insanoğlunun yaradılış gereği tek bir kişiyle yapamamasıdır.
Evlilikler mutlulukla başlar ama aradan geçen yıllar neticesinde bir şeyler eskir ya tek taraflı yada çift taraflı.
iki insan, iki farklı anne tarafından büyütülmüş iki insanın aynı evi paylaşması belki ilk zamanlar yaşanan aşkında etkisiyle fazla zor gelmez ama daha sonra tahammül sınırı düşmeye başlar ve akabinde bitmek tükenmek bilmeyen kavgalar başlar yada başlamaz insan yapısına göre farklılık gösterir.
Bu iki kişiden birine özelliklede erkeğe bu sorumluluklar ağır gelmeye başlar. Aradığı huzur olmaktan çıkar, elden gittiğini düşündüğü özgürlük olur.
Hep düşünmek zorunda olduğu bir geçim derdi, faturalar, hep aynı eve gitmek, hep aynı şeyleri yapmak, hep aynı kişiyi görmek adamda iyice sıkıntı yapmaktadır.
Oysa onun yapmak isteyipte yapamadığı bi dolu şey vardır.
Eve verdiği onca para yerine altına güzel bir araba çekmek, hergün aynı kadınla yemek yemek yerine, hergün farklı bi güzelle yemeğini yemek, istediği işi yapabilmek, gezmek tozmak vs. onun hayallerini süslemeye başlar ve bunları yapamama nedeni olarak hep kadını gördüğünden ona içten içe bir düşmanlık besler ve buda zamanla ondan soğumasına neden olur. Tüm bu kafa karışıklığı içersinde karşısına çıkan kadın da, tam da ilaç niteliğindedir onun için. Dır dır etmeyen, faturalardan bahsetmeyen, tek yaptıkları işin eğlence kısmı olduğundan ve yasağında verdiği cazibeyle kadına aşık olmaya başlar.
Ve evdeki kadının bunu bi şekilde öğrenmesiyle film kopar.
Kadın ya tüm bu olanları görmezden gelip yaşamaya devam edecektir, yada kuyruğunu dik tutup çekip gitmesini bilecektir. Ama kadına şuda bir ders olcaktır, mutlu evliliklerinde bir sonu vardır...
bu siralar SIKCA dusundugum hadisedir. gercekten de insan tek kisiyle SINIRLI kalamiyor. en azindan bende durum boyle. evli insanlardan da cok tanidigim var ve hepsinden mutlaka capkinlik olaylari duymusumdur. birazda bu yuzden evlilikten sogumus durumdayim. internetinde etkisi yadsinamaz tabiki. ne ararsan elinin altinda. *
aile kurumuna karşı çıkan marksist insan söylemidir. nasyonal sosyalist almanya' da da bir zamanlar kabul görmüş, bu amaçla insan ırkının sözde ıslah edildiği çiftlikler oluşturulmuştur.
evlilikten kasıt özgürlüklerin kısıtlanması ise ki, öyle,(evliyken başka biriyle beraber olamamanız da tam özgür olmadığınız anlamına gelir.) evet evlilik insan doğasına terstir.
hiç bir insan ister kadın ister erkek, bir ömür boyunca aynı kişiye aşık kalamaz. bu zamanla sevgiye daha sonra da alışkanlığa döner ki çoğu insan da, bu yüzden ayrılamaz.
yıllarca aynı kişiyi sevgili gözüyle göremezsiniz, daha ziyade dost hatta daha da ilerde kardeş gibi görmeye başlar ve bu yüzden onu sex yapılacak biri olarak görememeye ve doğal olarak da başka yönlere yönelmeye başlarsınız.
kaçınılmaz son..
duyduklarımıza, gördüklerimize bakılırsa, hak vermemenin mümkün olmadığı söz. üç beş akraba ve komşuya bakıp olumlu düşünenlerdensen, zamanla ne kadar yanıldığının farkına varır ve bu sözün doğruluğunu anlarsın. hem de ağzın, hayretten bir karış açık kalacak şekilde şaşıracak kadar. ummadığın kişilerin, ummadığın taraflarına tanık olursun.
evliliği "tek kişiyle yapmak", "modern kölelik" gibi kavramlarla nitelendiren, açıklayan insanın "oha, süper tespit lan!" diye zıplayacağı yanlış önerme. baya yanlış hem de. ya sizin aile yapınız felaket bozuk, ya da ben süper iyimser bir insanım. ikinci ihtimal sıfır sanki, ama ilki de pek mantıklı gelmiyor be? aldırmayın siz öyle ailesini geçindiremeyen, karısını aldatıp her türlü pisliği yapan adamlara. adam gibi adam, hanım hanım bir kadın olduğunda çok da güzel bir müessese oluyor evlilik.
doğa durumunda yaşayan insanlar için doğru önermedir. kadın güçlü olan kendisini besleyen ve koruyan erkeğe kolaylıkla kaçabilir. ama sosyal toplumlarda bu durum daha gizlidir, evlilik kadınları ellerinden kaçırmamak için, doğan çocuğun kendinden olduğuna emin olmak isteyen erkekler tarafından geliştirilmiş bir düzenlemedir.
evlilik özveri sanatıdır.
özveri de limiti olan birşey.
Kaldı ki günümüzde insanlar daha cok kendi hayatlarını yaşamak istiyor,
dişi doğası gereği arzulanmak, erkek de beğenilmek istediği sürece evlilik müesesesi çatırdamaya devam edecektir.
kesinlikle doğru olan önerme. iki insanın aynı evde yaşayıp birbirine tahammül etmeye çalışmasının mantıklı bir açıklaması olamaz. hayat kısa neden bir insana dayanmak için bu kadar özveri, fedakarlık yapılır ki. aşk, çocuk filan yeterli sebepler değil bence, statü haline gelmeye başladı sanki. evlenen insan bekar arkadaşlarına iki günde tavsiyeler de bulunmaya başlar sanarsın ki hayat bundan ibaret. bir kaç sene sonra da hayatın tadını çıkar hiç acele etme filan diye ağız değiştirirler. evlenip gerçekten mutlu olan yok bence. belki evlilik opsiyonlu olsa biraz daha katlanılabilir, ömür boyu filan korkutuyor insanı. *
kimisine göre evlilik her gün bir bardak taze süt içmek için evde inek beslemeye benzer.
kimisine göre bekarlık sultanlıktır.
kimisine göre böyle sultanlığın anasını... dır.