vallahi de billahi de gereksiz bir kurumdur. evliliği en koyu savunanların, en baba tez sandıkları "yaşlandıkça yanında kimse kalmayacak o zaman ne yapacaksın" bile aslında kendi ağızları ile evliliğin karşılıklı bir oyun, bir katlanma süreci olduğunun itirafıdır. demek ki sen de aslında evlilikten memnun değilsin ama bu işin sonrası var diye sineye çekiyorsun. bilsen ki yaşlandığın zaman bakıma muhtaç olmayacaksın yarın boşanırsın demek.
allah aşkına mantıklı düşünün. 50 yıl süresince her gün gördüğünüz kavga ede barışa ilişkinizin yalama olduğu bir kurumda nasıl mutluluk olabilir? tanımadığın insanlara anne baba demenin nesinde keramet vardır? çoluk çocuk desen ben de sana derim ki o dediğin gelecek 10 sene içinde yalan olacak. avrupa'nın göbeğinde kapitalizmin kalbinde evlilik kurumu yıkıldı yıkılacak. evlilik dışı çocukların sosyal hakları gelecek 10 sene içinde garanti altına alınacak emin olabilirsiniz. çünkü kapitalistler evliliğin kendileri için artık sömürülecek bir yanının kalmadığını anladılar. varsın düğün sektörü de batsın napalım
son tahlilde en büyük aşklarla başlamış evliliklerin temelinde bile insanın kendi bencilliği yatar. kendinizi kandırmaktan vazgeçin artık.
"ikea" ya uğramadan yapılmaması gereken eylemdir.. nitekim yeni evleneceklere biraz pahalı gelebilir fakat eşya almak için gitmeyin ztn, dekorasyon fikri almak için *
evlilik kısaca üç evrimdir
1: (bkz: cicim ayı) ile başlar herşey çok güzeldir.
2: (bkz: geçim ayı) cicim ayının hemen ardıdan gelen aydır evrimin ikinci parçasıdır.
3: (bkz: .ikim ayı) evrimin son aşamasıdır hep aynı nakarat tekrarlanır.(kafamı tikiyim.)
kutsal olan tek şey.. ama değerini bilen yok. sonradan akla geldikçe ağlatır hüzünle karışık bir "hey gidi o gün" yarasından.. gerçekleştiği an.. ama masa gezip altınların toplanıldığı anda bunu anlamaya imkan yok. zaman geçer ya da geçmez farketmez.. bir bebek verir.. ama bunun hissettirdiği güven, tek sevdiğin insanın dokunuşunda, yani olayın mucizevi ahenginde kanunun parmağı yok. sürekli hayallere giren "her sabah birlikte uyanmak" o aslında.. ama evlenip her sabah birlikte uyanmaya başlayınca bu arzusunda vefasızlık etmeyen yok.. yıllar yılı çok sesli dolu bir kavuşmayı vadeder.. ama evlenenler bizzat iradeleriyle kurbana dönüştürdükleri için kendilerini ya arada çocuk var deyip kadere boyun eğmekten ya da boşanmaktan kaçış yok..
Evlilik, sabahleyin üstünüz açık uyandığınızda, "yorganı hep üstüne
çekiyor" diye kızmak değil, "iyi, gece üşümeden uyuyabilmiş" diye
sevinebilmektir. Eşinizin de "eyvah, o üşümüş" diye üzülebilmesidir.
Evlilik, birlikte oyun oynamaktır. Ama birbirine oyun oynamak değil.
Evlilik, dostlar gittiğinde elinizde kalan yegane şeydir. Evlenince dostlar zaten giderler.
Aşksız evlilik, evliliksiz aşkı doğurur.
Evlilik,
en şiddetli tartışmaları bile bir buse ile bitirebilmeyi başarmaktır.
Bazı başka buseler de en şiddetli tartışmalara yol açabilir.
Evlilikte sağır bir koca ile kör bir kadın mükemmel çift oluşturur.
