üzerinden yapılan artistiğin haddi hesabı olmayan filmdir. bu başlık altında yazılan yazıların çoğunluğu da bu kafayla yazılmıştır. bırakın artık böyle şeyler üzerinden hava yapmayı yahu. para kazanmaya çalışın, bir alanda başarılı olun, okuyun edin, tarz yapın. bırakın böyle ucuz işleri bırakın. balon filmdir ayrıca, bok gibi film. bilgisayar oyunlarında spore neyse filmlerde de bu odur. hadi dağılın.
edit: arkadaşlar... filmi ikinci kez izledim. bu yukarda sölediklerimi ibret olsun diye silmiyorum ve entryi götüme soktuğumu bilmenizi istiyorum. Tüm sevenlerinden özür diliyorum. bir daha götümle film izlemiceğimi de belirtip burdan ayrılıyorum...
"en azında gel de bir veda et. vedalaşmışız gibi yapalım. elveda joel" repliği beni darmadağın etmeye yetmiştir. ilk izleyişte anlamak biraz güç oluyo ama tekrar izlediğinizde görüceksiniz ki gelmiş geçmiş en mükemmel filmlerden.
- abi sen bu filmi anladın mı allasen?
- daha izlemedim ki.
- oha, gerçekten mi?
- ismini çözmeye çalışıyorum iki senedir. becerebilirsem izliycem.
- aslında film ismi kadar karışık değil, vereyim izle istersen.
- yok, kendimi buna hazır hissetmiyorum henüz, korkuyorum.
2004 yapımı harika bir filmdir. başrollerinde Kate Winslett ve Jim Carrey'in rolaldığı film, iki sevgiilinin birbirlerini beyinlerinden silmelerini fakat kalplerinden silemeyişlerini çok farklı bir üslupla anlatır... şimdiye kadar yaklaşık 20 kez seyrettiğim ve her seyrettiğimde çok beğendiğim yegane filmdir...
duygusal bir insan olmama rağmen gönül tellerimi kıpraştırmayan * film. oyucular ne kadar iyi oynamışsalar da, senaryoda ki gereksiz bölümler duygu yoğunlunu tam olarak yaşatamıyor.
izleyen herkesi "aşkın büyüsü budur" diye etkileyen bu filmden aynı feyzi almak isteyerek izlerken, beni hayal kırıklığına uğratan film değil, sinema izleyicilerinin filmi ayağa düşürmesi oldu. böylesine iyi kurgulanmış senaryo, görsel zenginliğin, ince ince işlenmiş ikili iletişim bozukluğunun görmezden gelinmesi filmin oluşmasında her aşamada görev alan kişilere saygısızlık. ama itiraf etmeliyim, im juli izlerken nasıl kaşık pozisyonunda uyuma arzusuyla dolduysam, bu filmi izlerken de yanımda sevgilimle buzun üzerinde sırt üstü yatıp gökyüzünü izlemek arzusunu bastıramadım.
"acı olanlar da dahil, anılar, insanın öğrenme sürecinde önemli rol oynuyor. ancak bazı kişiler için travmatik olayların hatırlanması, hayatlarında son derece büyük hasarlar yaratabiliyor.
araştırmayı yürüten bilim adamları, belli anıları hızla silebilen bir moleküler mekanizma oluşturduklarını kaydettiler.
fareler üzerinde yapılan bu çalışmada, belli türde bir proteinin, anıların oluşturulmasında önemli rol oynadığı saptandı.
farelere, belli bir acı olay hatırlatılırken, aynı zamanda aşırı düzeyde protein salgılamaları sağlandı ve böylece sözkonusu acı anının tamamen silindiği gözlendi.
bilim adamları, uzun erimde insanlarda da travmatik ve ürkütücü anıları silebilecek bir ilaç geliştirilebileceğini söylüyorlar.
georgia beyin ve davranış keşfi enstitüsünden dr. joe tsien, ilerki yıllarda geliştirilebilecek teknikle, savaştan dönen askerlerin travmatik anıları unutmalarına yardımcı olunabileceğini söyledi." *
söylenecek çok şey var ama, ne desek unutulacak. ve son:
--spoiler--
+ bekle, bekle.
- neden bekleyeyim
+ bilmiyorum, sadece bekle.
--spoiler--
(10/10)
bir şiir başlar silinen aklın derinliklerinde, durduk yere mutluluğunu satar insan.
unutmamak için kalabalık yollara çıkar,
kocaman bir fil olur hatta, evet fil olur...