entryler yüzünden sevgilisi tarafından terkedildikten sonra konuyla ilgili sayamadığım kadar çok ve okuyamayacağım kadar uzun entryler girmiş olması nedeni ile gülmekten gözümden yaş getiren yazardır. Allah tepesinden baksındır.
edit: gülmekten entryide doğru yazamamışım. üç defa düzelttim. ve hala gülüyorum.
yazdıklarını gizlice okudum. zaten belli ederek okunmuyor biliyorsunuz ki. öyle usulca uzaktan uzaktan okudum. bir entrysiyle başladı her şey .sonra beni oradan oraya savurdu. ama kalbime dokundu yazdıkları. herşeyi gördüm .gözlerimin önünde canlandı yaşadıkları .hayaller kurmama sebep oldu. içimi acıttı azıcık ama gizlice kapı aralığından izledim olup biteni. mutlu oldum çocukluğumdan kalan güzel anılı eskimiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Yorumlarını, daha doğrusu anılarını tesadüfen bulduğum ve artık heyecanla takip ettiğim yazar. Sevdim kendisini her ne kadar (#3963412) entrysine çok gülsem de. Umarım aradığını bulmuştur. ~(#5365283) durumunun sonucunu merak ettim~
ne zaman şu sözlüğün kirliliğinden bunalsam kendimi onu okurken buluyorum. benim için kaçılabilecek en sakin bir liman yazıları. daha çok yazsın, okuyalım.
iş hayatındaki bazı değişiklikler nedeniyle, şu aralar başını kaşıyacak vakti olmayan yazar, zaten saçı olmadığından başı da kaşınmaz ya neyse...
bunu neden mi paylaştım, söykü'nün bu sayısındaki gecikme tamamen benim suçumdur, öyküler hazır, yeni sayının konusu hazır, her şey hazır, bir tek benim 1 saat oturabilmem lazım internetin başına lakin beceremedim, inanın 24 saate 48 saat sığdırmaya çalışıyorum, gecikme için kimseyi değil sadece beni suçlayın lütfen.
ayrıca hem söykü, hem uludağ sözlük, hem de öykü yazan tüm uludağ sözlük yazarlarını yakından ilgilendirecek büyük bir haberin altyapısı ile uğraşıyordum bir süredir, istanbula gidiş gelişler, toplantılar vs. lakin tam bu dönemde yurtdışına çıkmam gerekti, döner dönmez bu büyük haber gelişmeler butonunu aydınlatacak, aydınlatmalı, aydınlatır diye umuyorum, ummaya vakit bulamıyorum.
zaman sürekli azalan bir hazine be sözlük, zaman bir hazine ve ben meteliksizim...
biraz önce oğuz atay' a mektup başlığının altındaki çokça mektubunu okuyarak tanıdığım, akıcı bir üsluba sahip, saygıdeğer abimizdir. hakikaten kaliteli entryler yazmaktadır.
experimental okudum az evvel. bu son deyip kaç tane yazdığı seriyi okudum hatırlamıyorum da.
yazdıklarını tarif falan etmeyeceğim, veya ne kadar hisli ve etkili betimlemelerle dolu olduklarından, anı yaşattıklarından, an'ı hissettirdiklerinden..
önceden de denk gelmiştim, aynılarını okumuştum. gittim yine okudum.
fizik çimleri demiş, stadyum demiş *, a2 demiş bir de. anladım nereler olduğunu ilk sözcüklerden. belki o'ndan dolayı bir yakınlık da olmuş olabilir, yazdıklarına.
öğlen öğlen olmazdı ama belki, bir gün , ankara'da, stadyumda üstelik stadyumun v harfinde ,aynı onun içtiği yerde okurum belki.
selam ederim.
yazın sanatında yaşanılan ortamı; insanları, doğayı, börtü-böceği, gülü-çimeni anlatmak, tasvir etmek çok da zor değildir. oysa duyguların tasviri öyle mi?
aşkını, sevgisini, hayranlığını, özlemini, arzularını, bildik klişe söylemlerin dışına çıkarak tasvir etmek, hatta böylesine;
- biliyor musun?
+ neyi?
