bire bir türkçe çevirisi " lekesiz zihnimin ebedi güneşi " olan film. lakin türkçeye " sil baştan " diye çevrilmiştir. olum çok edebiyat kasmışlar bizim halk bunu anlamaz dediler heralde.
duygusal olarak düzenli olmayan, hormon bozukluğu olan aşka fazla anlam yükleyen ve genelde depresyondaki insanların fazlaca beğendiği film. gözlemim bu yönde, yanılıyorsam beni utandırın.
bugün 6 yıl sonra tekrar izlediğim film olur kendisi.
izleme listeme tekrar ekleyeli birkaç ay olmuştu aslında ama bugüne nasipmiş.
ayrıntıları fark etmek o kadar zevk verdi ki bu izleyişimde anlatamam. replikleri tekrar hatırlamak ve daha farklı anlamlar yüklemek mesela.
muhtemelen gündemin etkisi var izlememde ama olsun. doğal ve içten oyunculuklar, basit de olsa başarılı bir senaryo ve her gün karşılaşabileceğiniz, hayatın içinden bir ilişki.
ve "elbet bir gün buluşacağız" demenin o güzel fısıltısı.
(bkz: meet me in montauk)
Puanını gayet de hakeden bir filmdir. Beyin yakan, yaratıcı bir senaryo var, kate winslet var, jim carey de fena oyuncu sayılmaz. Daha ne olacağıdı aq.
saçma ve boş film. mantık hataları ve gereksiz uzatılmış olay örgüleri nedeniyle sinemada yarısında çıkmıştım sonra televizyondan izledim ve ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. jim carrey şaban tiplemeleri dışında rol yapamıyor bu filmle ilgili söylenecek tek şey bu açık ve net.
Şişirilmiş bir balon. Hayatımda bu kadar boş bir film izlemedim. Herkes bayılıyor çünkü herkes aynı şeyleri düşünmeyi, aynı şeyleri yapmayı çok önemsiyor. Buna ek kitapçılardaki en çok okunan, en çok satanlara bakınca da kusasım geliyor benim.