Evlilik
çılgınca birşeydir. Aklınız başınızda değilken evlenirsiniz,
evlendiğinizde aklınız başınıza gelir, ama yine de bu çılgınlığı
sürdürmeye devam edersiniz.
Evlilikte çiftler turnusol kağıdına
benzer. Turnusol kağıdı aside girince başka, baza girince başka renk
alır. Evlenen insanlar da tıpkı bunun gibi evlilik ortamında değişir.
Evlilik erkeklerin özgürlükleri, kadınların da mutlulukları üzerine oynadıkları bir kumardır.
Evlilik,
eşlerin kendi kendilerine "ben, eşimin hayatına eşlik görevimin dışında
ne tür bir anlam katıyorum?" diye sormalarıdır. Siz "Ben, eşimin
hayatına ne tür sorunlar katıyorum ve bunları nasıl en aza indiririm?"
sorusuyla da başlayabilirsiniz.
Evlilik saksı çiçeğine benzer,
sürekli sevgi gösterip sulamazsanız ölür. Taraflardan sadece biri
sürekli sulayacak olursa, çiçek sağ kalır, ama sulayan taraf bıktığı
anda çiçek ölür. Her iki tarafın da ilişkiye dengeli bir biçimde
bakması, yeşertmesi gerekir. Bir çiçeği çok fazla sularsanız da
köklerini çürütürsünüz!
bir evde yaşamanın, aynı kişiyle sevişmenin resmiyete dökülmüş halidir, mahalle baskısı olmasa çoğu kişinin tercih etmeyeceği resmiyettir. uyurken kıravat takmak gibidir. zorunluluğu olmasa mutluluk oranı daha yüksek olur diye düşündürtendir.
evlilik kutsal bir müessesedir. evde kocaman adalet mülkün temelidir gibi bu yazı yazar. müessesemizde veresiye yoktur lütfen ısrar etmeyiniz yazılarını görmek muhtemeldir. *
bir ömür yol arkadaşı edinmek
herşeyi iki kişilik tasarlamak ve yaşamak
2 ayrı bedende tek ruha sahip olmak
konuşmadan anlaşabilmek
alışmak alışmak alışmaktır..
tecrübe olmadan bunlar geliyo akla bir bilene sormalı.
bir yaşam şeklidir tarzıdır ve daha bir çok şey...
daha çok insanların karşı cins yardımıyla yaşamını düzene sokmasıdır...her açıdan;
aslında hayatın monotonlaşması olsa da insanlar için gereklidir bu monotonluk... aslında bu işten karlı çıkan birazda erkektir...eve geldiğinde yemek hazır olur,odayı hiç sen toplamazsın,hiç sen temizlik yapmazsın,sex yapmak için 40 takla atmana gerek yoktur karşı cins karşısında,hatta farklı zevkler de tadabilirsiniz çocuk yapmak gibi...
aslında birazda toplumsal açıdan özel günlerimizi dahada tatlandırır çoluk çocuğu alıp dedelerinin elini öpmeye götürmek gibi bayramlarda...
işin imza tarafı ise birazda formalitesi aslında çocuk olursa soy isim için o imza şart... ha yok ben manyağım o imza olmayacak diyorsan yap çocuğu evlen soy ismini koy tekrar boşan yaşamaya devam et manyak herif!
her şeyden önce yalnızlık korkusundan dolayı ortaya çıkan bir müessesedir hadi tamam şu anda gençsin ve hiç yaşlanmıyacakmış gibisin yalnızlığı seviyorsun çünkü kimse seni kısıtlayamıyor özgürsün süpersin anladık ama öylesin diyede bok atma evliliğe bu gün yarın 50 yaşına gelip romatizmaların azdığında sana masaj yapacak birini ararsın... gözlerin durmadan seni ziyaret edecek birisini arar ama yoktur. ***
kafa dengini buldunmu süpper ancak az biraz zamanla kıl olmaya başladığın zamanda feci olabilecek bir oluşum.azma sürekli eğlendiğin aynı şeylerden hoşlandığın,beraber takip ettiğiniz bir dizinin tek bölümüü bile ayrı izleyemediğin biri oldumu..ooh.süper.