- telefonuna dokunduğun kadar dokunmadın bana...
+ içtin mi sen?
- günde kaç dakika okşuyorsun onun ekranını?
+ ...
- keşke ben de dokunmatik olsaydım...
idrak merkezinin tam ortasına bir çivi misali çakarak anlatabilmek zor iştir, beceri ister. kısacık bir diyalogdur fakat bünyesinde sevgi vardır, sitem vardır, özlem vardır, arzu vardır, çocuksu bir içtenlik vardır ve dahası, teslim olunmuş bir aşk vardır.
- yüzeyde hiç birisi görünmez, lakin derinlerde hepsi vardır.
her okuyucunun rahatlıkla anlayabileceği kadar basit fakat en müşkülpesent okuyucuyu dahi etkileyeni kurgulayabilmek, yazabilmek, hatta okurlarken tüylerini ürpertebilmek, her yazarın yapabilmeyi hayal ettiği zor bir iştir. engin bir hayal gücü ister, hayal ettiklerini önce duygulara, sonra yazıya dökebilme becerisi ister.
eksi sozlukten bir yazar vasitasiyla,'neden evlenmedim' entrysini okuyup, daha sonra blogunun varligindan haberdar oldugum ve eksi sozlukteki yazara 'bunlari sen mi yazdin' diye sordugumda, hayir uludag' dan 'experimental' diye cevap aldigim ve blogunu okudukca erkek versiyonum olarak nitelendirdigim yazar. (Ne tanim kastim be arkadas) ona inat insanin 'asil (öz- hakiki) ben neden evlenmedim' diye yazasi geliyor ama yemiyor...
edit: niye kötülediniz lan? benle mi yoksa experimental ile mi alıp veremediğiniz var?
neslimizin arada kalmışlığını on numara tespit ve tarif eden, yazar sıfatını sonuna kadar hakeden yazardır kanımca. blogu takip edilesidir. bugünkü "zaten dizileri en çok sahip olamadıklarımızı barındırıyorsa severdik." tespiti ile de kendimi sorgulamama sebep olmuş yazardır. ellerine, gözlem ve algısına, bakış açısına sağlıktır.
--spoiler--
güneş doğdu demez edebiyatçı, güneşin sarı ışıkları ufku aydınlatmaya başladığında der
--spoiler--
doğru tespit yapmış. güneş doğdu diye mühendisler der, süslü cümlelerle ifade ettiği durumu anlamanızı bekler bir edebiyatcı.
hadi bakalım yolun açık olsun.
taksimde stüdyoya gittik yanımızda salca'da vardı uludağ sözlük 5.yıl zirvesi için sahne provası yapıyorduk hafiften kiloluydu(burası nezaketen baya kiloluydu olsun) sevimli bir arkadaştı biraz rock müzik muhabbeti yapıp pentagramdan konuştuk vokali değişmişti o dönem ve pentagram o stüdyoda çalıyordu.
yamulmuyorsam sarışın güzel bir sevgilisi vardı yanında blog onun hakkında mıdır bilmem ama takip edeceğim.
blog işine girmiş çokta güzel tutturmuştur başarılar.
edit:o günden bu yana 20 kilo vermiş ben daha sonra görmediğim için bilmiyordum taş gibi adam olmuş şimdi öğrendim.
şu sözlükte gördüğüm en iyi yazarlardan birisi. yazarken insanın ruhunu okşayan bir kalemi var. hikayelerin içine giriyorsun ve o karakterleri birebir yaşıyorsun. o kadar yetenekli birisi ki kitap yazsa ve o kitabın reklamını yapsa baya şöhret olur. ün yapar. aşkı çok güzel tarif ediyor. yaşamış veya yaşamamamış olması önemli değil. önemli olan merakla sonuna kadar okutmasıdır. exper bunu başarıyor.
(bkz: hayati 40 çöp) yazısı bunun en güzel örneğidir.
söykü boşuna bu adama emanet edilmemiş. başarılar dileriz.
an itibarıyla 122.000 kişinin tıkladığı neden evlenmedim adlı blog sayfası olan çok başarılı bir kalem. o kadar güzel betimlemeleri var ki heyecan ile okutturuyor kendisini.