sir isaac newton dedi ki, zaman ve mekan birbirinden bağımsızdır. newton'un döneminde bilinen evren samanyolundan ibaretti, atom teorisi henüz bilinmiyordu.
eintstein dedi ki, uzayzaman diye bir kavram vardır ve evren zamansız, zaman da evrensiz var olamaz. einstein'ın döneminde yeni yeni galaksiler keşfedildi, atom teorisi ortaya çıktı.
sonra kuantum mekanikçiler dedi ki, bizim gözlemlediğimiz yer ve zaman kavramları atomaltı alemde geçersizdir. bugün big bang'i kara delikleri biliyor, kara enerji ve kara madde gibi hadiseleri araştırıyor, paralel evren olasılıklarını hesaplamaya, kuramsallaştırmaya uğraşıyoruz.
400 senelik hikayenin kazandırdığı başka bir perspektif de var: bir vakitler insanlar zamanı döngüsel olarak düşünürdü, artık doğrusal olarak kurguluyor.
tüm bu değişimin ve gelişimin bize gösterdiği tonlarca hadisenin içinden bir tanesi de yapılan zaman yorumlarının mutlaka karşısına konulan madde anlayışıyla sıkı sıkıya bağımlı olması ve bulunan yeni farkedilenlerle beraber sürekli tazelenmesidir. yani, "evren olmadan önce"ki zamanı anlamlandırmak için mutlaka evren öncesi ortam hakkında bir bilgi sahibi olmak gerekli.
zaman evrenin kendisi ile oluşmuş bir kavram olduğundan "evrenden önceki zaman" diye bir kavramdan bahsedemeyiz. tek bildiğimiz şey içinde bulunduğumuz evrendeki entropik artışı "zaman" olarak isimlendirmiş oluşumuz.
bazı kavramları duyularımızla algılayıp onları isimlendirmiş olmamız her şeyi aşina olduğumuz şeylerle çözebileceğimiz anlamına gelmiyor. gerçekliğin kendisi bizim onu algılayış şeklimiz ile form değiştirip üç boyulu dünyamıza indirgendiğinden bazı şeyleri cidden anlamak zor. evrenden öncesindeki gerçeklikler hakkında yorum yapmak için henüz çok erken. ancak hayal gücümüzle gerçekliği tutturma olasılığımız olabilir. hayalperest bilim-kurgucular teorik fizikçileri çalışmalarında gazlamak üzere işte burada devreye giriyor.