hemen manasına geçiyorum ' sabahlara kadar serbestçe ve durmaksızın sikişmek istiyoruz. birbirimizi tanıyoruz diye de millete yutturuyoruz. yer misiniz? valla yemiş gibisiniz' dir.
ilginç bir savunmaları vardır ; 'sabah uyandığında nasıl uynadığını bilmem lazım , uyurken nasıl uyur bilmem lazım' derler. sabah saçları dağınık olursa ayrılacak mısın? uyurken ayağı üstüne gelirse ayrılacak mısın?
kim ne derse desin bizler öle kimin eli kimin cebinde belli olmayan , bir gün biriyle bir gün başkasıyla gezip tozacak. beraber yaşayacak bir toplum değiliz.
bu kadar rahatlaşmanın bir sebebi de türk dizileridir bence. anlatım tarzları sanki hollanda 'da geçiyor gibi.
kabullenin gelenekçi bir toplumuz ve ben böyle devam etmek düşüncesindeyim.
bir yasağı delmiş olmanın tatmininden uzak olan çiftlerdir. nikah unsurunu da hoş görmedikleri yoktur, beraber oturuyorlar işte ne anlam çıkarıyorsun iki saat, derin incelemeler yapıyorsun? birbirlerini seven, aynı şehirde beraber yaşama imkanı varken değerlendirenlerdir sadece fazlası ya da azı değil.
beraber oturmak, herhangi bir arayış ya da tatmin için yapılacak bir iş değildir, etraftakilerin bakışlarını, gelebilecek lafları umursamamaktır. insanları sevgiden başka bağlayacak bişey yokken beraber durmaktır. zevklidir ama zor olan yanları daha fazladır.
ayrıca asla evlilik provası olamaz. beraber otururken kontrollü deney* yapıyor gibisin, diğer tüm koşullar sabitken (aile, çocuk isteyen aileler vs.) birbirini daha fazla tanırsın. evlenince kapını kapar oturursun lafının inandırıcılığı finallerde kasar geçerimle aynıdır.
kayseriliye sormuşlar; "2 kere 2 kaç eder?"; kayserili "alacaklıysam 5 eder, borçluysam 3 eder." demiş. yani evlenmeden aynı evde yaşayanlardan biri, kızımız, kız kardeşimizse farklı; oğlumuz, erkek kardeşimiz veya kendimiz isek farklı bir şeyler söyleriz bu konuda.*
hiç şüphesiz doğru verilmiştir bir karardır.aynı ortamda uzun süre kalmadan,uykuya daldığın anla güne merhaba dediğin an arasındaki boşluğu paylaşmadan,yaşam tarzını gözlemlemeden bir insanın doğru insan olup olmadığını anlayabilmek çok zordur.evlilik ciddi bir olaydır.ancak öncesinde de masum bir evcilik oyununun kimseye zararı olmamalı.
kimin neresine batar, niye rahatsız eder anlaşılmaz..
misal, aynı evde kalan bir çift, sevgili halindeyse ve o muhit aile mekanı denen semtlerden biriyse, apartmandan mahalleye kadar bir kıpırdanma, bir huzursuzluk, bir "bunlar ne böyle"cilik, bir "tövbe tövbe.."cilik başlar. geçenlerde haberlere çıkan intihar eden kız olayındaki gibi, "ya evlenin ya taşının, rahatsoz oluyos bis" lafını yüzüne söylemeye kadar götürler işi.
ertesi gün nikah kıyıp başka hiçbir değişiklik yapmadan yaşamaya devam etseler bütün sesler kesilir. niye? o kadın artık namusu olmuştur o kişinin. artık komşu çocuklarının ahlakını bozmayacaklardır. o evde kötü adam kahkahaları eşliğinde yapılan fuhuş artık iki adet evlilik cüzdanı olduğu için zevcesine yaklaşmak adını almıştır. süpersin ya, harbiden ayakta alkışlıyorum. demirbaş geyiklerle işim olmaz pek, beni de böyle benel bir konu da konuşturdunuz ya allah razı olsun sözlük.
öhüüm.. arkadaş olabilirler , örneğin galatasaraylı barış ile ismini hatırlamadığım öbür almancı topçu aynı evi paylaşıyormuş şimdi bu insalar sevişiyor mu ?
iki tarafın da birbirini tanıması adına yapılan çok faydalı bir iştir. en basitinden lokantada yemek yeme şekliyle evde yemek yeme şekli bile değişiktir bazı insanın. her türlü huyunu suyunu bilmeden evlenip, iki sene sonra boşanıp dul diye toplum tarafından hor görülmesindense, bir süre aynı evde yaşadıktan sonra evlilik kararı almak bence daha mantıklı ve sağlıklıdır.
- belediye başkanıııı, biz evlenmeden aynı evde yaşayacaktık olanaklı mıııı?
+ ya bi s.ktir git başımdan daha evlenip de aynı evde yaşamak isteyenlerle işim bitmedi sizinle sonra ilgilenecem.
gelenek - görenek die die başımıza taş yağdı yaa. bırakın gençleri rahat rahat yaşasınlar. ayşe teyze ne der fatma hanım ayıplar cümleleriyle nereye varılır.
muhtemelen başkalarının haklarında ne düşündüklerini zerre iplemeyen, ne amaçla olursa olsun bir ilişkiyi yürütebilen çiftlerdir. hele eleştiri dini açıdan yaklaşıyorsa konuya, baştan gerçekçiliğini yitirmiştir. bir milletin geleneklerine, en büyük arap geleneği karışmışsa, gelenek, görenek gibi kavramların tanımlarının önem kazanması gerekir. bu kavramların her ne kadar kökleşmiş öğeleri varsa da, bu onların değişmeyeceği ya da doğru olduklarını göstermez. değişen, değişken bir şeye göre de insanlar körü körüne yargılanamaz. zinaymış, sorgu melekleriymiş...geçelim bunları.
zanilik olarak görenler de vardır tabi ama zaten nikahın amacı ve anlamı ilişkinin herkes tarafından bilinmesi değil midir. herkes tarafından bilinen bir şey de nasıl zina olur anlatmak gereklidir.
evlenmeden bir deneyelim bakalım olacak mı bu iş? evlenicez, dünya masraf, biton koşturmaca, yapamıcaz aynı evde kalamıcaz kimyamız uymayacak yazık günah gibi düşünceler sonucunda, bu çözüm formülünü deneyen çiftlerdir.
sırf sevişmek için tırım tırım ev arayan, işi bitince çıkıp giden insanların yanında çok daha erdemli bir davranıştır. ya da evli olup da karılarını bilemediniz kocalarını onun bunun yatağında aldatanların yaptığından da hayırlıdır. kime ne kardeşim.