inat ettim izlemedim bu filmi. beyaz perde için bekledim. çok bekledim. artık ümitlerim kalmamıştı bir yerden divx edinmek lazım derken vizyona girdi. gittik, gördük, izledik çok ama çok beğendik. fakat dvd olarak izlemiş olsaydım sanırım daha çok zevk alırdım. çünkü sinema salonuna gelen kişiler "jim carey ekikiki komik lan bu adam girelim bu filme" diyip filme gelmiş kişilerdi. jim carey kabul ediyorum ki çok komik bir aktor. lakin bu filmde komide adına çok az şey yapmıştı kendisi ki olması gereken de buydu karakter öyle bi karakter zira. sinema salonuna geri dönecek olursam bu insanlar (salonun %80'i) pek sinema kültürüne de sahip insanlardan müteşekkil olmamasına binaen ve de bu filmin aslında 3 yıl önce çekilmiş olduğunu bir yerden duymamış okumamışlıklarından dolayı jim carey'nin yeni bir komedi filmine geldiklerini ummaktaydılar. jim adım atsa nefes alsa güldüler. ben sinim sinim sinir oldum. filmin sonunda da konuşmaların içinde o kadar da komik değildi diyorlardı aralarında. o an ben bir adet gürz arıyordum bunlara saplamak için.
En gerçekçi ve etkileyici romantik filmlerden birisidir. Beynine söz geçirsen bile kalbine geçiremezsin ki aslanım mesajı verir. jim carrey ve kate winslet oyunculuklarının zirvelerine çıkmışlardır. Elijah Wood ve Kirsten Dunst da oynar.
anıları silmek mümkün olsaydı, neler olurdu acaba diye insanı düşüncelere sürükleyen film. özellikle de clementine ve joel karakterlerinin birbirleri hakkında, zihinlerindeki en küçük kırıntıya kadar söylediklerini, yüz yüze bakarken dinlemeleri, kişide bir tokat etkisi yaratıyor. özgün konusu ve oyuncuları mükemmel olan filmin senaryosuynda tek takıldığım konu, tamam kardeşim hafızayı silebilen teknolojiyi geliştirdiniz, firmayı kurdunuz. malzemeniz insan zihni. peki o zaman ne bu lakayitlik sorarım size: müşterinin evinde alem yapma, donunu çalma, yatağında yatma vs. lakin bu kadar kusur kadı kızında da olur, vardır senaristimizin bir bildiği.
yoksa biz hafızaları silinip dünyaya gönderilmiş birer ruh muyuz, bu yüzden mi hiç tanımadığımız birine bir anda yakınlık duyabiliyoruz, ya da alaksız birine aşık olabiliyoruz, hafızamızda kalmış olan kırıntılar mı bunlara sebep, diye düşündüren film aynı zamanda.
insan zihnini konu alan yapımların ortak özelliği gibi görünen bu etki için, tam tersi bir yaklaşımla, zihinlere sanal hafıza tohumlarının ekildiği filmlerden ilk aklıma gelenler (bkz: vanillasky) (bkz: total recall)
ana tema olarak basit, lakin işin detayına girilince biraz karışık gelen bir film, ama sevgili ile birlikte izlenince anlaşılması kolaylaşıyormuş deniliyor denemek gerek...
her repliğinin ayrı bir kıymeti olan; aşkla ilgili örtbas etmek istediğiniz fikirlerinizi, duygularınızı, anılarınızı, acılarınızı açığa çıkartan; sizi mutlaka değiştiren*; izlenesi izlenesi ve tekrar izlenesi bir film. bence resmen en iyisi
çok fazla derin anlamlar taşımasından ötürü sinemayla çok içli dışlı olmayan birinin kolay anlayamayacağı bir filmdir.
ayrıca film kendinin farkındadır. yani bu sinema terimini şöyle açıklayabiliriz; özellikle karanlıkta çekilen sahnelerde kameraya takılı bir ışığın varlığı bariz olarak hissedilmektedir bu da kendinin farkında olma terimi dahilinde izleyiciyi hikayenin içinden alır ve her an bir film olduğunun bilincinde olup olaylara hikayenin içinden değil dışarıdan bir gözle bakmasını sağlar. bu yüzden alışık olmayan izleyici çabuk sıkılabilir.
