Monotonluk, yalnız kalamama, çocuk olma ihtimali yeterince korkutucu ilk 3-4 yıl altına yapar, dişi çıkar ağlar, karnı acıkır ağlar, dayak yer ağlar, bişeyi eksik ağlar, 8-15 arası okuluydu ödeviydi, artık başkaları için yaşadığını farkedersin 15-18 yaşına gelince ergenliği sigara içme yada kötü alışkanlıklar, çevre, düşününce çok zor hakikaten ben bir taneye hakim olmaya güvenemiyorum en iyisi hazır almak 17-18 yaşında evlatlık, başkaları nasıl 4-5 tane yapıyor aklım almıyor.
Bir de insan farkediyor ki bazı kızlar sadece evlenmek için evleniyor işte o zaman gerçekten çok saçma olduğunu anlıyor insan.
Çok sıkıcı ve gerginliğe sebebiyet verecek fuzuli işler silsilesi. Git nikah dairesine bas nikahı al kızı. Ne gerek var yok istemeydi yok nişandi düğündü, alışverişi altını bohçası piiiiiii
Bazı şeylerin zorunluluk haline gelmesi, bazı şeylerin değerini yitirmesi. Akşam nereye gidelim cümlesinin yerini bir yerden sonra kuru pilav yanına salata da yapsana cümlesine bırakması. Aranızdaki küçük şakaların, değerli sandığınız şeylerin aynı insanla olmanıza rağmen son bulduğunu gözlerinizle görmek. Taparcasına sevdiğiniz insanın sizin için, bilemiyorum bunları düşünmek üzücüymüş yazınca fark ettim.. Taparcasına sevdiğiniz insanın gözlerinizin önünde önce alışkanlık sonrasında mecburiyete dönüşmesi. Sanırım.
Herhangi bir aile mahkemesine gidildiğinde görülecek nedenlerdir. Her gün insanlar cayır cayır boşanıyor. Daha evlilik yapılmadan boşanma planları yapılıyor. Yahu biz nasıl bir toplum olduk.
Bir hakim arkadaşı ziyarete gittim aile mahkemesine. içeri girdiğimde başka bir hakim vardı. Eee falanca bey nerde diye sorduğumda odasında dedi. Meğersem bir salonda iki hakim görev yapıyormuş. Dosyaları bölüşmüşler. Düşünün artık durumun vehametini.
mevcut ısındıran nedenlerin varlığının yanında soğutan nedenler de var maalesef. farklı bir bakış açısı yakalamalı o zaman. yani bardağın dolu tarafından bakmalı meseleye.
-şayet neden eşten kaynaklıysa
-yada kişinin kendinden kaynaklanmışsa
-çevre, toplum veya aile faktörü rol oynamışsa
sebep her ne olursa olsun sonunda aile kavramının üzerinde ilahi bir tecelli/muhafaza/yardım olduğunu düşünenlerden birisiyim.
ister sıradan/ ister monoton/ ister normal/ ister çok mutlu/ isterse mutsuz olsun.
sonuçta beklentilere bağlı gibi görünse bile kimi zaman nasip ile imtihan olur insan. ya seni olgunlaştırır evlilik. ya yola getirir pişirir. yada çok mutlu eder. yada en kötüsü, seni sen olmaktan çıkarır, onda da hata senin kendini bozmuşsundur. allah herkesin hakkında en hayırlısını, en iyisini en güzelini versin demek lazım. çok bilinmeyenli bir denklem.
peki ne yapmalı o halde ? her işin bir matematiği vardır. ne gerekiyorsa onu yapmalı bence. lazım olan neyse. şayet insan bir şeyi kafaya koyar çalışır azim ederse mutlaka başarılı olma yolunda ilerler. bu kişilerin gayretine kapasite ve kabiliyetine göre ve nasibine göre dir. cesaretli olmak lazım. yaşanmadan bilinmez bazı şeyler. aynı yastığa baş koymak lazım. pozitif düşünmeli her şeyden önce.
olumlu düşünce, olumlu sonuçlara kapı aralar. her zaman şuna inanırım ;
-ben iyi olursam, eşimden de iyilik bulacağım.
-ben dürüst davranırsam, eşimde bana dürüst davranacaktır.
-içtenlikle sevgimi sunarsam, karşılığında eşimden de sevgi göreceğim.
-saygıda kusur etmezsem, aynı şekilde eşimden de saygılı davranışlarla karşılık bulacağım.
-aileme yuvama düşkün olursam, eşimde ailesine yuvasına bağlı olacaktır.
-aile kurumuna, topluma karşı görev ve sorumluluklarımı yerine getirirsem, ailem de toplumun içinde saygın bir yer edinecektir.
-şayet, bir takım zorluklarla veya olumsuzluklarla karşılaşsam bile ilahi yardıma mazhar olacağımı ümit ederim. bu ümittir ve duadır.
her şeye rağmen işler yolunda gitmezse kendime dönüp bakarım nerede hata yaptım diye. çünkü herkes layık olduğu hayatı yaşar.
bana düşen hayatı yaşamaya dair cesaret, gayret ve çaba sarf etmektir. hayat bir mücadeledir ve bu mücadelede allah doğruların yar ve yardımcısıdır. evlilik hayatın içindedir. hayatı tam olarak yaşamak için evlenmeye değer. gerisi nasip ve gayret.
Evlenmenin her geçen gün daha pahalı hale gelmesi. Günümüzün bana kimse karisamazci liboş kevaseleri yuzunden cinselliği mesrulastiran bir kuruma gerek kalmiyor. Dinden uzaklasma. Refah düzeyinin artmis olması. Korkular. Ama en önemlisi hayatın para anlamına getirilmesi ki düğünler bile dilenmek icin yapilir hale gelmis.