canına susamış ve muhtemelen de son anlarını yaşayan ceylandır efendim. hani salak olur bir hayvan. normaldir derim, anlarım ama bu kadar olunmaz yahu! bunlar bir de duyuları oldukça keskin hayvanlar. ulan siz böyle yaparsanız elin mal domuzu ne yapsın? niye kaçmaya çalışsın?
şimdi efenim belgesel klişesidir zaten, bilirsiniz; "çita avını izliyor şu an.." diye başlar dış ses sunuma. hıh! işte tam o sırada bakın karşı taraftaki salak ceylan grubuna. farkındalar her şeyin. çita nın orda olduğunu biliyorlar ama artık "kalabalığız lan ne de olsa bi skimi yapamaz" diye mi yoksa "hay anasını skii! yine orda lan o. ne de olsa yicek birimizi bari tadını çıkaralım" diye mi düşünüyorlardır nedir, hiç bir tepki vermezler. arada bi salak salak çitaya bakarlar o kadar. kaçmak filan hak getire.
ulan salak ceylan o gördüğün çita senin büyükbabanı, babanı, anneanneni ve dahi kuzenlerini yedi anunagoyyim! hala mı akıllanmadın lan? bakıyosun öyle mal mal. kaçsana ulan! ama yoookk! hepsi birer kahraman ya bunların, o yüzden kaçmazlar. çita ne yapar peki? driplinge kalkar en müsait anda maksimum 1 dakika sonra ağzında ceylan sallana sallana yavrularının yanına döner. gözlerindeki yavsakca bakış ise ceylanların ders alması için asla yeterli olmaz. onlar tekrar ve tekrar oyun oynarlar! kaçmak yok ölmeye devam ilkesini benimsemişlerdir.