leyla ile mecnun un bir bölümünde leyla'nın ingilizce öğretmeni olabilmek için girdiği yeterlilik sınavında, dvd'si gösterilerek isminin okunuşu sorulan film.
hastasıyız. ikisinin de.
anlam veremediğim film. hadi adamı anladık diğeri sildirdi diye o da gitti sildirmek istedi de madem kadın seviyormuş o niye sildirmiş o zaman? abartıldığı kadar da etkileyici ve mükemmel değildi. sadece güzel bir şekilde işlenmiş bir konu vardı onu seyretmiş olduk.
genç kızlarımızda saçları türlü çeşitli renklere boyatmayı heves ettiren filmdir.* hepsi de güzel duruyor clementine kişisinde arkadaş, isim desen ayrı güzel zaten. filimden saptırmayalım entry'mizi, evet. ilginç ve başarılı bir senaryoya sahiptir, hiç sıkılmadan keyifle izlenilesidir.
gelmiş geçmiş en güzel aşk filmlerinden birisidir. Keşke bana da mandalinam diyen bir sevgilim olsa dedirtir. jim carrey ve kate winslet'in oyunculuklarının ne kadar mükemmel olduğunu bir kez daha gösterir bu film. Fakat sonunun başında olması nedeniyle zaman kavramıyla akılları biraz karıştıran bir filmdir.
romantizm içerikli filmlere bakış açımı değiştiren film. bugüne kadar kadar kate hudson'ın boktan romantik komedi filmlerini izleyip ohh hiçbir duygu patlaması yaşamadan eve gelip normal hayatına etmiş olan şahsıma bu film tokat etkisi yaratmıştır. bunun birçok sebebi var ama en önemlileri tabi ki senaryo ve oyunculuk. ama kate winslet'in yarattığı beynimdeki ideal sevgili profili de beni etkileyen bir diğer unsur. bir diğeri için (bkz: zooey deschanel)
aşk filmleri içinde kurgusu en iyi olandır. şiddetle ısrarla baskıyla ittire kaktıra tavsiye edilir. güzeldir, olayı sonunda çözünce bi daha izleyesiniz gelebilir.
insanın hatırlamak istemediği bilgi ve belgeleri beyninde taşıma yerine geri dönüşüme atmadan shift+del le silme eylemini anlatan harikulade bir film...
PS. orijinal isminin esinlenildiği alexander pope şiiri de bi harikadır. *
sözlükte hakkında yazılanları ölenleri bitenleri görünce "ulan izleyeyim de entel olayım" diyerekten izlediğim filmdir.
yani izleme sebebim kesinlikle sözlük gazıdır.
jim carrey ve kate winslet gibi iki oyuncunun baş rolde olması da büyük bir referanstı benim için.
--spoiler--
yalnız acımasız olacağım bu film için kimse kusura bakmasın. sözlük entellerimiz kızmasın darılmasın. bu filmde hafıza silme hedesi dışında bilinmedik görülmedik öyle ayılıp bayılmaya gerek duyulacak bir yan yok be çocuğum. aşk malzemesi zaten her devirde gider; sıkıntı da tam olarak bu.
farklı değil bu film. eternal sunshine filmi insanları aşk'a şartlandırıp sonra gerçeğin duvarlarına çarpınca hayalkırıklığına düşüren yüzlerce dış etkenden bir tanesi.
sürekli yapılan bu değil mi? özellikle geçen yüzyılla birlikte sinema, tv ve müzik özellikle insanları ütopik aşkların varlığına şartlandırıp gerçek hayatta böyle bir olayın asla olmayacağı gerçeğiyle karşı karşıya bırakıp milyarlarca mutsuz yaratmadı mı? yaratmaya devam etmiyor mu?
acı ama bu film de başka bir şey değildir. film, tv ve müzik; bunları yaratan insanlar o yazdıkları aşkların imkansız olduklarını biliyor ve hayal edip yazıyorlar.
milyarları şartlandırıyorlar ve mutsuz ediyorlar aslında.
kadın erkek arasında bu dünyada aşk denen şeyin yaşanmasının imkansızlığını ortaya koyan bir film yapsınlar taparım onu yapanlara.
hamiş: jim carrey'nin film boyunca berbat bir ses tonu kullanmasından da ayrıca tiksindim. kate abla bile bir yerde isyan etti buna.
sevgilimle beraber izlediğim izledikten sonra gözyaşlarına boğan film. birçok sahnesinde sanki kendi ilişkiniz kamera önündeymiş gibi gelir filmde. defalarca izlenilesi filmdir.
cok abartilan film. oyuncularla kurtarilmaya calisilmis hatta. ayni yonetmenin the science of sleep adinda eternal sunshine of the spotless mind a oranla daha az bilinen bir filmi daha vardir mesela. cok guzeldir, izlenesidir.
anlatılan kadar güzel olmayan mantıksızlık ve kurgusuzluk dolu film. bence herhangi bir tv filmi kadar tutarlıdır. filmin en çekici yanı kova burcu kadını olduğu kesin gibi olan clementinedir. nasıl çekici nasıl güzeldir. filmdeki gibi öyle yolda belde trende erkeğe sarkmaya ihtiyacı olmayacak kadar güzel.
--spoiler--
hafızalar silinecek sonrada bi kaç gün sonra tekrar tanışılıp sevgili olunacak. hafıza silmek kadar ciddi bir işle uğraşan firma yalan rüzgarı gibi olacak, işlem sırasında bile seks yapılacak. alt beynin hareketli olduğu uyku sorasında içilecek, dır dır konuşulacak, teneke bir başlık geçirilerek online mr cihazı gibi aletlerle bilgisayardan duygular, anılar tespit edilecek, silinecek. böyle dehşet bir teknoloji sahibi bir müessesenin topu topu 40 50 kadar hasta dosyası olacak (filmin sonunda evlere yollandığından hareketle) tek bir doktoru ve biri sapığa benzeyen öbürüde ergen iki teknisyeni ve önüne gelenle yatan bir sekreteri olacak. en dandik hastanedeki tomografi teknisyeni bile işinde daha ciddidir mesela. ayrıca aynı işyerinde çalışan iki kişiyi ele alsalardı daha inandırıcı olurdu.
--spoiler--
çok çok daha iyi olan benzer bir film için (bkz: inception).
kimine göre mantıksız, kimine göre mükemmel kimine göre abartılı bir filmdir. ancak sinemanın insanlara gerçekleri birebir sunma sözü yoktur. anlatmak istediğini bir şekilde anlatır. bu filmde hafızanın silinme isteğini değil, birbirini seven iki insanın, birbirini unutmama isteğini işlemiştir.