmalı. Geriye gri yapraklar kalmalı kendinden. Ama yok, Eylül acıyor; tıpkı benim gibi. Ona duygusal olmamasını öğütleyen bir babası yok belki de, bundandır.. Ama Eylül, kalan iki gününü dolu dolu geçireceğim. Söz veriyorum.
nihayet bitiyor kurtuluyorum esaretinden. şu yaşıma kadar hiç bu ayı böyle kasvetli ve krizli yaşamamıştım. ilk günler normaldi lakin doğum günü ver arkasında tüm hüznünü çökertti içime, uyku düzenim talan oldu , yeme içme nadiren. ölmeyecek kadar yaşamak gibi.
bitiyorsun güle güle eylül.
sonbahar, marlboro gibidir... Agir baslar, daha hafif biter... Eylul cok agir gelir... Kasımla daha durgun daha hafif biter sonbahar... Sonra pamuguna geldigini farkedip firlatip atarsin, hayat budur...
çok cenabet bir aydır.
12 eylül, 11 eylül, 6-7 eylül olayları, tuncel kurtizin ve turgut özakmanın ölümü, demokratikleşme paketinin açıklanması vs.vs. hep mi eylülde olur böle şeyler, ben ölmeden bitse de kurtulsak ipnetordan. eylül ayından korktuğum kadar yılandan korkmam.
okulların açıldığı ay. duygusallığa gerek yok. ulan şöyle bir bakıyorum, entry'lerin %50'si aşkların başlangıcı, sonların bitişi, beyaz sayfa açılışı...
mehmet rauf'un bir romanı.konusu galiba bir yasak aşktı
eylul ayı bence en güzel aydır. ne yazın boğucu sıcaklığı vardır, ne de kışın soğukluğu tatlı bir sıcaklık hissedilir sonra tabiat en güzel rengini almaya başlamıştır.
Merkezi istanbul'da olan siktiri boktan bir tercüme bürosu/ büroları grubu.
Sahibi, AKP Yaşlılar ve Bakımı Birimi gibi adını tam hatırlayamadığım, AB'ye Uyum Çerçevesinde yürütülen bir çalışmanın başkanıyla evlendikten sonra devletten aldığı projelerle köşeyi dönmüştür. Hala AB'nin kapı eşiğine bile gelememiş olmamızın en büyük sebeplerinden biri de, bu büronun projelerdeki yanlış yunluş götü başı karışık çevirileridir.*