eternal sunshine of the spotless mind

entry823 galeri35
    517.
  1. facebook profili oluşturan hanımların, %90 oranında favorite movie kısmında yer alan filmdir. *
    0 ...
  2. 518.
  3. izlerken bana memento yu hatırlatmış film.
    0 ...
  4. 519.
  5. izlediğim en kötü filmler listesinde ilk 5'tedir.
    2 ...
  6. 520.
  7. her izleyişimden* sonra filmi unutsam da muhteşem olduğunu unutturmayan film. izlenmesi gerekir.

    http://www.youtube.com/wa...aujfw&feature=related
    1 ...
  8. 521.
  9. veda edemeyenleri duygulandıran bir filmdir. ama belli bir yaşanmışlık yoksa çok da etkileyici gelmez kişiye ve sıkılabilir, normaldir. çünkü gerçekten o duyguyu yaşamamış olsa bile hissettirecek kadar güçlü filmler var. bu arada söylemeden geçersem içimde kalır başrol oyuncularının performansı muhteşem.
    0 ...
  10. 522.
  11. bi boka benzemeyen kamera açıları ve kurgusuyla adamı kanser eden bir filmdir. oyunculuklara bişey demiyorum zaten. ergenlerin çok çok abartmış bir filmidir. ben şahsen uyudum.
    1 ...
  12. 523.
  13. her terk edilişin ardından yaşanmak istenen durumdur.
    4 ...
  14. 524.
  15. 525.
  16. kitabı okunası filmi izlenilesi.
    1 ...
  17. 526.
  18. clem: joel..
    joel: efendim mandalinam..
    clem: ben çirkinmiyim?
    joel: hayır..
    clem: çocukken çok çirkin olduğumu düşünürdüm.. bence insanlar çocukların ne kadar yalnız olduğunu anlamıyorlar. sanki hiçbir önemi yokmuş gibi. sekiz yaşındayken oyuncak bebeklerim vardı.. en sevdiğim bebek clementine adını verdiğim çirkin bir bebekti. ona 'sen çirkin olamassın güzel olman gerekiyor' diye bağırırdım.. çok ilginç.. sanki onu değiştirebilirsem ben de değişecekmişim gibi..
    joel: sen çok güzelsin.. çok.. güzelsin..
    clem: joely.. beni asla bırakma..
    1 ...
  19. 527.
  20. sloganıyla gönüllerde yer etmiş filmdir.

    en azından benim gönlümde:

    'you can erase someone from your mind.
    getting them out of your heart is another story'
    2 ...
  21. 528.
  22. Soundtracki, oyunculukları ve kurgusuyla eşine az rastlanır derece de sağlam romantik filmlerdendir. kate winslet aşık eder.
    1 ...
  23. 529.
  24. ilk olarak şunu belirtmeden başlamak istemiyorum, bizim aklı evvel yurdum çevirmenlerinin film isimlerini çevirirken kullandıkları o mükemmel ötesi hayal güçleri(!) ilk defa bir işe yaramış ve "eternal sunshine of the spotless mind" filmini telaffuz ederken yaşayacağımız eziyeti anlayarak "sil baştan" olarak çevirmişler ve insanlığa büyük bir hayır işlemişlerdir.

    yıllar yılı bu filmi izlememiş ve eksikliğinide hissetmemiş bi şekilde yaşamıma devam ediyordum ki, mahalle baskısına daha fazla dayananmadım ve izlemeye koyuldum. belkide yıllarca gereğinden fazla bi şekilde filmi duymamdan kaynaklı yada nereye baksam bu filme rastlamamdan kaynaklı yada dillere pelesenk olmasından kaynaklı bilmiyorum ama bi şekilde izleme isteğimi kaybetmiştim. ki isteğimin zorla canlandırılmasıyla kendimi filmi izlerken buldum.

    evet, gelgelelim filmimize. çok fazla uzatmadan ve suyunu çıkarmadan yazmaya çalışıcam (kendime hakim olabilecek miyim bilemiyorum)

