evren mi var ki sonunda bir şey olsun. tepemizde gök kubbe var, ötesi yok. sonra işte gök katları, melekler, allah. daha ötesi yok. evren var diyelim tamam, bak ben ne kadar mantıklı adamım, bak akıl yürütme yapıyorum. evren var, 3 trilyon küsür yıldız var, eyvallah. 120 000 tane de dünyaya eş değer gezegen var, bak buna da okeyim. ulan be bre beyinsiz, bu 120 000 gezegenin hepsi mi ilkel, hiç mi birisinde zeki canlılar yok, bi biz mi akıllıyız amk. istatistik olarak binlerce gezegenin bizden on binlerce, bazılarının yüzbinlerce yıl ilerde olması lazım. içlerinden onlarca fatih gezegen çıkmamış mı. çıkmışsa, o gezegendekiler, bizden 10 binlerce yıl ileri teknolojisiyle, uzayı tararken hiç mi dünyadaki çin seddini göremedi, burj el halifeyi göremedi. hadi okyanusların mavisini, karaların yeşilini de mi göremedi. götünüzden evren mevren çıkarmayın. lunapark gibi etrafımıza bir kaç tane oyuncak konmuş, varın oyalanın işte. hepsi bu.
zaman ve mekan kavramı dışında bir yer olsa gerek.
aslında dinlerin yok edildikten sonra gerçek bilim * bunu açıklaya bilir diye tahmin ediyorum efenim.
cevabını asla öğrenemeyeceğimiz soru. evren ışık hızında genişliyor ve biz asla bu hızı geçemeyiz. ışık hızına ulaşsak bile evren 13.7 milyar yıldır genişliyor.
kastedilen evrenin sonunun görsel anlamda nasıl bir şey olduğu ise cevabını bulmak için ardışık sayıların toplamında kullanılan gauss yöntemine benzer bir metot kullanmak gerekir. yani sayıları oturup 1'den 100'e kadar saymak yerine ufak bir formül içeren çok daha kısa bir yoldan sonuca ulaşmamız lazım. yani evrenin sonuna kadar yolculuk etmeden sonunda ne olduğunu bilebilmemiz lazım. bu kısa yol ise karadeliklerden geçiyor. karadeliklere baktığımızda aslında evrenin sonunun tıpatıp aynısını görmüş oluruz çünkü bildiğimiz uzay-zamanın sona erdiği yer başka bir deyişle karadeliğin olay ufkunun başladığı yerdir. yani evren, içerisinde oluşturduğu karadelikler ile kendi sonuna dair yakalamamızı istediği enstantaneler yaratır. evrenin sonu hayal edilmesi güç bir nokta anbean uzay-zaman dokusu ile dolmaya devam ederken bir yandan da yakınımızda bir yerlerde onun sonu ile karşılaşırız. dolayısı ile karadelikleri anlamak aynı zamanda uzay-zamanın tümünü ya da onun yokluğunu anlamanın da bir yoludur.