özellikle bu terimin para kaybettirdiğini savunuan ve kullanmaktan kaçınan hollywood filmlerine alışık izleyiciye göre değildir.
jım carrey'in oyunculuğunu konuşturduğu filmdir. film adını alexander pope şiirinin bir dizesinden alır. senaristi çok absürd bir olayı o kadar iyi işlemiştir ki..bir gün sevgilinizin sizi sildirdiğini yazan bir not alıyorsunuz. ama buna saçma demiyorsunuz. zaten film bittiğinde yüzünüzdeki ifade her şeyi açıklar. iki gün içinde dört kez izlediğim filmdir. bence herkes de izlemelidir. ayrıca filmin afişini de filmin en güzel sahnesi süsler. izlemek izletmek lazım gelir. joel' in şaşırdığı bir sahne vardır, burda jım carrey' in gerçekten şaşırmasını sağlamak için öyle olacağı söylenmemiştir. jım carrey film için, edward norton ve nicholas cage arasından seçilmiştir. iyi de olmuştur. son olarak film, charlie kaufman dehasının bir ürünüdür.
filmi izledikten sonra 'ben olsam hangi anılarımı sildirebilirdim acaba' şeklinde derin düşüncelere dalmama sebebiyet vermiş, en sonunda hiçbirinden vazgeçemeyeceğimi anlamamı sağlamış filmdir. ayrıca görüntüler de süper insanın montauk a gidip buzların üstüne uzanıp yıldızları izleyesi geliyor. soundtracki olan everybody's gotta learn sometime da bence filme çok yakışmış.şu sahneler de kolay kolay unutulmaz:
---spoiler---
son sahnedeki
joel: i don't see anything i don't like about you.
clementine: but you will! but you will, and i'll get bored with you and feel trapped, because that's what happens with me.
joel: okay.
clementine: okay.
joel: okay.
joel in 'why do i fall in love with every woman i see that shows me the least bit of attention? ' demesi
clementine in 'hide me under your shame' demesi...
sil baştan adıyla yayınlanmasıyla ekonomik açıdan insanların kandırıldığı bir filmdir.içinde jim carrey oynadığı için insanlara -komedi filmi lan bu!! gel girelim eğleniriz!!! dedirten ama aslında bütünüyle hüzünlü dramatik bir filmdir.(#136376)
akıllara zarar filmdir..harikadır ve şahanedir.. şarkısı ise insanın boğazına oturur, düğümleniverir.. her dinlenişte, ve yine ve yine..
change your heart, look around you
change your heart, it will astound you
i need your loving like the sunshine
and everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
change your heart, look around you
change your heart, it will astound you
i need your loving like the sunshine
and everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
ne kadar sık ya da çok izlenirse izlensin her seferinde aynı hissiyatı bırakan film.. karın ağrısı.. huzur .. ve iç burulması..*
sevgiliyle birlikte izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
"oh my darling oh my darling oh my darling clementine you are lost and gone forever, dreadful sorry, clementine"
clementine: i wish you had stayed.
joel: i wish i had stayed too. i swear to god i wish i had stayed. i wish i had done a lot of things. i wish... i wish i had stayed.
[dışarıya çıkar]
clementine: joely? what if you stayed this time?
joel: i walked out the door. there's no memory left.
clementine: come back and make up a good-bye at least. pretend we had one.
.
--spoiler--
hakkinda yazilan spoiler'larda dahil her satiri okudugum.. izlemek icin herseyi yaptigim ama bir turlu beceremedigim film. garip bi sekilde benden kacan film. *