    öncelikle jim carrey'in iyi sayılabilecek bir oyunculuk sergilediğini söylemeliyim. bazı sahnelerde o sıradanlığı, o bıkkınlığı yüzünden akıp gidiyodu resmen. tavrından okunabiliyodu. ki onca komediden sonra hiçte eğreti durmadı bu rolde.

    aslında bence iyi komedi oyuncularının hepsi iyi birerde drama oyuncularıdır zaten.

    kate winslet'inde oyunculuğuna iyi diyebiliriz. yani aslında o rolde oynasa iyi bi oyunculuk çıkarmış diyebileceğimiz 2386428 tane aktrist var zaten.

    o sebeple role ekstra bi ruh katmış falan değil. rolde kötü durmamış, yakışmış o kadar.

    filme gelecek olursak, çoğu yerde, daha doğrusu ilişkilerin son dönemlerini izlerken o kadar bunaltıcı geldiki. en ufak şeylerin bile göze batar olduğu o dönemler gibi, sıkıcı. içim bunaldı yani.

    zaten filmin genelinde bi bayıcı hava hakim. o sahnelerde daha belli eder oldu kendini. ama o hava bu duygunun anlaşılması açısından iyi olmuştur tabi.

    filmi izlerken çoğu yerde, bu filme biraz daha bilimkurgu biraz daha fantastik öğeler falan, off harika bi film olurdu demekten kendimi alamadım.

    tabi o zaman film bambaşka bi hal alıp bambaşka bi türe dönüşürdü ama daha hoşuma giderdi diye düşündüm.

    eğlenceli, ütopik, hayal gücünü zorlayıcı.

    her neyse, filmdeki diyalogları pek tatmin edici bulamadığımıda söylemeliyim. aslında böyle olması daha gerçekçi bi yan katıyor elbette. sonuçta insanlar günlük hayatlarında kaç defa bi kenara not edilecek cinsten laflar ediyorki.
    lakin mevzu bir sanat dalı olduğundan sanatın iz bırakıcı özelliğini filmlerdede görmek istiyorum, kulaklarımız bi kaç etkileyici söz, diyalog aramıyor değil hani. ama didaktik söylemlerin kulağa sokulduğu filmlerden ziyade böylesini her zaman tercih ederim tabiiki, daha basit daha ufak sözler.

    aslında bu bahsettiğim şey filmi dublajlı izlememden kaynaklıda olabilir. film isimlerini çevirmedeki yaratıcılık(!) dublaj konusundada mevcut olduğundan, dublajlı izlediğim filmlerde hep aklımda soru işaretleri kalıyor.

    gelgelelim filmde hoşuma giden kısımlara;

    biri şu, bilimsel ahlaksizliklara ciddi bi vurgu yapılıyo olması, belkide bu aklahsızlıklara karşı bi söylem niteliği taşımıyor film, böyle bi amaç yada duruş yok belki ama benim filmden sonra aklımda kalan bi tarafta bu olucak. ve belkide bu noktaya biraz daha, çok değil sadece ufak bi kaç replikle daha altıçizilebilinirdi gibime geliyor.

    filmde hoşuma giden bir diğer kısımda şu, bu nokta bana filmin genelinden ziyade gerçekçi gelen tek şey diyebilirim.

    herkes tüm sevdikleri hakkında sinir olacagi yuz binlerce sey bulabilir. deli gibi aşık olduğunuz biri dahi olsa, farklı bi noktaya geçip baktığınızda, oturuşu yüzünden yada sevdiği renkler yüzünden yada sırf bazen can sıkıcı olabildiği için lanetler yağdırabilecek hatta beyninden silip atmayı isteyecek durumuna gelebiliyor olmamız. hiç bi zaman tencere kapak olamayacağımız için bu duygular çok insani duygular. meselede böylesi sebeplerden ötürü bi şeyleri tuketmeyi goze alamayacak derecede sevebiliyo olmak.

    filmi biraz zorlayarak bu çıkarımı yaptım ben.

    en azından böyle bi çıkarımı olsun istedim, bence bu olmalı


    velhasıl kelam, izledim.
    çok mu beğendim? hayır.
    kötü müydü? hayır.
    hayatimda seyrettigim aska dair en guzel film değildi.
    son zamanlarda izlediğim en güzel filmde değildi.
    jim carrey için ya da kate winslet için en iyi performanslarıydı da diyemeyeceğim.
    en saglam yada en yaratici film de değildi.
    belki iç güveysinden halliceydi diyebilirim. (sanata böyle bi yorum getirdiğim için şu anda utanıyorum lakin affedin başka bi tanım bulamadım)
    iç güveysinden hallice dediğin bir film için mi oturmuş 45 dk dır yazıyorsun diyebilirsiniz.
    ama çok övülen fakat benim o tüm övgüleri abartı bulduğum filmle hakkında kendi fikirlerimi yazmazsam öleceğim diye çok korkuyorum. (hayır bunun meali muhalefet olmak demek değildir )


    son olarak, film farklı bi kurguya sahip. içinde ufacıkta olsa bir farklılık barındıran her film izlenmeyi hak eder. (maalesef "her film" izlenmeyi hak eder diyemeyeceğim, her zaman emekten yana olsamda, insanların fikirsel olarak bi çok yana evrilmesine yol açabilecek en önemli silahlardan biri olan sinema hakkında bazen emekten ziyade farklı amaçların taşındığına inandığımdan dolayı bu ayrımı yapmayı daha doğru buluyorum)

    izleyebilirisiniz efendim.
    sevgilerimle.
    4 ...
  25. 530.
  26. çağımızın en iyi erkek oyuncularından jim carrey ile çağımızın en iyi kadın oyuncularından kate winslet'ı biraraya getirmesiyle bile yeterince izlenmeye değer bir filmdir.
    2 ...
  27. 531.
  28. iternılsanşaynofdısıpotlısmaynt.

    1000 kere falan tekrar ettim de öğrendim olim, boru değil.
    1 ...
  29. 532.
  30. the adjustments bureau kabilinden filmlerin güzellerindendir. izlenmesi lazım gelir.
    0 ...
  31. 533.
  32. 534.
  33. 535.
  34. "Mierzwiak! Please let me keep this memory, just this one."

    aslında bundan ibarettir film.
    0 ...
  35. 536.
  36. en özgün senaryoya sahip filmlerden biridir. benim gibi aşk filmlerini filmden saymayan bir adamı kendine hayran etmiştir.

    izleyin, izlettirin efendim.
    1 ...
  37. 537.
  38. sonlarına doğru saçma sapan yerlere saptığını düşündüğüm film. Jim carreyle sevgilisinin hikayesi yeterince doldurucuydu zaten. sen niçin gittin o diğer hafızası silinen kadınla doktora da ayrı bir hikaye yazdın ne gerek vardı be ya...
    1 ...
  39. 538.
  40. karakterin sabah kalktığındaki ruh hali bana bir aşkın bitmesinden sonra ortaya çıkan büyük boşluk hissini hatırlatan çokça bizden bir film.
    0 ...
  41. 539.
  42. kimine göre jim carreyin en iyi filmidir, the truman show ve man on the moon gibi eserler var iken söz konusu bile olamaz.
    2 ...
  43. 540.
  44. sırf adının bu kadar uzun olması sebebiyle "bana film önerir misin?" diyenlere önermeye üşendiğim güzel film.
    1 ...
  45. 541.
  46. elde telefon falan varsa bırakılmalıdır. genelde sevgiliden ayrıldıktan sonra izlenildiği için çok beğenilendir ha şimdi izlesem beğenir miyim bilmiyorum izlemeye korktuğum filmlerin başında gelir.

    benim gibiler * bazı filmler iki üç defa izlenmelidir, her izlediğinde yeni bir şey yakalıyorsun ve daha mutlu oluyorsundur denir, ama bu film onlardan değildir. bu filmi bir kere izleyin ikinci defa izleyip kendinize acı çektirmeyin filmde ki olayı kendi üzerinizde deneyin. dibe batmak güzeldir kafayı kaldırıp yukarı bakmanızı sağlar.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük