bugün

Aynı yaşlardayken babamın ve benim fotoğrafımı yanyana koysak kimin kim olduğunu ayıracak çok az kişi var.

Ama diyelim ki böyle bir şey oldu, müge anlı veya türevlerine başvurmak yerine kendim peşine düşer ifşa olmazdım.

Sonuçta biyolojik aileye gidip ben sizin oğlunuzum desen hiçbir şey çözülmez. Ben mümkünse aynı apartmana taşınır, komşu ayağına aileye nüfuz edip yakından tanımak isterdim.

Anne baba da olsa insan sevmek zorunda değil. Sevmezsem yürür giderdim ama kardeşim varmışsa onlarla bağımı koparmazdım.
ilk etapta biraz hüzünlenirdim ama sonra gene mutlu mesut onlarla yaşardım değişen bir şey olmazdı.öz ailen senden zaten vazgeçmiş oluyor. diğerleri ise seni seçmiş. şartları zor olan yetiştirme yurdunda kalmamışsın , biyolojik bağın olmamasına rağmen insanlar seniz öz evlat gibi bağırlarına basmış eğitmiş büyütmüş ki sevgi emektir zaten. oldum olası filmlerdeki ben öz ailemi bulacağım bana yalan söylediniz dramasını hiç anlamamışımdır zaten.
ala ala beni mi aldınız lan! diye sorardım kesin.
Demek ki anne olmak için biyolojik bağlara gerek yokmuş. insan olmak yeterliymiş diyip tebrik eder, kendime örnek alırdım.
Buram buram aileme benziyorum bu ihtimal yok.
+oğlum sen evlatlıksın.
- asıl sen evlatlıksın.
+nasıl?
- ekmek domates falan yok mu?
Öncelikle bütün aile bireylerini ayakta alkışlardım. Geçen onca senelere rağmen bir defa bile olsun pot kirmayip, en kızgın oldukları halde bunu yüzüme vurmayacak kadar iyi oynadıkları için. Anneme sevgim Kat kat artardı evlatlık olduğum halde beni diğer evlatlarindan ayırmadığı için. Kendimle de gurur duyardım aileden biri olmayı bu kadar iyi becerdigim için. Babama gelince, babam bana zaten evlatlıkmışım gibi davranıyor. Gerçek babamı mutlaka araştırırdım, hayattaysa eğer gorusurdum. içimdeki o baba boşluğunu doldurabilirdi belki.
Yeni ailemi merak ederdim. Bakalım kimmiş diye. Maddi durumları düşükse diplomalı hıyarcı olurdum. Değilse bu aileme bir araba alır teşekkür eder giderdim. Sonra patron oğlu olmaya devam. Hayat müşterek.
Büyük bir haksızlığa uğradığımı düşünürdüm. Özellikle de 15-16 yaşlardan sonra bunu başkasından veya başka bir şekilde öğrenseydim. Bunu saklamaya kimsenin hakkı yok. Kabul edilmesi çok zor bir durum.
çokta tın insan doğduğunda nasıl yalnız sa öldüğünde de yalnız dir, bu iki süreç arası hepten yalnız dir malum üzere bu saatten sonra kim almış kim vermiş indirip kaldırmanın faydası olmayacağı için devam hayata takı ölene kadar ki oda imam namazını kıldırırken dahi ismini söylemiyor adın herneyse mefta oluveriyor biranda.
Kendime kizardim onca sene bunu nasil anlamadim nasil bulamadim bi de stalkerim diye geciniyosun yaziklar olsun derdim.
Şaşırmazdım. Ne tip ne de düşünce tarzı olarak ailemle uyuşmuyoruz beni çöpten falan buldular diye düşünüyorum bunca zamandır. Ama sonuçta aile sadece kan bağıyla olmadığı için fazla sorun etmem ve gerçek ailemi aramaya çalışmam.
bizimkilere acırdım, amk ala ala beni mi almışlar ? ellerindeki en iyi seçenek ben miy mişim ? yazık la...baya vahim durumdalarmış...kıyamam...
‘Ben demiştim hiç biriniz inanmamıştınız bana’ diye dolanırdım.

Yalnız iyi tutturmuşlar tipimi. Beni her gören anneme benzetiyor. Oysa ben babama benziyorum bence.
Bi yandan sakladıkları için kızarım bir yandan bu aileye mensup olamayacak kadar aykırı olduğumu içten içe hep bildiğim için sevinirim herhalde. Ulaa iki ucu boklu değnek.
inşallah gerçek babam zengindir diye düşünürüm. kader belki fakirken beni verdi ellere ama köşeyi döndü şimdi kim bilir.
Şaşırmam...
Herkesin ailesi evladına gereken sevgiyi ve ilgiyi gostermiyor malesef.
hiç umurumda olmazdı. gerçek anne babamı da merak etmezdim. biyolojik yakınlıklar konusunda pek bir anlam yüklemiyorum hayata.
fazladan çekirdek aile akrabalar falan ne gerek var. duymamış gibi davranırım.
bi halt yapmazdım. gerçek ailemi bulabilirsem bulur gider gelirdim arada.
Annem abimle benim aramda öyle ayrım yapıyor ki evlatlık olduğumdan neredeyse emin gibiyim ama gerçek ailemi aramaya hiç halim yok. Bazen soruyorum zaten bak evlatlıksam ve Zengin bir aileyse bende travma falan olmaz nolur söyle diyorum, tövbe tövbe diyip kafasını çeviriyor. Bilemiyorum yine de, şüphelerim var.
HANGi AiLEMiN MADDi DURUMU DAHA iYiYSE ONA YANLARIM.
Cevabı kolay soru. Mirastan mahrum bırakılmamak için olay çıkarmazdım. Bu kadar da net söylüyorum.

Kim bilir ne berbat bir ana babanın ardından mis gibi bir aileye düşmüşüm, evlatlıklarını böyle sevmişler, kollamışlar. Daha ne. Biyolojik anne babamı ise bir kez görmek için gizlice uğraşırdım ama. Her şeyi deneyimlemezsem olmaz ben.
Kendilerini Anne Baba olarak tanıtan o şahısların ellerinden öperdim. Evlatlık edinip, üniversite mezunu yetiştirdiler. Hayatımı onlara borçluyum.

Kısacası pek fazla bişey değişmezdi. Bir anneyi anne yapan kan bağı değil, merhametdir. Bir babayı baba yapan genetiği değil, çocuklarının arkasında durmasıdır.

Eğer benim biyolojik velilerim bunları yapamıyorlarsa zaten ne annem, ne de babamdırlar.
şu anda kırmızı oda dizisi içindeki bir danışan karakteri vesilesiyle sorgulanan bir mevzu.
güncel Önemli Başlıklar