an itibariyle kanalları gezerken şebnem ferah'ın fırtına şarkının çaldıgını görünce durdugum gerzek programın sunucusu.
babası yaşında adam da genc kıza talip olarak gelmiş! bakmadan edemedim!
-işte ben burda sunucu olucam bu adama agzının payını vermicem! para için takılan o maskelerle nasıl yaşıyorsunuz lan nasıl nasıl! içinizde azıcık da insanlık kalmadı mı! bir de bu kadına tonlarca para ödüyorlarmış ne diyim!-
Adayların yalakalık yaptığı programın sunucusu. Bi amcan da şiir yazmış bu ablamıza. Reyting için üç kağıt çevirmez falan filan diye. Iki gün kötü reyting gelsin bakalım kaç takla atacak. Bi kere evlilik konusunun reyting almaması imkansız. Kurtuluş yok bu programdan uzun süre. Eleştiriyoruz falan ama programda güzel adaylar var, halime denen kız benden küçükmüş hiç öyle görünmüyor halbuki.
kanalları gezerken talihsiz bir şekilde kendisini 3 dakika kadar izleme şansızlıgına yakalandıgım kadın.
"aşkta gurur olmaz" aforizması ile ilgili bugün kocası, o zamanlar sevgilisi olan kişiyle ilgili
bir anısını anlatıyordu. adam arıyormuş bu trip atıyormuş, adam mesaj atıyormuş bu cevap atmıyormuş
vs vs.. ya ne desem bilemiyorum! bu kadın kac senedir ekranda ve milyarlar kazanıyor arkadas!
bir sürü akıllı, kültürlü, eğitimli gençler de evlerinde işsiz oturuyor!
sevilmeyen yapmacık şahıs. severse anam sever ve anam gibileri.
neden sevmiyorum; kadın işinin patronu. orada oturanları rahatlıkla kovabiliyor, istese belki mehmet ali erbil gibi oraya gelenlere istediğini yaptırabilir. mesala düşüncelerini paylaşıyor. herkes alkış... biri de demiyor ki: esra erol sen haksızsın. herkes koyun gibi amk orda. hiç mi bir insan esra erol karşıtı olmaz orda. insanlarla kendisi alaylı bir şekilde konuşurken, diğer insanların bu şekilde alaylı konuşmasına karşı çıkıyor. karşı çıkacaksın madem örnek olacaksın. insanların kriterlerine saygı duyacaksın. herkes senin istediğin gibi isteme zorunda değil.
ben isterim rus, o ister kürt, sen istersin türk. ben 1,55 isterim o 2,00 ister. o hem para hemde aşk ister, ben ise sadece aşk isterim. sen karışmazsın anlayacağın. kriter onun kriteri sen mi evleneceksin.
bir diğer konu; mlletvekilleri gibi televizyonda konuşmayı kes. sosyal mesajını ver sus. uzattıkça uzatıyorsun.
bu memleketin zeka seviyesini en iyi bilen ve bunu nakite çevirebilen bayan. ağlar, beş dakika sonra oynar ve "duygu değişimi yaşıyorum" diyerek eleştiryi baltalar. güzel olabilir ama antipatiktir. her gün tv de gördükçe rtük sayfasına yönlerdirir insanı. bu insanı sevenlerde "çok doğal yeaa" diyerek savunurlar.
benim vakfım var diyerek artistlik yapılmaz ablam. bende alsam ayda 400-500 bin bende kurarım amk vakıf. yapmacıklığın vücut bulmuş hali. ayrıca madem bu kadar iyi insansın ne işin var mafya ailesiyle.he bir de kendisinin babası emekli polis. bir ara da kendisi jiple giderken otobüstekileri görünce ağlardı.
Ne yapmacık diye ne de çok para kazanıyor diye eleştirilmemesi gereken kadın.
Yapmacık olduğunu düşünmüyorum.
Nasıl bir oyuncunun dizide bir karakter canlandırmaya çalışıyorsa, esra erol da işi gereği başka bir karakter canlandırıyor.
hedef kitlesi onu çöpçatanlık yapan, sempatik ev kızı olarak görmek istiyor. o da bence bunu gayet iyi başarıyor.
ha, mantıklı düşünürsek, esra erol'un ortalama bir türk kızı olmadığını hepimiz biliyoruz.
kazandığı paraya gelince...
sanat dünyası böyle zaten. şaşırmamak gerek.
dizide bir doktoru canlandıran biri gerçek bir doktordan daha fazla kazanıyor. Adalet mi bu?
Elbette değil! Lakin televizyonda gördüğümüz her ünlü bizim muhtemelen hayatımızda kazanamıyacağımız parayı kazanıyor.
Sadece esra erol'un maaşına yüklenmek o yüzden çok saçmadır.
ama esra erol salak bir program sunarak bu parayı kazanıyor' diyenler vardır kesin.
Ünlülerin 80% saçma işler yaparak ceplerini doldurmuyor mu sanki? ece gürselin çıplak poz vermesi veya ebru polat'ın şarkı söylemesi bana ne gibi bir katkı sağlıyor?
esra erol en azından beni eğlendirmeyi başarıyor.
programındaki insanların niye rakip kanaldaki evlendirme programına geçtiğine bakılmalı.
samimiyetsiz. bir yarışmacı üzerinden yarım saat duygu sömürüsü yapabiliyor. her program ağlayacak ve ağlatacak bir talip buluyor. onun üstünden oynuyor. oraya gelen kişi konuşmak istemediğini söylese de o gene üstüne gidiyor. bir de niyetim seni üzmek değil diyor. niyetin ne? ha reyting doğru ya.
bir de güvenip geldim diyen insanlar var pes. başlarda ben de izliyordum. gülmek için tabi. sonra baktım iyice duygusala bağladı. samimiyetten uzak bir ortam oluştu.
Kendini taşıyabilen, adam gibi adam, yanıma yakışan, oturmasını kalkmasını bilen, içinde allah korkusu olan, evliliğe hazır seyircinin; bir adet şarkıcı, her gün verilen bir yemek tarifi, bir hoca yahut bir doktor,bir de herbalist(!), her şeyi alkışlayan ve her boktan şarkıya ağlayan seyirciye üstünlüğü nedir? ikiside insan.
ağır kezbandır. tartsan, rahat 326 kilo gelir; o derece yani. kanında da ciddi bir oranda kezbanlık taşıdığını düşünüyorum. tahlil yapsan, hemoglobinden çok kezban bulursun kanında. keza genlerinde de öyle. genlerinde x'ler y'ler olduğunu sanmıyorum, olsa olsa kez'ler ban'lar vardır bunun genlerinde.
bu kadar uzun süre bu programı devam ettirdiğine göre ağzı iyi laf yapıyordur, nabza göre şerbet veriyordur, yeri geldiğinde reytingi tavan da yaptırıyordur. baktığın zaman kafam kadar ağzına rağmen göze de hoş geliyordur filan.
ama kezban işte, net. kezbanlığının en büyük kanıtı da burada: