tabi canım, illaki bi allah lazım zaten yoksa yapamazyız. fakat beyin denen organ (evet beyin, karaciğerin az büyüğü, kıvrımları da var endişelenecek bir şey yok) ne işe yarıyor sorgulamasını yaptırtan başlık.
Hee tabi hepiniz benim de beynim var ve kullanıyorum diyorsunuz ama araya farklı faktörler giriyor be kardeşim. evet bi beynin var ama o'nu ne derecede efektif olarak kullandığın önemli ki bu da sanırsam IQ ile alakalı olsa gerek bla bla bla kafam çok güzel lan amına koyim, biriniz de şöyle güzel bi göt capsi koysa da şenlensek saçma sapan bir başlık zaten.
Tanrı hakkında söyleyeceklerimizin onu yalnızca övmek adına olduğunu söyler hobbes. Çünkü tanrının deney algısı yoktur ve algısı olmayan şeyin bilgisine erişemeyiz.
Saint augustine ve thomas aquinas bulundukları çağın ruhunun aksine tanrıyı akılla bilmeyi göstermeye çalışmışlardır. Biri var olanlardan hareketle bie yaratıcının var olduğunu kanıtlarken, diğeri bizdeki hakikat fikrinden yola çıkarak tanrı'ya ulaşmıştır.
Ancak modern dönem sonrasında hegel tanrı ile olan ilişkimizin araştırma nesnesi olabileceğini, tanrının kendisinin araştırmanın nesnesi yapılamayacağını, tanrı'nın bilişsel bir nesne olarak karşımızda durmadığını söyler.
Kierkegaard da tanrı hakkında hissettiğimizin ve duyduğumuz imanın öznel olduğunu, nesnel bir şekilde gösterilemeyeceğini söylüyor.
Tanrı zaman ve mekana aşkınsa, zaman ve mekanla sınırlı varlıklar olarak ne söyleyebiliriz yalnızca aklımızı kullanarak?