yalnız bizim aile kalabalık söyledim kendisine de. 40 kasa balık ve 1 tanker ayran gönderecek. göndermez ise ifşa edeceğim buradan. öyle başlık açıp yollamamak yok essy hanım..
gerçek essy 2 yıl önce bavulunu toplayıp antartikaya ( erkeksiz bölge ) yerleşti. şu anda yazan kişi essy frida kahlohendir. yossi kohhen ile akrabalığı var mı bilmiyoruz.
sözlüğe üye değilken de enrylerini görüp okurdum. bir konuda girdiği entry'i hatırlıyorum ama şimdi silinmiş sanırım. genelde olaylara hakkaniyetli yaklaşması ve güzel açıklamaları için teşekkürler.
Üzülmeyin canlarım, bu ilk cimerlenişim değil. Bana uyuz olan; öğretmene sürekli arkadaşını şikayet eden sınıfın ağzına çakılası sevimsiz uyuz çocuğu gibi cimer'e şikayet ediyor. *
Bence artık cimer uludağ sözlük ve essy kelimelerini gördüğü an otomatikman çöpe atıyor şikayeti. Yormayın kendinizi boşuna kıyamam. *
Oha durun bi sn... Siren sesleri geliyooo. Ohaaa çatıya helikopter indiiiii. inanmıyorum şu an karşı balkona keskin nişancılar konuşlandı. Bu sefer bittim ben bye.
Polisten kaçma hilesi neydi acil!
başlık sahibi fakir, zenginler mi gelecekti essy hanım veya gerçek adınla mı sesleneyim sayın müstesna dürdane dindendönmezoğulları, adına soyadına bakan içinde cami olan şatoda yaşadığını zannedecek fakat gerçek çok farklı. şato yok, camide yaşıyorsun. *
fransa anım demişsin, google earth gezintileri gerçek sayılmıyor. psikozlarını gelip anlatma şurada. haplarını mı almadın sen yine.
edit: bu arada ben çaykaralıyım, biz professor de olsak ceo da olsak amele de olsak en büyük idealimiz yaylaya bir ev yapmaktır. çünkü, trabzonluluk bunu gerektirir.
old port of marseille liman caddesindeki uzun gezintilerinden bahsetmiş . Fakat gittiği en yabancı isimli yer Diyarbakır bağlardaki starbucks, bir de kayapınardakine gidiyor olabilir.
Ben kendisini gördüm, kendisi Fransa’da bir polis çevirmesinde yakalansa kesinlikle sınır dışı edilir. Cine benziyor. Çin değil arkadaşlar cin. Ayakları ters, dişleri çarpık, gözleri şaşı , ten rengi de yeşil.
Ahhh, geçmiş fransa tatili dolu enfes günler... Nasıl unutabilirim ki? Old Port of Marseille liman caddesindeki o uzun gezintilerimizi, bronzlaşan tenimizi, en yakın kafeye kendimizi zorlukla atıp Kruvasanları afiyetle yemeyi...
Carlo ve Marcel'den bahsediyorsan elbette unutmadım! Bazen instagram'dan layklaşıyoruz. Ama sana üzücü bir şey söylemem lazım... Carlo, albertine adında bi sevgili yapmış... Unut onu kankim...
Kuzum hewalsum. kız kıza marsilya sokaklarında ellerimizde fransız usülü dondurma yiyerek ve doyasıya gülerek gezmeleri o kadar çok özledim ki. Hatırladıkça gülümsemeler peyda oluyor gamzelerimde. Camdan dışarıya bakarak tanri ya dualar ediyorum bir an önce hayatın normale dönmesi için ...
Kuzum o yakışıklı hoş fransız beyefendiyi hatırladın mı ? Hani gülerek dolaşırken bir anda çarptığım beyefendiyi. Dondurmam yapışmıştı adamın ipekli gömleğine. Utancımdan bir yandan özürler dileyerek bir yandan da hemen silmeye çalışıyordum. Tanrım hala hatırladıkça istemsizce gülüyorum... Özür babında güzel bir t-shirt almıştım. Ertesi günde yemeğe davet etmişti ya hani bizi. Yanında yakışıklı birisini daha getirmişti. Beraber yedik içtik güzel vakit geçirmiştik ya.