Evrimin iki ana anlamı var. 1.si biyoloji çerçevesinde. 2.sinde de çağdaş küresel medeniyetin iki ayağından birini teşkil etmektedir. Kültür felsefesine geçtiğin vakit evrimi göz ardı edemezsin. Evrim merkezi bir konumdadır. (bkz: teoman duralı)
Bir şeyin, bir değişim ve gelişimler dizisi, derece derece gerçekleşen bir değişme süreci içinde, daha kompleks, daha farklı bir organizma ya da organizasyona doğru gelişmesi, dönüşmesi. Bir şeyin potansiyelinin belli bir sonuç, hedef ya da amaç yönünde gelişmesi. Değişme ya da oluş türlerinden biri olarak, ağır ağır, yavaş yavaş, farkına bile varılmadan gerçekleşen değişim..
biyolojide, canlı varlıkların yeryüzünün tarihi boyunca geçirdikleri dönüşümlerin tümü. Canlı varlıklar ve doğal çevreleri söz konusu olduğunda, canlılara ve kalıntılarına ilişkin empirik gözlemden çıkan bir sonuç olarak, basitten karmaşığa, homojenlikten heterojenliğe geçiş süreci.
işte bu bağlamda, biyolojide çeşitli hayvan ve bitki türlerinin daha önceki zamanlarda yaşamış hayvan ve bitki türlerinden türediklerini ve bu türler arasındaki farklılıkların kuşaklar boşunca ve uzun bir zaman dilimi içinde, aşama aşama geçirilen değişikliklerden kaynaklandığını öne süren teoriye, tüm hayvan ve bitki türlerinin birbirlerinden türediklerini ve bundan dolayı, canlılar dünyasında bir kesinti ya da kopukluk olmadığını savunan kurama evrim teorisi denmektedir.
Buna mukabil, yalnızca bir gelişme sürecinin ürünleri olarak görülen olgu sınıflarına ilişkin araştırmada kullanılan ve esas işlevi, 1- Gelişme sürecinin temel adım ya da evrelerini göstermek ve 2- Gelişme sürecinde yer alan evreleri meydana getiren çeşitli değişmelerin nedenlerini ortaya koymak olan yönteme evrim yöntemi adı verilmektedir.
Düzen, değişme ve ilerlemeyi içeren evrim kavramı canlı organizma için kullanıldığında, mutasyon ve doğal ayıklanma yoluyla gerçekleşen değişimi ifade eder. işte buradan hareketle, bir organizmanın gelişimiyle insan toplumunun gelişimi arasında bir analoji kurulmuş ve başta, Sain Simon, Comte, Spencer ve Marx gibi düşünürler bir toplumsal evrimden söz etmişlerdir.
charles darwin denilen bilim adamının ortaya attığı tamamen uydurma hayali bir kavramdır.yıllar önce amerika'da araştırma yapan öğrencilerden birinin bir protein üretmeyi başarmasıyla darwin evrim teorisinin doğruluğunu ispatladığını sanmıştır fakat çok gecikmeden bu proteinin doğal koşullara dayanamadığını görmüştür ama yılmadan palavralarını sürdürmüştür.ne var ki hiç bir canlı türü diğerinin zamanla değişime uğramasıyla ortaya çıkmaz.bizim maymunla aramızda evrim bağlamında birşey olsaydı bizim maymuna dönüşmemiz gerekirdi.çünkü dört ayaklılık doğada bir avantajdır ve maymunun insana evrimleşmesi bu yüzden doğal şartlarda imkansızdır.darwinin tek doğru bildiği şey doğal seleksiyondur.doğal seleksiyon tek kelimeyle şunu açıklar:'güçlü olan yaşar'
çevremize baktığımızda hayvanlar üzerinde kolaylıkla görebildiğimiz,çevre ve iklim şartlarına göre bulunduğu yere göre özde tek olan bir hayvan ın 10 larca çeşidi olması gibi doğal bişi.
Hayatın koşurturmacası içerisinde Ne Kendimizin; Ne de çevremizdeki Mükemmeliklerin farkına varamıyoruz...
Şöyle düşünün. Kainatta Nekadar farklı Madde varsa O kadar da farklı Lezzetler var.. Zevk yada Acı veren; Güzel yada Çirkin... Ve 4-5 Cm2 lik bi alet ile bunların hepsini birbirinden ayırtedebiliyoruz...
işte Mucize arayanlar önce kendilerindeki bu mucizeye baksınlar.....
Ya bunu Tabiata ve Tesadüfe verecekler; Yada ALLAH a... Tabiat ve tesadüfe vermek; Bu Tecelliyi Esma-i ilahiyi Evrimle v.s. açıklamaya çalışmak ne kadar akıldan uzak bi yol...
Bu Kainatta Cenab-ı Hak En ufak bir müdaheleyi bile kabul etmez.. Nasıl olurda yaradılış gibi bir mükemmellik tabiata, tesadüfe ve Akıl ve şuurdan uzak atomlara verilebilir...