Evlenmeyin sakın.
illa evlenecekseniz ben bu evliliğin sorumluluğunu alabilir miyim? Her ay fatura kira geldiğinde sinirlerime hakim olabilir miyim diye düşünün.
Sonra bir bebek olursa ben buna bakabilir miyim yemesini içmesini giymesini masrafını hastanesini karşılayabilir miyim diye sorun.
Bir paket bebek bezi 120 lira iyi düşünün ve her gün en az 3-4 bez değişiyor, ben bunu karşılayabilir miyim diye düşünün.
Birken üç olursunuz bakın iyi düşünün son kez söylüyorum, ben üç kişilik yaşamayı kaldırabilir miyim diye düşünün.
Etraflıca düşünün.
Evlenmeyin be kafayı yemediyseniz evlenmeyin, ben evlenip mutlu olan kimseyi görmedim.
birbirinizin kıymetini bilecekseniz evlenin her iki taraf içinde gözünüz asla dışarda olmayacaksa evlenin birbirinizden birşey saklamayacaksanız evlenin.
(bkz: evlilik sözleşmesi)
evlenmedim ama zerre kadar aklınız varsa erkekler bunu yaptırın. yoksa karınızdan ayrılırsanız bi ömür nafaka ödersiniz, eski karınızda başka erkeklerle o paraları çatır çutur yer.
Kendinizi satmayın evlilik öncesi. Her ne iseniz o olun. Sonrasında "sen çok değiştin" dedirtmeyin.
Ama iyi ama kötü sizi olduğunuz gibi tanısın o insan. Çünkü "kendi evinizde" kendiniz gibi davranacaksınız çünkü.
Çok sevin, sıkı sıkı sarılın. imzayı atınca tapusunu almış gibi davranmayın. iki saat dışarı çıktı diye darlayip aramayın. Giyeceği çoraba kadar ne karışın ne de hayatını düzenlemeye çalışın. Sevgiliyken gece yatarken iyi geceler yazıp, onu düşünüp gülümseyerek yatıyorsun ya. O sevgiyi, merhameti, anlayışı kaybetmemek için sınırlara ve kişiliğine saygı duyun. Yoksa bir bakmışsın yanında yatan sevgilinin kıymetini bilmemis, arkani dönüp uyurken bulursun kendini ve onu. Terapi odaları aşık ama duygusal olarak uzak çiftlerle dolu maalesef. Evliliği, nikahı basit bir düzenleme olarak görsek; çok abartmasak ne güzel olurdu. Sevgilinle eve çıkıyorsun, güne birlikte başlıyorsun, bundan fazlası değil zaten. Güne birlikte başlamak, gün sonunda yanında olmak...
Not: tabi bunlari önce kendime tavsiye ediyorum.