mart ve nisan aylarının azizliğidir bu durum.
"üşürüm ya" düşüncesiyle giyilen paltonun, güneşin tepeden inmemesiyle sadece yük vazifesi görüp taşınması ve kolun terlemesine sebebiyet veren fiiliyattır. *
hava güzel olmasına ragmen televizyona aldınıp palto,semsiye allah ne verdiyse yüklenip öyle çıkmaktır evden.semsiye ayrı bir derttir hele de uzunsa,(su etinin verdigi gibi mesela) toplu tasıma araçlarında milletin orasına burasına deger. **
bunu atsan atamazsın giyisen rahat edemezsin o gün için başınızın belasıdır.. kolunuza sararsınız..çantanıza asarsınız..ne yapsanız yükü ağır gelir..gününüzü rezil eder..birde güzel bi havada daha rahat giyinmiş arkadaşlara rastlarsınız,saklamaya çalışırsınız,sırf bu yüzden çağırdıkları yere gidemezsiniz.o günkü- ya üşürsem ihtimalini ,-ki aslında düşük bir ihtimal-olduğunuda muhtemelen biliyorsunuzdur..,küfürü basarsınız, öngörüsüzlüğünüze...tercihinize...kurtulmanın yollarını ararsınız, bi yakınıma rastlasamda bıraksam diye de düşündürür...
bahar aylarında "lan hava guzel ama ya kötüleşirse" diyip kolumuza takıp oradan hiç kımıldatmadığımız sonrada "vay anasını yav keşke almasaydım" dedirten ve insanı bir daha ki gun aynı hareketi yaptırmayan akabinde de soğuğu yiyip yataklara düşüren hadisedir.