misafirlige gidilen evde hacdan gelmis ve her saat basi ezan okuyan saat ile ayni odada yatirilip, her saat basi ezan sesiyle uyandirildiginizda once oldum sanip, sonra ezan sesine istinaden en azindan cennette oldugunuza sevinerek sabaha kadar araf nedir ogrenmektir.
geçen gece evden karşı cama doğru baktığım da, her zaman balkon da arkadaşlarıyla içki içen ali sadi amcayı namaz kılarken gördüm sayın sözlük. inanın gece yatarken yatağın altına bile baktım. *
tam da korku filmi seyredip yatmisken tepenizdeki duvarda asili hali saha buyuklugundeki ergen posterinin karanlikta haşir huşur ederek ustunuze dusmesi. çığ altinda mi, toprak altinda mi kalindiginin bir sureligine anlasilamamasi, salavat esliginde dine imana gelmisken aniden isiklarin yanmasiyla evimiz holivuddadan dylan posterinin altinda gregor samsa misali can cekisirken babaya yakalanmak.
bizim evimiz dağda, ormanın içinde dolayısıyla her yer ağaçlarla kaplı ve ormanda her türlü hayvan yaşıyor. ve etrafta çok fazla ev yok. yazın göktaşı yağmurlarının olacağını duydum ve içimden 'aaa ne güzel kesin izlemeliyim'diye düşündüm. haberde yağmurların gece yarısı başlayacağı söyleniyordu. bu nedenle gece yarısını bekleyip dışarı çıktım. kuzeydoğu yönünde olması beklendiği için evimiz de kuzey doğusuna bakmadığı için biraz uzaklaştım. yanıma da bir battaniye ve minder aldım. malum dağ olduğu için soğuk oluyor. üşüyosun yani. sonra yere minderi koyup üzerine yatarak yıldızlara bakmaya başladım. o sırada rüzgar ağaçların dallarında ıslık çalıyor bu ise bana üşüme olarak geri dönüyordu. battaniyenin altından titremeye başlamıştım. ama bilimsel merak her şeyi alt etmiş bana zorlu doğa koşullarına karşı mücadele etme gücü vermişti. o sırada garip bir ses duydum. ses sanki boğazlanan bir kadının gırtlağından çıkıyordu. ya da bir yılan fareyi yiyor fare de ciyaklıyordu. ses tam olarak şuydu: vıykkk, vıyyykk arada da cıyyyykkk. çok korktum birden ne yapacağımı bilemeyerek eve doğru koşmaya başladım. kapıyı hemen açarak içeri kendimi attım. neyse bir şekilde sabah olmuştu ve ben dün yaşanan olayı çok merak ediyordum. dalgın dalgın balkona çıktım ve derin düşüncelere dalarak oturdum. o sırada aynı sesi tekrar duydum. sabahın verdiği rahatlıkla daha az korkarak balkondan sesin geldiği yere doğru baktım. böylece korku filmlerinde sürekli küfür ettiğimiz hep sesin geldiği yöne doğru giden,açılmaması söylenen kapıları açan, dönmemesi gereken yerlere dönen insan olmuştum. merak duygusunun büyüklüğüyle sarsılmıştım adeta. ses evimizin az yakınındaki tarladan geliyordu. hemen koşup gittim. gördüm ki ses akşamdan tarla sulansın diye açılan hortumların ucundan suyun çıkarken oluşturduğu sesmiş. böylece bir paranormal olay daha çözülmüş oldu.
anasını avradını... oturmuş bira içip behzat ç nin eski bölümlerini izlerken birden telime msj geldi tam mesaja bakarken odanın ışığı kapandı ama pc açık elektrik var ama ışık kapandı odada tekim, sonra anahtara bastım ışık yeniden yandı ulan evde de tekim kim kapattı.
bir gün banyoda dişlerimi fırçalıyodum. Biri popoma bıçak sokmaya çalıştı. Noluyooo yaa diye düşünürken bi anda arkamı döndüm. Elinde bıçak olan kişi küçücük kardeşimmiş tabi okkalı bi tokat yapıştırdım.
gecenin bir köründe buzluğa çabuk soğusun diye bırakılan soda şişesinin unutularak patlamasıdır, şangır şungur cam sesi gelir ancak aşağı inildiğinde hiçbir değişiklik yoktur. bana normal* ama, paranormal midir bilinmez.
salonun kapısı kendiliğinden durup dururken açılır. belki kilidin dili yalama yapmıştır ama bilmiyorum. piç hep olur olmadık yerlerde açılıyor, tam korkulacak sıralarda.