bizim bakkal leblebi tozu satardı. geberirdik onu yerken nefesimize kaçardı. ama vazgeçemezdik hiç, şimdi göremiyorum herhangi bir bakkalda.
bir de patlayan şeker vardı dilimiz deliniyor sanardık ama yemesi çok eğlenceydi be!
tam bir nostalji yaşamak isteyenler için bozcaada müzesi* bulunmaz bir nimettir. buranın alt katındaki bakkal bölümünü gördüğümde ağzımın açık kaldığını, salyalarımın akmaya başladığını hatırlıyorum. tam karşınızdalardır, inanılmaz bir şeydir:
sizin bakkalları bilmiyorum ama bizim mahalledeki bakkalda cino, patlayan şeker, leblebi tozu ve sulu göz hala var. her gün 5 çubuk leblebi tozu almadan geçmem eve. bu arada dip not; bizim bakkal orkidi gazete kağıdına sarıyor amk. orkid alan kız 10 kilo utandıysa ben 100 kilo utandım mınskim. bu arada orkidi gazete kağıdına sarmasıyla leblebi tozu arasında bir bağ bulunup bulunmadığını bilmiyorum.
sporcu kartları.
içinden çıkan futbolcu fotoğraflarını kupona yapıştırırdık bisiklet alacağız umuduyla.
her yıl yazları biriktirirdim ama hiç tamamlayamazdım nedense.