eternity and a day

    6.
  1. --spoiler--

    - yarın ne kadar sürer diye bir soru sormuştum anna, hatırladın mı?
    - sonsuzluk ve bir gün kadar...
    - duyamadım?
    - sonsuzluk ve bir gün kadar...

    --spoiler--
    7 ...
  2. 9.
  3. "bir gün onu bulmaya karar verdim, sonra vazgeçtim. bilmemek daha iyi, hayal kuruyorum. kimi istersem o oluyor. belki o da benim gibi yalnızlığı seviyor."
    7 ...
  4. 24.
  5. pek güzel bir film.

    -yarın ne kadar sürer diye bir soru sormuştum anna hatırladın mı?
    ÷sonsuzluk ve bir gün kadar.
    -duyamadım?
    ÷sonsuzluk ve bir gün kadar.
    6 ...
  6. 26.
  7. Neden anne hiçbir şey beklendiği gibi olmadı?
    Neden? Neden çürüyüp gider insan, sessizce acıyla ihtiras arasında parçalanarak?
    Ben neden hayatımı sürgündeymiş gibi geçirdim?
    Kendi dilim varken hâlâ kayıp kelimeleri bulabilecek ya da sessizliğin içinden unutulmuş kelimeleri çıkarabilecekken.
    Neden sadece ve sadece kendi ayak seslerimi duydum evin içinde?
    Neden? Söyle bana anne, insan neden bilmez nasıl seveceğini?
    5 ...
  8. 11.
  9. tesellisi olmayan acıları anlatıyor bu film. dilini bilmediği için kelimeleri satın alan bir şairin acısı bu. daha fazla kelime satın alamadığı için, şiiri yarım kalmış bir şairin acısı. yıllar sonra o'nun şiirini tamamlamaya çalışan alexandre'nin acısı. küçücükken yabancının ne demek olduğunu, annesinin öldürülmesi üzerine anlayan çocuğun acısı.

    filmi izledikten sonra selim geldi aklıma, arkadaşının o'na yaktığı o ağıt. o'na o ağıtı yaktıran durum, gerçekten denizin ne kadar büyük olduğunu biliyorum ben. o yüzden üzülüyorum o'na. ama gittiğimiz yerin nasıl olduğunu bilmiyorum. belki selim gitmeseydi, söylerdi bize.

    "şair ne demek?" gerçekten, "Yarın ne kadar sürecek?"
    ...

    küçük çocuğun ağıtı:

    --spoiler--
    Ey, Selim!
    Ben korkuyorum, Selim.
    Deniz çok büyük!
    Gittiğin yerde seni
    ne bekliyor, Selim?
    Gittiğimiz yer nasıl olacak?
    --spoiler--

    ...

    filmin repliklerinden sadece bir bölüm:

    --spoiler--
    Alexander:

    Neden, anne...

    ...hiçbir şey beklendiği gibi
    olmadı?

    Neden?

    Neden çürüyüp gider insan...

    ...sessizce...

    ...acıyla ihtiras arasında
    parçalanarak?

    Ben neden hayatımı sürgündeymiş
    gibi geçirdim?

    Kendi ana dilimi konuşma
    şansım varken...

    ...neden bu kadar seyrek
    döndüm ülkeme?

    Kendi dilim varken...

    Hâlâ kayıp kelimeleri bulabilecek...

    ...ya da sessizliğin içinden
    unutulmuş kelimeleri çıkarabilecekken.
    Neden sadece ve sadece...

    ...kendi ayak seslerimi duydum
    evin içinde?

    Neden?

    Söyle bana, anne...

    ...insan neden bilmez
    nasıl seveceğini?
    --spoiler--

    filmle ilgili bir yazı: http://yenisafak.com.tr/y...orum-diye-kizma-yine/7913
    4 ...
  10. 18.
  11. Boşluğa sürükleyen pişmanlıklarımızı, mutluluklarımızı hatırlatan kasvetli hüzünlendiren film.
    4 ...
  12. 29.
  13. bana, 'beyaz perdede en güzel duran şey, bir kadının bir erkekle dans etmesidir' diye düşündüren 2-3 film var.

    theodoros angelopulos imzalı eternity and a day bu filmlerden birisi.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1937069/+

    inanılmaz güzellikte bir sekans, harika fotoğraflar.
    4 ...
  14. 28.
  15. 22.
  16. neden sadece ve sadece kendi ayak seslerimi duydum evin içinde?

    sorusuyla münzevi bir insan olmanın pek de iyi bir şey olmadığından dem vuruyor üstad. filmin konusuyla parallelik içeren bu cümledeki pişmanlığı nasıl anlatabiliriz? yahut anlatmaya cesaret edebilir miyiz?

    ayrıca pek az filme böylesi mükemmel bir müzik eşlik etmiştir. çaldığı yerlerde filmi bırakıp namütenahi düşüncelere daldığım oldu.
    3 ...
  17. 23.
  18. "Neden anne? Neden çaresizce çürümek zorundayız acı ve arzularla ikiye bölünerek? Neden?"

    "Eternity and A Day" (1998)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük