yanarak ölümdür. en uzun ve en şiddetli acıdır eğer hala unutamadıysan gideni. ve en gürültülü susuşların anıdır o an. gözlerine bile bakamassın yüksek ihtimalle, her ne kadar özlesen de... merheba derken bile dilin dolanır. her yanın yansa da bir üşüme gelir ve titremeye başlarsın. avuçların terler, gözlerin kararır.bir taraftan onu ne kadar çok sevdiğini ona söylemek isterken fırst bu fırsat deyip, bir yanın ona nefretini kusmak ister çekip gitti diye, ama sen susarsın.onun kırması bir yana, kendinin kaç farklı parçaya bölünebileceğini anlarsın. sanki uzun süredir su altındaymışta yüzeye çıkmış gibi, onu gördüğünce nefes aldığının farkına varırsın.
selam vermeden geçsin gitsin dersin, elini omzuna koyar. omzuna doğru yaklaşan eliyle birlikte kokusu gelir buram buram; donakalırsın. "ne gerek var tüm bunlara? ne gerek var ruhuma dokunmana" daha bir kaç ay evvel dudaklarının sıcaklığını dudaklarında hissettiğin adamın omzuna dokunan eli bile irkilmene sebep olur şimdi.
ama güçlü olmak, dayanmak zorunda olduğun zamanlardan birisidir bu da hayatında. gülümsersin zorla. hatta kahkaha bile atarsın o akşam orada. arkadaşlarla fotoğraflar çekilir sarmaş dolaş. güler yüzün her defasında.
sonra eve geldiğinde, bir tek fotoğraf yıkar tüm kalelerini... fonda; bir kaç ay evvel başını onun omzuna koyup beraber fotoğraf çektirdiğiniz masada otururken o, ön tarafta sen; zoraki gülüşlerle. işte hiç bir şeyin olmadığının kanıtıdır. işte iki yabancısınızdır.
o sevgilisinin elini tutyorsa,
sen onun mutlu olduğunu biliyorsan , her şeye ramen gülebiliyorsan . . .
bütün anılar 1 saniyeye sığabiliyorsa ,
zaten çoktan vazgeçilmişsen
işte öyle bi şey
bu cümle gibi yarım . . .
ilk karşılaşmaysa konuşamamayı beraberinde getirir. Eliniz ayağınıza karışır filan hele de çok uzun süre geçmişse üstünden. Karşıdakinin sizi fark ettiğini elini koyacak yer bulamamasından gözlerini kaçırmasından anlarsınız. Kolay değildir.
Bazı yeni nesil çevrelerince "Hacı yaa çarşıda benim rahmetliyi gördüm iyi mi?" dedirten karşılaşma türüdür. ilişkinin nasıl bittiğiyle ilintili olarak, karşılaşma anında yaşananlar değişiklik gösterebilir. Genelde karşılıklı sertçe kafa çevirme darbeleriyle son bulur...
sanırım yine ona minnettar olmaktır. şahsen, bana söylediği yabancı mp3 sitesi çok işimi gördü ve hala görmekte. sağolsun, hergün anıyorum kendisini. *
2 yıl falan olmuştur herhalde. insan hani o günü unutmaz ya. Hiçbir ayrılığın günü unutulmaz zaten ama ondan sonra kimse çıkmamışsa karşınıza ve kimseye sevginizi daha verememişseniz en son sevginizi verdiğiniz insan çıkar karşınıza. O da eski sevgili olur işte. Kafanızda bir yıldırım düşer. Tansiyonuz çıkar, kalp atışınız hızlanır ve sırıtmaktan kendinizi alamazsınız. Hani ayrıldığınızda heryerde onu görürdünüz ya, acaba iimdi karşınıza çıksa ne yapacağınızı hesap ederseniz ya. Bu sefer bir şey yapmamıştım. Sadece güldüm. Hayatımın belki de şu ana kadar ki en önemli anlarımı paylaştığım insanı görünce o kendimdeki tebessüm beni benden aldı. Kafam karışıktı, çünkü niye heyecanlandığımı bilmiyordum. Onu unuttuğum için mi mutluydum yoksa tekrar gördüğüm için mi?
Sonradan anladım ben mutlu oldum çünkü sevmeyi özlemişim onu sevmeyi değil.
çok umursanmaması gereken durumdur. aynı şehirde yaşayan eski sevgililerin karşılaşma ihtimalleri fazlaca olduğundan ya "he" denip geçilmelidir ya görmezden gelinmelidir ya da şöyle bir bakıp ayrılma durumuna göre "naber" denip devam edilmelidir. eski sevgili ile yüzgöz olmanın hiçbir mantığı olmayacağından kelli oturup bir şeyler içmek gibi salakça hareketlerde de bulunmamak gerekir.
6 ay sonra yine karşılaşıyoruz. çünkü aynı eğitim kurumundayız. benle aynı derse girmemek için son anda ders programını değiştiren kişi o, ben görmezlikten geldiğim halde, beni görüp selam veren kişi de o..şu an hiç konuşmadan yanımdan rüzgar gibi geçen ve benim de konuşmadığım kişi o. dayanamıyorum bu gerginliğe ve bu hale..canım çok yanıyor ve içimde bir yer kırıldıkça kırılıyor. benden nefret mi ediyor diye düşünüyorum bazen. duygularım o kadar karışık ki.. 6 ay önce nasıldık..şimdi nasılız. devlerin aşkını dinleyip, anılara dalıp, bu entry yi burada noktalıyor ve ne yapacağımı, bu azaptan nasıl kurtulucağımı bilmediğimi söylemek istiyorum.
eğer yanında yeni sevgilin yoksa dünyanın en bok anlarından biridir.
-aaa merhaba hakan naber..?
-iyidir sevda senden ?
-iyiyim bende, eee neler yapıyorsun ?
-ne yapıcaz elizabeth falan işte
-efendim ?
-yok birşey bi çay söyliyeyim mi sana ?
-ya yok berkle geldim ben bir merhaba demek için uğradım, geçiyorum onun yanına görüşmek üzere.
-geç tabi geç.(millet berkle geliyor, biz hala yavuz abiyle takılalım bana sevgili şart.)