türkçe acayip bir dil efendim. nereye çeksen oraya gelen. başlığı açarken çokça düşündüm. gönlümün tadına uygun bir başlık olmadı açıkçası fakat benimle aynı jenerasyondan olan insanlar elbette anlamıştır.
yeniler ne kadar anlar bilmiyorum fakat radyodan şarkı istemenin tadı bambaşkaydı. ev telefonundan arayıp... o yıllarda internet yok, cep telefonu yok. en sevilen parçaları dinlemek için genelde kasetler alınırdı. ya da alınamazdı. bazen arkadaşlarla saat belirlenirdi. frekans, program vs. o saatte arayıp istekte bulunulurdu. hele kış mevsiminde ne de zevkliydi. duygular yürekten yüreğe, beyin gücüyle hissedilirdi. parça dinlenirken bütün arkadaşlar düşünülürdü. hemen mesaj atmaca yoktu. hemen nete bağlanıp msn'den aynı dakikada her şeyi tüketmek. ertesi gün, belki de ertesi hafta heyecanla beklenirdi. geçse de görüşssek. konuşssak. yeni yeni şarkılar belirlesek minvalinde.
belki her şeyi bu kadar hızlı tüketmemekti güzel olan. ne bileyim. güzel yıllardı işte.
istediğin şarkı çalacak diye program bitene kadar beklemektir. şarkı isterken heyecanlanıp şarkının adını unutmaktir.yine de en güzel edip abimiz anlatır o günleri:
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
.....
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket