birlikteliğin ve mutluluğun bir imza ile garanti altına alınamayacağının farkında olan ya da bu imzanın birçok şeyin büyüsünü bozacağını düşünen, kısmen geri kafalı bir topluma karşı birlikte dimdik durabilecek cesarete sahip "allah mesut etsin" denilesi çift türü.
atacakları imzanın anlamını günden güne yitiren çiftlerdir. altüst olur evliliğin gizemi. manevi değerlerin körelmesidir bir anlamda. merakla, hevesle beklenmeli oysa birlikte yaşanacak günler.
kişisel tercihtir. bahis konusu çift aynı olduğu halde, evli olmak ile olmamak hali arasında yaşam biçimi anlamında ciddi farklılıklar vardır.
evli değilseniz;
evli olmanın getirdiği nasılsa evliyiz, artık bana ait gevşemesini iki tarafta yaşamaz. toplumun dayattığı standart roller sizi çok fazla ilgilendirmez, sevginiz devam ederken de kendinize sadık kalmayı sürdürebilirsiniz.
gelin damat rollerinin zorunlu ve istemediğiniz kısımlarını üstlenmek zorunda değilsiniz, istediğiniz, sevdiğiniz veya sevgiliniz için bunların içinden istediklerinizi yerine getirirsiniz. dolayısı ile karşı tarafa bedel ödettirme isteği içine girmeniz gerekmez.
her iki tarafta hala birlikte olmak isteği devam ettiği için birarada olduğunu bilir.
ve bu istek kalmadığında kendisini ve karşısındakini zorlayacak bir sebep olmadığının bilinci ile özenini yitirmez.
nikahsız yaşayan çiftler ilişkiyi sürdürebilirse, en azından çocuk sahibi olmak istediklerinde nikah aktine başvuracaklardır. bu sebeple nikah akti bir zorunluluk değil, bir hedef veya formalitedir. aslolan sevgi ve birlikte olma isteğidir.
ancak evlilik akti yapılmaksızın birarada yaşanılıyor ise toplumun bakışı sebebiyle bir sürü sıkıntı yaşanacağı aşikardır. sıkıntıların tamamına yakını kadın cephesinde kendini gösterir. nikahsız yaşayan erkek takdirle karşılanırken, kadın bu tercihi sebebiyle aşağılanır. oysa bu kararı veren iki kişidir, sonuç ise adaletsiz..
kişiler ve özellikle kadın tarafı kendi düşünce yapısına aykırı olmasa bile, çevresi ve ailesinin bakışı sebebiyle böylesi bir ilişkiye girmekten kaçınmaktadır.
özetle türkiye koşullarında zordur.
kişisel kanaatim, evliliğin yüceltilmesinden yanadır. ama herkes evlensin öyle yücelsin değil. bilakis evlenip 8 ay sonra boşanmak istiyorum diyen çiftleri gördükten sonra evliliğin, mutlu ve sağlıklı bir beraberlik kurmuş olan çiftlere ödül olarak verilecek bir bağlılık olması gerektiğini düşünüyorum.
misal iki sene sonunda biz birbirimizi seviyoruz ve evlenmek istiyoruz diyenler evlenebilsin ve her 5 yılda bir bu akit her iki tarafın rızası tekrar aranarak yenilensin. evet fazla ütopik oldu, okurken bile oooh ne güzel evlenir istediğimi yapar iki sene sonra da başkasına giderim diyenleri şimdiden hissedebiliyorum. ben gerçek bir ilişkiden ve sevgiden bahsediyorum, seksten değil.
evlendikten sonra aynı evi paylaşmakta bir amaç bulunabiliyorsa, evlenmeden de aynı evi paylaşabilmek dumur yaratacak bir durum değildir. imza mıdır insanlara aynı yatağı paylaşmalarını sağlayacak olan? ne zaman yıkılacak ki bu tabular artık... isteyen istediğini yaşar, sorgulamaya da kimsenin hakkı olduğunu düşünmüyorum... aynı evde yaşamak sadece seks değildir, biraz farklı düşünmeye teşvik etmek isterdim insanları. zaten evlenmeden aynı evde yaşamaya başlamasınlar sadece seksi düşünenler, çünkü birkaç ay içinde evlenmek zorunda hissederler kendilerini mutlaka. *
dertsiz tasasız pek güzel geçinerek yaşamaktadırlar.insanların ne dediği de pek önemli değildir onlar için.
niye eleştirilirler anlamak mümkün değil.
(bkz: size ne)
sırf sevişmek için tırım tırım ev arayan, işi bitince çıkıp giden insanların yanında çok daha erdemli bir davranıştır. ya da evli olup da karılarını bilemediniz kocalarını onun bunun yatağında aldatanların yaptığından da hayırlıdır. kime ne kardeşim.
evlenmeden bir deneyelim bakalım olacak mı bu iş? evlenicez, dünya masraf, biton koşturmaca, yapamıcaz aynı evde kalamıcaz kimyamız uymayacak yazık günah gibi düşünceler sonucunda, bu çözüm formülünü deneyen çiftlerdir.